10.bölüm

511 70 22
                                    

Önceki bölüm

-Hahaha.. Bence öylesin. Hala salaksın. Neden biliyor musun? Çünkü anlattıklarımı dinlemek isteyeceksin.
.
.
.
.
.
Rue Ji, öfkeyle küfretti. Lanet olası küçük şeytan haklıydı. O kadar merak edıyordu ki...

-Hızlı anlat! Sadece 1 dk'n var.

Bing Lang, güldü ve etinden bir ısırık daha alıp limonatasını içti. Sanki belinde her an onu kesebilecek bir hançer yokmuş gibiydi.

-Sence ben kaç yaşındayım?

-Bu da soru mu? Tabi ki 6 yaşındasın. Hatta 6 yaş 3 aylıksın.

Bing Lang, başını iki yana salladı ve reddetti. Yüzünü Rue Ji'ye yaklaştırdı ve kulağına fısıldadı.

-Yanlışsın. Ben göründüğümden daha yaşlıyım.

Rue Ji anlamsız bir şekilde baktı.

-Ne demek bu? Şaka mı yapıyorsun?

-Hayır. Şaka yapmayı sevmem. Rue Ji.. Rue Ji... Annenin hep istediği gibi mühendislik Koleji'ne gitmeliydin. Fakat sen ölen babanın isteğini seçtin ve yetişimci oldun.

-O kadar zavallısın ki... Acıyorum!

Rue Ji, belinden silahını çıkarttı ve Bing Lang'ın kafasına dayadı.

-Seni şimdi öldüreceğim! Saçma sözlerini dinlemek istemiyorum.

Bing Lang zerre korku izi olmadan baktı. Sonra sistemin aklına yüklediği bilgileri gözden geçirdi ve kendi yazdığı hikayeyi oynamanın zamanın geldiğini fark etti.

-Annen... Yaptığı deneyi biliyorsun değil mi? Daha yeni öğrendin hatta. Dünya adlı gezegeni yeniden insan kullanımına açmak için yapılan o deney...

-Ne alaka? Seni öldüreceğim diyorum sen yine saçmalıyorsun.

Bing Lang, bilekliğinden zamana baktı. Yaklaşık 20 saniye içerisinde buraya polisler doluşacaktı.

-Polisler gelmeden git. Eğer her şeyi öğrenmek istiyorsan bu gece saat tam 12 de Bing ailesinin evinde ol. Bu sefer de kimseyi yanına getirme.

Rue Ji, bir kaç saniye Bing Lang'ın gözlerinin içine baktı. Sonra hızla yerinden kalkıp lokantadan çıktı. O çıktığı anda etrafa robot polisler gelmişti.

Bing Lang, omzunu silkti ve yemeğine devam etti. Daha sonra alışverişine kaldığı yerden devam etti. Evine vardığında saat 11'e geliyordu.

Güzel bir akşam yemeği sonrasında odasında beklemeye başladı.

Saat tam 12'ye geldiğinde penceresinden tıklama sesi geldi. Rue Ji tıpkı bir kedi gibi cama çıkmıştı.

-Merak kediyi öldürürmüş.

Bing Lang kendi kendine güldükten sonra pencereyi açıp Rue Ji'yi odasına aldı.

Rue Ji, kısa bir süre tatlı çocuk odasını inceledikten sonra yüzünü buruşturarak söylendi.

-Burası hiç sana uygun değil. Ben daha çok kırmızı ve siyahların yoğun olduğu bir yer bekliyordum.

Bing Lang, ciddiyetle Rue Ji'ye baktı.

-Tıpkı annen gibisin. İstediğini almak için şansını zorluyorsun.

Rue Ji öfkeyle yanan gözlerini Bing Lang'a dikti ve tehdit edercesine parmağını salladı.

-Annemi sakın karıştırma! Ne anlatacaksan anlat.

Bing Lang, derin bir iç çekti ve yüzüne özlemle dolu bir ifade yerleştirdi.

I want to Revenge! [BL] Where stories live. Discover now