Aşağı indiğimde kameraların olmadığı yerden hızlıca yürümeye başladım. Sıfırdan aldığım ve oldukça büyük olan hırkama iyice sarıldım ve ilerlemeye başladım. Kamerayı bana aldıkları oyuncak kaplumbağanın gözüne koymuştum. O oyuncağı sevmiştim ama ileride kendi paramla alınca değerli olacaktı
Bu hikayede yanan oyuncak Kaplumbağam olmuştu.
Evim onlardan uzakta sakin bir yerdeydi . Dağlık bir yer seçtiğim için insan sayısı da az olacaktı. Ayrıca uzakta olduğu için kirası normal evlere göre iyiydi . Oldukça şanslı bir durumdaydım ama bir ara ulaşım için bisiklet benzeri bir şey almam gerekiyordu. Bunları düşünürken mahallenin sonuna çağırdığım taksiye binmiş ve yolu tarif etmeye başlamıştım .
İlerlerken sonunda kalabalık yerleri aşmış ve biraz daha ıssız yerlerde ilerlemeye başlamıştık. Yüzümdeki maskeyi ve değişik gözlüğü asla çıkarmıyordum. Ve giydiklerim benim bedenim olmadığı için bence yakalanmazdım .
Telefonumun titremesiyle - Yeni telefonum - hesabıma para geldiğini gördüm. Biraz daha mutlu olurken kabul edilen metinlerimin çevirisini yapmaya başladım. Bu taksi diğer taksilerden farklı olarak uzun yol gidiyordu, yani bir nevi özel şoför tutmuştum. Evime varmaya yaklaşık üç saat daha vardı ama ben kendimi meşgul edecek şeyleri bulmuştum. Açıkçası eğlenceli ortamı şuan izlemek yerine evde yemek yerken izlemeyi tercih ediyordum. Hiç kendim uğraşamayacağım için internetten market alışverişi yapacaktım yani şuan ev boştu . Anahtarı teslim almıştım ve bu beni oldukça heyecanlandırmıştı .
Sonunda eve geldiğimizde zaten parayı önceden ödediğim için arabadan indim ve araba gidene kadar bekledim. Araba gidince evime doğru gitmeye başladım. Geldiğim an beni büyülemeye yetmişti. Küçük olabilirdi ama siyahlığı ile ormanla bütünleşiyordu . Bu ev çok çok güzeldi, belki ileride daha büyüğünü alırdım ama şuanlık yeterdi .
Kapının önüne gelip hemen açmaya başladım. İçeri girdiğimde duvarların beyaz ama eşyaların siyah olması beni ayrı bir şekilde mutlu etmişti. Sanki bu ev benim için yapılmış gibiydi . Hiçbir eşyam yoktu ama şuanlık birkaç kıyafet yanıma almıştım. Biraz aç olduğum için direkt pizza siparişi verdim ve beklemeye başladım. O sırada evi biraz daha inceledim ve masayı sildim . Kapı çalınca mutlu bir şekilde açtım ve parayı ödemek için kapının arkasındaki portmantodan cüzdanımı almak için arkamı döndüm . O sırada ensemde bir acı hissettim.
Ortadan kaybolmak derken bunu kasdetmemiştim ama !
Ben arkamı dönüp adama bakamadan bilincim kapanmaya başlamıştı.
[Evet bunu yaptım evet Derya mutlu olurken ta orta yerine sıçtım . Ne yani gerçekten evinde yaşayıp kimsenin onu fark etmeyeceğini mi sanıyordunuz? Bunu başından beri bekleyenler vardı yani . Bunu yaptığım için pişman mıyım? Asla değilim aklım hala yapamadıklarımda
Arkadaşlar bundan sonrasını Derya gittikten sonra olanları yazacağım yani ben yeni bölümü yazana kadar Derya'ya ne oldu bilmeyeceksiniz . HAHAHAHAHHAHA kötü yazar gülüşü
Neyse bundan sonrası daha eğlenceli, iyi okumalar seviliyorsunuz 🤍👽]-Demirhan ailesinden -
Evdeki üç kardeş harici diğerleri davette oldukça sıkılırken bir an önce eve gitmek istiyorlardı .
Karun ve Deha kardeşlerini şimdiden özlemenin verdiği sıkılmayla ailelerini darlıyorlardı .
Egemen ise son zamanlarda Derya'nın ufak da olsa hallerinin değiştiğini anlamıştı ama sınav senesine yoruyordu .
Evdeki çocuklar ise yanık kokusunu mutfağa bağlamışlardı ama mutfakta bir şey yoktu . Dışarıdan geliyordur diyerek umursamasalar da sonra kara bir duman görmüşlerdi. Ablasının odasından geldiğini anlayan Utku koşarak odaya çıkmıştı ama oda açılmıyordu. Aşağıdaki korumaların yardımıyla kapıyı kırdıklarında Utku ablasını öyle görmenin verdiği acıyla yere düştü.
Kerim şoktan çıkıp yangını diğerleriyle söndürmeye çalışırken içinden dua ediyordu .
Serdar ağlayarak telefondan ailesine ulaşmaya çalışıyordu ama elleri titriyordu .
Sonunda korumalardan biri telefonu alıp aradıktan sonra geri kalan herkes büyük bir endişeyle eve gelmek için yola çıkmıştı. Yangını söndürdüklerinde Utku hemen ablasının yanına gitti ama çoğu yeri yanmıştı. Kerim elleri titreyerek nabzına bakmıştı ama atmıyordu .
Utku bağırıp kalp masajı yapmaya çalışırken bütün kardeşler ağlamaya başlamıştı.
Serdar'ın her yeri titriyordu ama gidip ablasına sarılmayı başarmıştı.
Hepsi cesedin başında ağlayarak beklerken geri kalanlar da sonunda geldi .
Kardeşinin zarar görmeden orada olduğunu düşünen Karun manzarayı gördüğü an nefes almayı bırakmıştı. Geri kalanların da ondan farkı yoktu ama Karun bir yandan neden yangını önlemediğini düşünüyordu.
Polisler geldikten sonra tanınmayacak haldeki ceset kaldırılmış ve otopsiye götürülmüştü.
Polis birlikte geldiği dedektif ile odaya baktığında Derya'nın odada yalnız olmadığını ve belki de bir boğuşmaya girdiğini söylemişlerdi.
Bunu duyan aile daha da kahrolurken , Deha kardeşine daha doyamadan ölmesi düşüncesiyle acıdan kavruluyordu .
Egemen hala kapının kenarında bekliyor ve Derya'nın olduğu yere bakıyordu. Bu nasıl olabilirdi ki ? Daha saatler öncesinde onu görmüştü.
Herkes Derya'nın odasında bekliyordu , sanki veda ediyorlardı. Bunu anlayan Utku ve Karun kendilerini odadan dışarı attılar. Daha olmazdı veda edemezlerdi. Onların ardından da Deha çıkmıştı ama diğerleri şokta gibi hala odada duruyordu . Buradan ayrılmak onlara zor geliyordu ama polisler onları çoktan çıkarmıştı.
Demirhan ailesi bir kez daha Derya'nın ölmesi korkusuyla yaşıyordu ama bu sefer sadece korku değildi. Derya'nın ölmüş olmasını kabullenemiyorlardı ve gözleri hiç bir şey görmüyordu. Hiç biri yaptığından haberdar değildi. Otopsi çıkana kadar da belki de böyle devam edecekti .
Demirhan ailesinin sessiz çığlıkları Derya'ya ulaşmamıştı .
[Arkadaşlar bitti , yani Demirhan ailesine hiç üzülmedim ama Derya'nın planını eksiksiz yapması beni aşırı mutlu ediyor .
sizce diğer bölümde ne olacak ? Ben biliyorum ama olsun vsoshsoabsosnsosns
Neyse arkadaşlar bir an önce yayınlayacağım çünkü tepkilerinizi merak ediyorum . Diğer bölümü de yazmaya başlayacağım ama büyük ihtimalle ders yapıp sonra yayınlarım. Açıkçası hiç ders yapasım yok ama mecburum . Gerçekten okul sıktı artık , kapanabilir mi? Şakanın da bir sınırı var .
Bu arada ortaokullular için koca bir geçmiş olsun diyorum . Türkçe ortalaması 70 in altında olunca sınıf tekrarı oluyormuş. Yani her geçen gün eğitim daha ne kadar bunaltıcı olur diyorum her seferinde artıyor.
Ama arkadaşlar ortaokulun kıymetini bilin çünkü lise onun on katı falan . Sekizinci sınıfta lisede rahat edeceksiniz diyen öğretmenlere nah diyebilirsiniz . Biz inandık ama siz inanmayın bir yazar tavsiyesi. Özellikle de yeni çıkan kanunla 9. sınıflar daha da zorlanıyor. Allah'tan o sisteme denk gelmedim ama yine de size başarılar.
Neyse arkadaşlar iyi okumalar seviliyorsunuz 🤍🐢]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafyanın Kardeşi Olmak
RandomAile sadece kan bağıyla mı oluşurdu yoksa kan bağı gereksiz miydi? Kan bağı olduğu için onlara minnettar olmak gerekir miydi? Onlar en büyük acıları çektirirken kendilerinin acı çekmesini istemek nankörlük müydü? Aile kavramını öğrenmek isterken...