2

150 20 10
                                    

arkadaşlarıma haber verip bardan çıkalı 10 dakika olmuştu. eve geçmeden önce hava almak için barın karşısındaki banka oturarak sigara yakmıştım.

gözlerim ceketimin cebinden çıkarıp dizime koyduğum ayraçtaydı ama aklımda hâlâ konuşmalarımızın tekrarı dönüyordu.

tanımadığım bir insanın ilk görüşte bir şeyler hissettirme düşüncesine bu zamana kadar inanmıyordum fakat august çok başkaydı.

beni ona bu kadar iten şey belki de kendimi bir şeye bağlı hissetme arzusuydu çünkü bir aydır sürekli geçmişte yaşanan olayları düşünüyordum. bunu yapmamak için yaşadığım şehirden uzaklaşıp okuldaki arkadaşlarımla bağlantımı kesmiştim ama hiçbir işe yaramamıştı göründüğü üzere.

tereddütle dizimdeki ayracı elime aldım. onunla tekrar karşılaşmak istiyordum fakat bu duyduğum hislerin sadece geçmişten uzaklaşmak için olması, daha doğrusu onu kullandığımı düşünmek beni kötü hissettiriyordu.

düşüncelerimi bölen şey bankın yan tarafındaki arabanın kilit açılma sesiydi. derin bir nefes vererek ayracı tekrardan cebime attım. tarçın o kadar tatlıydı ki çöpe atma düşüncesini direkt aklımdan sildim.

"sanırım ayracı sahibine vermen gerekiyor?"

duyduğum ses ile cebimde ayracı tutan elimde kasıldı ve direkt başımı kaldırdım. az önceki düşüncelerime rağmen tekrardan karşıma çıkması iyi mi olmuştu kötü mü kestiremiyordum.

"bir saattir ayraç için mi yoksa beni özlediğin için mi bekliyorsun?"

yanımda oturması için yeterince alan olmasına rağmen gözlerini kısarak karşımda dikildi. "bir sokak ileride sahaf var partiden kurtulmak ve kafa dinlemek için oraya gitmiştim. arkadaşlarım hâlâ içeriden çıkmadığı için arabaya kitap okumaya geçerken seni gördüm."

yaptığı uzun açıklamaya karşılık gülümseyerek gözlerine baktım. "hâlâ sorumun cevabını alamadım."

derin bir nefes vererek elindeki poşeti kucağına alarak bankın sağ tarafına oturdu."tanımadığım bir insanı 1 saat içinde nasıl özleyebilirim?" gözleri cebimden birazı gözüken fotoğrafa kaydı. "ayracımın düştüğünü henüz fark etmemiştim elinde gördüm."

"çok tatlı bir kedi."

"öyledir."

aramızda kısa bir sessizlik oldu. gergin bir şekilde ne yapmam gerektiğini düşünüyordum çünkü az önceki düşüncelerime rağmen onu hayatıma katmak bencillik gibi geliyordu.

"sana yeni aldığım kitapları göstereyim mi? sahaftan çok güzel ve ucuz kitaplar buldum."

derin bir nefes vererek kalkıp gitme isteğimi her geçen saniye daha da zorlaştıran çocuğa baktım. "gösterebilirsin."

heyecanlı bir şekilde gülümseyerek poşete uzandı ve içinden 2 tane kitap çıkardı."bunları çok uzun zamandır istiyordum fakat okumadığım çok fazla kitap olduğu için almıyordum. bu gece istisna yapmaya karar verdim."

bankta yan oturarak dikkatimi iyice ona verdim. kucağında duran kitapları elime alarak isimlerine baktım.

de profundis ve giovanni'nin odası.

"oscar wilde'dan dorian gray'in portresini okumuştum çok güzeldi."

bu kitabı okumama şaşırmış bir şekilde 2-3 saniye gözlerime odaklandı. "çok güzel bir kitap. de profundis oscar wilde'in hapishanedeyken yazdığı mektupları içeriyor. dorian gray'in portresini sevdiysen bunu da seveceğini düşünüyorum."

"senin yüzünden geceyi 10 kitap siparişiyle kapatacakmış gibi hissediyorum."

kaşlarını çatarak elimdeki kitaplara uzandı. "kötü bir şey yapmışım gibi söylemen çok sinir bozucu."

kitapları poşete koyarken gülerek ona doğru eğildim. eğildiğimi hissedince direkt başını kaldırarak geriye kaçtı."sadece takılıyordum."

"tamam sen takılmaya devam et o zaman ben gidiyorum."

"arkadaşlarını beklemiyor muydun?"

"yeterince bekledim evlerine taksiyle dönebilirler."

"peki."

ilk geldiği zamanki gibi karşımda dikilerek gözlerini bana sabitledi. bir süre sessizce bakıştık neden hâlâ gitmediğini düşünürken cebimdeki ayracı hatırladım. istemeye istemeye elimi cebime atarak ayracı çıkardım ve ona uzattım.

"bunu bekliyorsun sanırım?"

elimdeki ayraca bir bakış attı ama almak için herhangi bir harekette bulunmadı."sende kalabilir tarçını sevmişe benziyorsun akhilleus'un şarkısı okurken ayraç olarak kullanabilirsin."

gülümseyerek ayracı kendime doğru çektim."çevremde kitap okuyan kimse yok. senin haricinde."

"kötü olmuş."

ona bakmaya devam ederken ellerimi saçımda dolaştırdım ve düşünmek için kendime biraz zaman verdim.

"kitap okurken birileriyle konuşmak özellikle kitabı okuyan birileriyle konuşmak çok iyi oluyor."

gözlerimi kırpıştırarak ona bakmaya devam ettim."numaramı mı istiyorsun?"

sanırım.

"sosyal medya hesaplarında olabilir."

cebinden telefonu çıkararak birkaç şeye bastı ve bana uzattı. açılan ekrana direkt numaramı yazdıktan sonra kaydetmeden ona verdim.

"teşekkür ederim."

başını sallayarak geçiştirdi. "artık gitmem lazım kitabı okurken yazabilirsin. iyi geceler."

"iyi geceler."

yan tarafımdaki araca doğru yürürken onu izledim. boylarımızın arasında çok bir fark yoktu ama kilosu bana göre biraz daha azdı. ondan bu kadar etkilenme sebebimin dış görünüşü olduğunu düşündüm ama kitaplar konusundaki heyecanının tatlı gelmesini, uzun uzun bana bir şeyler anlatmasını düşününce tek etkenin bu olmadığını anladım.

"pişt." yan tarafımdan gelen tanıdık sese döndüm. sürücü koltuğunun camından bana doğru bakıyordu.

"atla seni de gideceğin yere bırakayım."

august ve tarçın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

august ve tarçın.

august, bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin