thirty-nine

940 105 133
                                    

Yeni güne uyanan ilk kişi Jungkook olurken yaslı olduğu boyna sürtmüştü burnunu. Eşinin mis kokusu burnuna dolarken derin bir öpücük bırakmıştı güzel boyna. Jimin huylandığı için yerinde kıpırdanırken Jungkook da yavaşça gözlerini açmıştı.

Güzel eşinin güzel yüzü görüş açısına girdiğinde istemsizce dudaklarını güzel bir tebessüm kaplamıştı. Eşi öyle güzeldi ki içi gidiyordu bakarken. Onu göğsünde saklamak, kimsenin görmemesini sağlamak istiyordu bir yanı fakat neyse ki bencil biri değildi o.

Burnunu yeniden yuvasına yerleştirdiğinde artık üzerindeki uyku mahmurluğu kalkmıştı. Eşinin kokusu, en sevdiği şeydi Jungkook'un. Bulduğu her fırsatta güzel boyna sokulur, Jimin onu itene kadar yumuşak -tabii bazı zamanlar hariç- öpücüklerini dizerdi fakat bu sefer aldığı tek koku eşinin kokusu değildi.

Burnuna dolan silik şeftali kokusuyla kaşları çatılmıştı Jungkook'un. Yanlış anladığını düşünerek birkaç kez daha koklamıştı fakat yanılmıyordu. Eşinin koku bezlerinden gelen silik feromon kokusu vardı ve bunun feromon harici bir şey olmadığına adı kadar emindi. Oluşan farkındalıkla gözleri şokla açılmıştı. Gerçekten olabilir miydi aklına gelen düşünce?

Kalbi heyecandan hızlanırken yerinde doğrulmuştu. Kendisini sakinleştirmeye çalışmıştı ne kadar başaramayacağını bilse de. Eşi şuan yavrularını taşıyor olabilirdi ve bu düşünce sakinleşmesine imkân vermiyordu.

Jungkook en sonunda heyecanını geçirmeyeceğini anladığında Jimin'i uyandırmaya karar vermişti. Jimin'i uyandıracak, şifacıya giderek durumu netleştirecekti. Evet, gayet güzel bir plandı.

Jimin mızmızlanarak eşine poposunu dönerken Jungkook dolgun kalçaya sert olmayacak şekilde şaplak atmış ve avuçlamıştı.

"Kook~ uyumak istiyorum."

Jimin mırıldanarak konuştuğunda Jungkook onu hesaba bile almamış ve kalçasını son kez sıktıktan sonra bir elini bacaklarından bir elini sırtından geçirmiş ve yatakta oturur pozisyona getirmişti. Jimin huysuzlukla mırıldanıp dudak büzmüş ve kafasını eşinin omzuna yaslamıştı.

"Jimin uyanman gerek."

"Neden? Saat daha erken değil mi?"

"Bebeğim lütfen, bu çok önemli."

"Bir şey mi oldu alfam?"

Jimin endişeyle yerinde doğrulmuştu.

"Oladabilir olmayadabilir."

"O ne demek ya?"

Henüz uykulu hâlinden çıkamayan Jimin'in algıları kapalıydı ve eşini anlamakta güçlük çekiyordu.

"Soru sorma omegam. Hadi hazırlanalım."

Jungkook yerinden kalkıp gardıropa ilerlerken hem kendi hem de Jimin için kıyafet almıştı. Çıkardığı kıyafetleri hızlı bir biçimde giyinmiş, Jimin'in kıyafetleriyle yataklarına dönmüştü. Hâlâ bir gözü kapalı olan omega alfasının ne yaptığını izlerken Jungkook, onun üzerindekileri çıkarıp getirdiklerini giydirmişti.

Zaman kaybetmeden kucağına aldığı eşiyle odadan çıkmıştı. Adımlarını hızlandırarak şifahaneye doğru adımlarken eşi tarafından soru yağmuruna tutulmuştu fakat cevap vermemişti hiçbirine. Eğer yanılıyorsa bu omegasını üzebilirdi. En iyisi kesinleştikten sonra söylemekti eğer tahmini doğruysa.

Jimin şifahaneye doğru gittiklerini fark ettiğinde endişeyle alfasına bakmıştı. Ona bir şey olduğunu düşünmüştü.

"Neyin var alfam? Kendini kötü mü hissediyorsun?"

forever | jikookDonde viven las historias. Descúbrelo ahora