Haiii, ben geldiiim.
Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
+++++
Ayağımdaki sızıyı önemsemeden koşabileceğim en hızlı şekilde koşarken yere yüzüstü kapaklandım.
Kumları yutarken ciğerlerim sıkıştı ve öksürük krizlerine girdim. O baltayla adamın kafasının yarılışını ve gözünün yuvasından dışarıya fırlayışı gözümün önüne geldiğinde öğürdüm.
İstifra edemesem bile öksürüp bir yandan da öğürdüm.
Ayağa kalkmak için vücudumdaki gücümü toplamaya çalışırken önümde gölge belirdi ve onun kan sıçrayan ayakkabıları görüş alanıma girdi.
Kan damlayan baltayı aniden ellerimin birkaç santim önüne, kuma sapladığında çığlık atarak gözlerimi yumdum. "Lütfen..."
Bir sessizlik oluştuğunda ürkerek gözlerimi kırpıştırıp araladığımda önüme çömelmiş olduğunu gördüm. Baltayı kuma saplayıp bırakmıştı.
"Seni incitmem." dediğinde, "O zaman beni götür ve gitmeme izin ver." diye fısıldadım.
Yavaşça dizlerimin üstüne gelecek şekilde doğrulduğumda dudaklarını birbirine bastırarak iç geçirdi. Gözlerindeki bakış, buna izin vermem dercesine keskin ve netti.
Burnumdan derin bir nefes çektim ve hışımla baltaya uzanmaya yeltendim. Bileğimden yakalayarak, cıkladı. "Yaramazlık yapmak yok, beni yeterince yaraladın zaten." dedi ağır ağır derin sesi.
"Seni kucağıma alarak eve taşıyayım mı yoksa kendi ayaklarınla mı dönersin?" diye sorduğunda ağzımda biriktirdiğim salyamı suratının ortasına tükürüp ayağa kalktım.
Yüzünü elinin tersiyle silerken baltayı alarak arkamdan ilerledi.
Tıpış tıpış kapıdan içeriye girdiğimde kapıyı kapatarak kilitledi ve çoktan ölen adamın geniş omuzlarından tutarak onu sürüklemeye başladı.
Adamı götürdükten sonra geri dönmüş ve beni de mahzene indirmiş bir sandalyeye oturmamı söyleyip mahzenin kapısını kapatıp bizi içeriye kilitlemişti.
Kan kokusu burnumu esir alırken midem fokurdadı.
Kanla kaplanan sedyeye yatırdığı adamın bedenini büyük keskin bir kılıç alarak ortadan ikiye yardığında gözlerimi sımsıkı yumdum.
"Aç gözlerini ve izle Jeon. Çok eğlenceli." dediğinde ayaklarımı sandalyeye çekip yüzümü dizlerime yasladım.
"Sana aç gözlerini ve izle dedim!" diye kükrediğinde sesi mahzeni inletti.
Titreyerek başımı dizlerimden çekerek kaldırırken ıslak kirpiklerimi araladım.
Ona baktığımı fark edince dudaklarına pişkin bir gülücük yerleşti ve kılıcın ucuyla dürterek bağırsaklarını dışarıya çıkarttığında, bağırsakları sarkarak yere düştü.
Öğürerek ayağa fırladığım gibi kilitli kapıya koştum ve yumruklayarak açmaya çalıştım.
"Otur yerine." dediğinde, hıçkırarak ona dönüp başımı iki yana salladım. "Yukarıya çıkmak istiyorum. Bayılacağım..."
Kıkırdadı. "Yoksa kana gelemiyor musun polis memuru Jeon Jungkook?" diye soludu alay akan sesi eşliğinde.
"Ben senin gibi canavar değilim." dedim sıktığım dişlerimin arasından tıslayarak. "Bak sen bana böyle seslendikçe alınıyorum." diyerek yerdeki bağırsakları çekerek aldığı gibi bana fırlattığında çığlık atarak kenara kaçtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MORE BLOODSHED • TAEKOOK ✓
FanfictionJeon Jungkook, uyandığında kendini hiçliğin kıyısında, çölün ortasında bir kulübenin içinde bulacaktı. Ve üstü başı kan içerisinde ona pişkin bir şekilde gülen katil Kim Taehyung ile karşılaşacaktı... Mini fic, bölümler kısa kısa çerezlik Başlangıç...