Son Ve Sonsuzluk

23 8 2
                                    

༶•┈┈୨♡୧┈┈•༶

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

༶•┈┈୨♡୧┈┈•༶

Vanessa artık kasabaya alışmaya başlamıştı ama ne yazık ki anneleri onu iki gün sonra almaya gelecekti. Biraz daha burda kalmak istiyordu bir şekilde onları ikna etmeliydi. Kasabada kaldığı süre zarfında çok eğlenmişti genç kız. Özellikle büyük babasının eski aşkıyla ilgili anlattığı hikâyeler ve o anı kutusu zamanı geçirmesinde çok büyük yardımcı olmuştu. Ama hala düşünüyordu, Jungkook nasıl ya da neden ölmüştü? Belki bugün büyükbabası bunu anlatırdı.

Aşağı indiği zaman ilk olarak mutfağa bakmıştı sabah saatlerinde genelde orda oluyordu. Yoktu. Evin içini ve etrafındaki her yeri aradı genç kız ama bir türlü bulamamıştı. Burdaki insanları çok tanımasa da birkaç komşuya sormuştu ama onlarda görmemişti yaşlı adamı. Birçok kere telefondan aramıştı Vanessa büyükbabasını ama telefonu açan yoktu.

Günbatımına doğru kızın telefonu çaldı arayan büyükbabasıydı.

"Büyükbaba nerdesin Tanrı aşkına, sabahtan beri seni arıyorum!"

"Şehire doğru gittim kızım birkaç işim vardı akşama geleceğim merak etme. Sen niye bu kadar aradın beni?"

"Merak ettim çünkü yaşlı bunak! Hani büyükbabamsın ya!"

Nefes alıp sözüne devam etti.

"Birde iki gün sonra gidiyorum biliyorsun, vakit geçirelim hem de sen bana Jungkook'un nasıl olduğunu anlatırsın diye düşünmüştüm."

Yaşlı adamın gözleri dolmuştu boğazındaki yumru gittikçe büyüyordu.

"Anladım kızım. Akşama görüşürüz, şimdi kapatıyorum."

Taehyung şehirdeydi ama tek işi Jungkook'un mezarının önünde durup öylece mezarı seyretmekti. Bugün sevgilisinin ölüm yıl dönümüydü. Öleli 41 yıl olmuştu ama Taehyung bir türlü tavşan dişli adamı unutamamıştı. 41 yıl boyunca bu mezarın önüne gelmekten asla vazgeçmemişti.

İlk zamanlar çok ağlardı ama şu an ağlayamıyordu, sanki göz pınarları kurumuş gibiydi. Bu da ona daha büyük bir suçluluk duygusu yüklüyordu. Zaten sevgilisinin onun yüzünden öldüğünü düşünürken üstüne arkasından ağlayamamak Taehyung'u daha da beter ediyordu.

O gün akşama kadar kalıp tek söz etmeden mezarın yanında durdu. Artık dayanamıyordu. Sevgilisine sonsuzlukta kavuşması lazımdı.

Eve gittiğinde Vanessa'nın koltukta uyuyakaldığını gördü ve yanına gidip genç kızın ipeksi saçlarını okşadı. Jungkook'un da saçları çok yumuşaktı diye geçti aklından sonra bilinçsiz bir şekilde kendi kendine konuşmaya başladı yaşlı adam.

"Sana neden bir türlü Jungkook'un ölümünü anlayamadığımı bilmek ister misin miniğim? Çünkü içimden bir ses sanki bunu birisine anlattığım zaman benimde onun gibi zamanımın dolacağını söylüyor ve ben artık dayanamıyorum."

Taehyung derin bir nefes alarak anlatmaya başladı.

"Evleneceğim günün akşamı yani 1 temmuz 1982. 41 yıl önce bugün. Jungkook'un bir arkadaşıyla ona haber yolladım beni kaçırması için. Her şey yolunda gidiyordu beni evin arka kapısından bir arabayla gizlice kaçıracak ve biz mutlu mesut yaşayacaktık... İşler hiçte öyle olmadı."

Dolan gözlerini sildi adam. Kendine sinirlenmişti mezarlıktayken hiç gözleri dolmamıştı şimdi mi doluyordu? Belki de o zaman gözleri Jungkook'u üzmek istemediği için dolmamıştı.

"Bir şekilde öğrenmişler planımızı. Nasıl oldu bilmiyorum ama öğrenmişler. Beni odaya kilitlediler, benim gibi giyinmiş birini de arka kapıya koydular. Jungkook o adamı ben sandı ve eve yaklaşırken Sohee'nin abileri ve kuzenleri arasında kaldı bende o anları demir parmaklıklı pencereden izliyordum. Çığlık atıyor bir şekilde yardım istiyordum ama nafile hiçbiri işe yaramadım. En az 10 kişi vardı. O kadar ona gitmesi gerektiğini sonra bir çaresini bulup ona döneceğimi söyledim ama o deli oğlan bir türlü gitmedi. İnatçı işte bir kere de kafasının dikine gitmese beni dinlese ölür yani."

Taehyung en son dediğini farkettiğinde hüzünlü bir tebessüm bıraktı.

"Ona da bunu söylerdim hep biliyor musun gerçek olacağını bilmeden. Neyse, devam edeyim. Sonra herşey çok çabuk oldu ve bir silah patlama sesi duyuldu Jungkook yerdeki kan gölünde uzanıyordu. Soluk teni daha da soluklaşmıştı. Bende onunla birlikte öldüm. Jungkook'tan sonra hiç yaşamadım ki bende."

Midesi bulanıyor, gözlerindeki yaşlar sicimle akıyordu yaşlı adamın.

"Daha fazla devam edemeyeceğim miniğim, her şeyi öğrendin zaten. İyi geceler."

Genç kızın başını öpüp odasına çekilmişti Taehyung. Ve o gece kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmişti.

1 Temmuz 2023.

Biliyordu, içine doğmuştu. Yakında öleceğini bu olayı anlattığında öleceğini biliyordu ve öyle de olmuştu. Sonsuzluğa açılan son kapıyı da arkasından kapatmıştı Taehyung. Onun vakti dolmamıştı. Asıl şimdi zamanlar onun için yere serilmişti. Sevgilisiyle sonsuzlukta buluşmuştu.

Sabah erken saatlerde uyanan Vanessa. Büyük babasının odasına gidip onu uyandırmak istedi. Odanın kapısını ağır ağır açarak içerde cansız bir şekilde yatan adamı görmüştü. Hızlıca yanına gidip onu sarsmış, yaşayıp yaşamadığını kontrol etmişti.

Büyükbabası ölmüştü.

Ağlamadı Vanessa, bunun aksine onun için mutlu oldu. Çünkü zaten büyükbabası yaşamıyordu. Şu an sadece gözlerini kapatmıştı o kadar. Yaşlı adamın en büyük isteğinin sevdiği adama kavuşmak olduğunu biliyordu. Evet üzülmüştü ama onun için sevinmenin daha mantıklı olduğunu biliyordu. Gözlerinden yaşlar akarken son bir kez sarıldı büyükbabasına ve sonrası ambulans sesleri, komşuların baş sağlığı dilekleri ve annesinin telefondaki acı çığlığıydı.

Taehyung onu en iyi anlayacak kişinin Vanessa olduğunu biliyordu ve öyle de olmuştu.

༶•┈┈୨♡୧┈┈•༶

Old Memories | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin