Bölüm OnYedi: Sevdiğim Adamsın

708 40 558
                                    


Merhaba dostlar. Yine sınır var ve beş yüz yorum hep olduğu gibi. Hadi pamuk eller klavyeye. İyi okumalar.

Lütfen beğenileri de yükseltelim.

Bölüm OnYedi: Sevdiğim Adamsın

"Ya Kıvanç," deyip ona doğru döndüm. Sabah sabah gelip eğilmiş halime arkadan sarılıyordu benim Yunan tanrısım.

"Günaydın köylü güzelim," dedi o muhteşem sesiyle. Uykudan yeni uyandığını belli eden şiş gözleri kısık bakıyordu, hatta dudakları bile şişmişti. Zaten uyurken de dudaklarını şişirerek uyuyordu. Onu böyle incelemek de benim çok hoşuma kaçıyordu.

"Günaydın, ne zaman uyandın?" diye şakıdım.

"Şimdi uyandım," deyip yanağıma dolu dolu bir öpücük kondurdu.

Akşam onunla konuştuktan sonra ikimize de sert birer kahve yapmıştı. Kahveleri içerken benim alkole bağışıklığı olmayan bünyem uyumak üzereyken yatak odasına geçmiştik. Ben anında uyumuştum ama Kıvanç'ın hemen uyumadığını biliyordum. Ben henüz uykuya dalmamışken mırıl mırıl mırıldanmıştı başımda kedi gibi.

Sabah da, akşam içtiğim ağrı kesici sayesinde ağrımayan başımla uyanıp çay suyunu koymuştum. Bir eve gelmiştik yine ama neresiydi bilmiyordum hiç. Geçen gittiğimiz yer değildi. Orası gibi bir çiftlik evine benziyordu.

Çay suyunu koyduktan sonra dışarıdan gelen tavukların sesini duyup bahçeye çıkmıştım. Onlardan zorla iki yumurta kaptığım gibi içeriye bırakıp mutfağın girişinde duran dolabın üzerindeki sepeti aldım. Tekrar bahçeye çıkıp bahçedeki domates ve biberlerden toplamaya başlamıştım, Kıvanç geldi yanıma.

"Yani en azından tavuklarla kavganı duydum diyelim," deyip gülünce ben de güldüm. Evet, yine ben benliğimi yapmıştım. Ne yapsaydım? Tavuk da çok inat çıkmıştı. Altı üstü iki tane yumurtayı vermemek için ellerimi gagalamıştı. Ben de inatla alıp eve kaçmıştım. O gıdaklayıp ortalıkta koşarken tekrar bahçeye çıkmıştım.

Ne de olsa köylü güzeliydim, bu işlerden anlıyordum.

"Vermedi ama o da," dedim ciddi ciddi, "Güzellikle rica ettim ama inat etti," güldüm, "Ama sonunda iki yumurtayı kapıp eve kaçtım."

Başını geriye yatırıp güldü. "İyi yapmışsın, dolapta var mıymış bari bir şeyler?"

"Yoktu," deyip biberlerden koparmaya devam ettim, "Ama az ileride bir ev sanırım. Oradan biraz peynir istersen iyi olur."

"Hallederim şimdi," dedi gülerek. Ben biber, domates toplamaya devam ederken o da ileride görünen eve gitti. Geldiğinde koca bir tepsi kahvaltılık vardı elinde.

"Maşallah evi vermişler," deyip gözlerimi kısarak onun gözlerine baktım, "Yoksa sen cazibenle kapıyı açan genç kıza kaş göz yapıp, kızın da dibi düşürüp, sonra da kız al kendimi vereyim dedi ama sen kahvaltılık yeterli mi dedin?"

Gözlerini belertip dudaklarını araladı.

"İki saniyede nasıl böyle bir senaryo yazabildin Mine? Valla pes," içeriye yürümeye başladı, "Senin mimar değil asıl senarist olman lazımmış. Bu kafayla yazdıkların bayağı bir tutar da..."

Sus, Tamam Mı? (+18)Where stories live. Discover now