17.Bölüm: KÖR GERÇEK
Bu bir oyun değildi, bu bir kandırmaca değildi, bu sadece gerçeklerle yüzleşmekti. Asıl zor olan gerçeği görmek değildi asıl zor olan gerçeği bilmekti.
Tüm salonda artan fısıldaşmalar bir bütün olup çoktan fısıldaşmadan çıkmıştı. Herkes şaşkındı ama salonda biri vardı ki o herkesten daha çok şaşkındı.
Şaşırdığı şey gerçekleri bilmem miydi? Yoksa o gerçeklerle onu rezil etmem miydi? Belki de onu böyle parmağımda oynatmamdı. Sanırım hepsiydi.
Arslan Kırahanlı yüzüne zırh gibi taktığı görünmez bir maskeyle bana bakıyordu. Şu dakika onun yüzünden bir ifade çıkarmak imkansızdı.
Herkes ona bakarak konuşuyordu, Arslan Kırahanlı'nın yüzü bu geceye damgasını vuran bir haberdi. Sahnede ona bakarak sevimlice gülümsemeye devam ediyordum ama o artık bu gülümsemeyi tanıyordu.
Daha fazla dayanamadı, yerinden kalktı hışımla. Bana son bir bakış atıp arkasını döndü ve sadece dakikalar önce birlikte geldiğimiz yolu geri yürümeye başladı.
Ama benim durmaya hiç niyetim yoktu. Sahneden inip onun gittiği yöne doğru birkaç adım attım ve arkasından bağırdım.
"Bir korkak gibi kaçacak mısın Kırahanlı?" Sözlerimle durdu. "Gerçi korkaklık senin için yeni bir şey olmaz."
Bana doğru döndü. Birkaç adım attı ama hala aramızda bir hayli mesafe vardı. Bu sefer öfkesini maskeleyemedi.
İşaret parmağını tehditkâr şekilde havaya kaldırırken o kara gözleri kısılmıştı. "Ne yaptığın hakkında en ufak bir fikrin bile yok. Bunun diyetini birlikte ödeyeceğiz Altınsoy." Son sözleri bunlar oldu.
İnci Hanım değil, İnci değil, inci tanesi de değil, sadece Altınsoy.
Arkasını dönüp hırsla yürümeye devam ettiğinde ben hala kaosa doymamıştım.
"Yüzlerce insanın arasında beni tehdit etmek de anca Kırahanlı'nın yapabileceği bir aptallık." Bu sözlerime cevap vermedi, zaten cümlemin bitmesi de salondan çıkması da eşzamanlı olmuştu.
Herkes hala şok yaşarken bakışlarım kalabalıkta gezindi. Tam Timur'un masasının yanında durmuştum. Yüzünde eski korumamın onda bıraktığı morluklar vardı.
Masanın üstünde hiç dokunulmamış, dolu şampanya kadehini aldım ve kaldırdım kalabalığa doğru. "Herkese iyi eğlenceler dilerim," diyerek gecenin bitmediğini, hatta yeni başladığını da duyurmuş oldum.
Ama içimdeki bir taraf hala soğumazken bu sefer bakışlarımı en az abisi kadar şaşkın olan Asaf Kırahanlı'ya çevirdim. "Abine baksan iyi olur, sindirmesi pek kolay olmayacak." O da en az abisi kadar öfkelenirken daha fazla dayanamayarak kardeşini de yanına alarak hızla salonu terk etti.
Elimdeki kadehi tek dikişte bitirip masaya geri bıraktım. Bu sırada Timur'un fazla süslü annesi ve ben para babasıyım diye bağıran babası da beni izliyorlardı. "Merhaba," dedim onlara gülümseyerek. "Oğlunuz tam bir yavşak." Sözlerimle şok olurlarken Timur yerinden kalktı öfkeyle.
"Sarhoş musun sen?" derken eli koluma gidecekti ki hızla geri çektim.
"Hayır, bugün dürüstlük hapı yuttum ama geri bas yoksa asıl hapı sen yutarsın." Konuşurken o kadar nahif ve sevimli gözüküyordum ki dışarıdan bakanlar ona cilve yaptığımı düşünebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK İNCİ
Action"Sadece seni yok etmek istiyorum." dediğinde dudaklarımda kışkırtıcı bir gülüş oluştu. "Öyle mi?" dedim dudaklarına doğru fısıldayarak. "Daha çok beni nefesimi kesene kadar öpmek istiyormuş gibi bakıyorsun." dedim ama bakışlarını hiç değiştirmedi, b...