0

313 20 5
                                    

akhilleus ve patroklos.

barda herkes eğlenip, dans ederken bir kenarda oturmuş google'dan akhilleus ve patroklos'un hikayesini araştırıyordum.

okul kapanalı ve kendimi o şehirden bir an önce atalı 1 ay olmuştu. 1 aydır yeni şehire alışma çabaları içindeydim ve şu an ki arkadaş grubum sayesinde çok da zorlanıyor sayılmazdım. aralarından birinin ekonomi dersini geçmesi üzerine bir barda kutlama veriyorduk ve bu kutlama sayesinde şu an barda akhilleus ve patroklos'un hayatını okuyordum.

en baştan okuyarak akhilleus'un kim olduğuna, patroklos'un sürgün edilme sebebi ve aralarındaki ilişkinin nasıl oluştuğunu öğrendikten sonra telefonu kapatarak deri ceketimin cebine koydum.

mekanda çalan seven(jk) şarkısıyla biraz daha kendime gelerek olduğum yere odaklandım. yüksek sesli müzikler rahatsız ediciydi ama müzik seçimleri diğerlerine göre daha idare eder olduğu için burayı seçmiştim.

gözlerimi girdiğim araştırmanın sebebinin sahibine ve bu kadar gürültüye rağmen kitap okuyabilmeyi başaran kişiye çevirdim.

barın diğer yerlerine göre biraz daha tenha kısmına oturarak bacaklarını kendine çekmişti. üstünde eski model desenli bir kazak ve siyah bol bir pantolon vardı. elindeki kitabı sımsıkı tutarak gözlerini ona kitlemişti. 1 saattir.

dikildiğim yerden arkadaşlarıma kısaca bir bakış attım fakat hiçbiri benimle ilgileniyormuş gibi görünmediği için adımlarımı tereddütle çocuğa doğru yönlendirdim.

özgüvenli bir insandım. yarışlara katılmayı, yeni ortamlara girmeyi, resimlerimi sergileyerek övgü almayı ve hiç tanımadığım insanlarla tanışmayı severdim ama bu sefer içimdeki tereddütü ve gerginliği bastıramıyordum.

belki de bazı olaylardan sonra ilk defa birisine ilk adımı atan kişi ben olduğum içindi.

daha fazla sorgulamayı bırakarak adımlarımı bir an önce yanına varmak için hızlandırdım. yanına vardığımda çok yakın bir mesafe sayılmayacak ama fark etmesini de sağlayacak şekilde oturdum.

gözlerim hızla üzerinde dolaştı yüzükleri, doğal taş kolyesi dikkat çekiyordu. özellikle barda kitap okuması.

"gözlerini üzerimden çek."

gergin bir şekilde nefes verdim. "amacım rahatsız etmek değildi, özür dilerim."

gözlerini hâlâ kitaptan çekmemişti ama ilgisinin bana kaydığını ve odaklanamadığını fark etmistim çünkü geldiğimden beri 1 sayfa bile çevirmemişti.

"şu an beni gerdiğin için kitabıma devam edemiyorum ve en heyecanlı yerindeyim."

"amacım seni germek değildi sadece bu ortamda kitap okumanı garip buldum ve dikkatimi çektiğin icin yanına gelmek istedim."

cebinden kedili bir ayraç çıkarıp kitabın arasına koydu ve sonunda başını kaldırıp direkt olarak gözlerime baktı. kahverengi büyük gözleri vardı. kitabı ortamıza düzgün bir şekilde koydu ve gözlerini art arda kırpıştırarak bir süre etrafına bakındı. sanırım uzun süre loş ışıkta gözlerini kısarak kitap okuduğu için gözleri acımıştı.

"zorunlu olarak bu ortamda bulunuyorum ve anlayacağın üzere gürültülü, kalabalık ortamlardan ve rahatsız edilmekten nefret ederim." konuşurken gözlerini bana çevirdiğinde bir süre saçımda oyalandığını fark etmiştim.

bozulmuş olabileceğini düşünerek ellerimi saçlarımdan geçirdim. gözlerini saçlarımdan çekerek ortamıza koyduğu kitaba baktı.

"saçımda bir şey mi var?"

"saçlarının rengi akhilleus'a benziyor." kitabı eline alarak ismini bana doğru gösterdi. "şu an kitabın etkisi altında olduğum için çevremde onları hatırlatan en küçük şeyleri bile bu ikiliye yoracağım malesef."

gülerek gösterdiği kitabı aldım bitirmesine 100 sayfa vardı. bir sürü post-it kullanmıştı hızlıca göz attığımda neredeyse her sayfada altı çizili cümle olduğunu gördüm.

"çok sevdiğin karşıdan bile belli oluyordu. uzun zamandır kitap okumuyorum ama benimde alıp okuyasım geldi."

gözleri heyecanla bana döndü. ilk geldiğim anki haliyle şu anki hali tamamen farklıydı. kitaplar hakkında konuşmak onu heyecanlandırıyordu. karşısındaki kişiyi tanımasa bile.

"cidden şu ana kadar okuduğum en iyi kitaplardan biri. senin kitap zevkini bilmiyorum ama seveceğini düşünüyorum bu kitabı sevmemek imkansıza yakın."

çok fazla kitap okumazdım ayda 1 ya da en fazla 2 kitap okuyordum ama telefonumu cebimden çıkararak kitabın fotoğrafını çektim.

"akhilleus ve patroklos'un hikayesini severim dikkatimi çeken bir konu." gözlerimi kısarak söylediğim yalan için biraz gerildim. bu ikiliyi sadece yarım saat önce öğrenmiştim ama bu sevdiğim ve dikkatimi çektiği gerçeğini değiştirmiyordu?

"yarın ilk işim kitabı almak ve okumaya başlamak olacak."

gülümseyerek uzattığım kitabı almaya çalıştı fakat kitabı tekrar kendime çektim. "hâlâ ismini bilmiyorum. söyleyecek misin yoksa beni akhilleus'a benzettiğine göre sana patroklos mu demeliyim?"

gözlerini kısarak kendime çektiğim kitabı aldı. "seni akhilleus'a benzetmedim. saçlarını benzettim."

"senin saçlarında patroklos'a benziyor mu?"

ellerini biraz uzamış saçlarına atarak karıştırdı. yan taraftaki ceketine uzanarak giymeye başladı. beyaz üzerinde yıldızlar olan bir hırka.

"bunu okuyarak kendin öğrenebilirsin."

"ismini hala söylemediğine göre patroklos demeye başlıyorum?"

"august."

gülümseyerek elimi uzattım ama elime garip bir bakış atınca gergin bir şekilde geri çektim. sanırım temas sevmiyordu. "james. memnun oldum."

bana bir bakış atarak çıkışa doğru yürümeye başladı. arkasından o çıkana kadar baktıktan sonra tekrar yerime oturdum ve ceketimi çıkardım. o gittikten sonra ortam eski boğucu haline dönmüştü.

derin bir nefes vererek dirseklerimi bacağıma yasladım. gözlerimi yere değdiğinde kitabın arasından düşmüş ayracı gördüm.

tam ayraç denmezdi aslında bir fotoğraftı. kitap okuyan turuncu bir kedi. fotoğrafın köşesine siyah bir kalemle ismi yazılmıştı. tam kendisine gore bir isimdi. tarçın.

ayracı cebime koyduktan sonra gözlerimi kapatarak başımı geriye yasladım. sanırım partiyi terk etmenin zamanı gelmişti.

james

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

james.

august, bxb Where stories live. Discover now