21. Bölüm: YALAN VE ZARAFET
Salonda ölüm sessizliği vardı ama bu salon ölümde bile bu kadar sessiz değildi.
Arslan Kırahanlı bakışlarını hiç üstümden ayırmadan, açık açık meydan okurken amacı neydi tam olarak bilmiyordum.
Beni çözemediğini söylüyordu ama aslında ben onu çözemiyordum. Asıl amacını bir türlü anlayamayacaktım. Söylediği amacıyla yaptığı her şey birbirinden ölesiyle tezattı.
Boğazını temizledi, kara gözlerini kıstı. "Bu kavgayı ve düşmanlığı bitirmek istiyorum. İnci her erkeğin isteyeceği güzellikte ve onunla geçirdiğim vakitte ona çekilmekten kendimi alamadım. O yüzden tüm düşmanlığı bitirmek için İnci'yle evlenmek istiyorum." Artık konuşurken beni inandırmak değil de diğerlerin inandırmak istediği için salondakilere bakıyordu tek tek.
Güldüm, baya güldüm hem de.
Benim aksime Kırahanlı çok ciddiydi.
"İnci'yi karım yapacağım."
"Onu karım yaptığımda gelemeyen pişmanlık hissi," dedim kısık sesle etrafa bakarak konuşurken. Beni duyan Asaf Kırahanlı gülesi gelmiş olacak ki dudaklarını birbirine bastırarak bakışlarını yere dikti. Tabii kendisi sosyal medya diline benden daha fazla hakimdi, üç milyona yakın takipçim olduğunu düşünürsek bu epey de zordu.
"Bu birliktelik aradaki sorunları düzeltecek. Aldığım hisseleri karıma vereceğim ve sular da durulmuş olacak," dedi Kırahanlı çok basit bir şey söylüyormuş gibi.
Yerimden kalktım. "Bu kadar ucube gösterisi yeter! Miras bana kaldığından beri aşırı talep görüyorum ama sen..." Güldüm. "Seninle evleneceğime gider Timur'la evlenirim daha iyi." Beni sakince dinliyordu. "Ayrıca herkes ne meraklıymış benimle evlenmeye. Tamam karşı konulamayacak kadar güzel olduğumun da farkındayım ama yeter artık. Senin gibi miras avcılarına yedirecek bir kuruşum bile yok."
Arslan Kırahanlı elini ensesine attı beni incelerken. "Senin parana ihtiyacım yok, tüm Altınsoy servetini yüzle çarpsan yine benim küçük bir birikimim etmez." Konuşurken fazlasıyla alaycıydı. "Ve bu sizinki gibi kirli bir para da değil ayrıca."
"Bizde sana verecek kız yok lan şerefsiz!" dedi Aral.
"Zaten kimseyi verip alamazsın sen," dedim hemen araya girerek. Aral bana yan yan baktı ama konumuz kesinlikle bu değildi.
"Şerefi senin gibi bir adamdan öğrenecek değilim," dedi Kırahanlı fazla rahat şekilde, hatta o kadar rahattı ki bu bile sinir bozucuydu.
"Neden böyle bir şey istiyorsun?" dedi Ahmet amca düşünceli şekilde.
"Onu seviyorum," dedi gözünü bile kırpmadan yalan söylerken. "Onu gördüğüm ilk andan beri seviyorum." Bu cümlesinden beni sevdiğini değil ama onun ne kadar becerikli bir yalancı olduğunu bir kez daha anlamış oldum.
Çünkü kara gözleri duyguyla kısılırken, belirginleşen kasları ve sanki bunu söylerken zorlanıyormuş gibi hareketlenen adem elması yalan kelimelerini mükemmel bir bedene dönüştürüyordu.
Bu beden de yalandı, tıpkı ona ait her şey gibi.
"O yüzden mi o kızılla birliktesin?" diye sordum sanki ben de ona karşı bir şeyler hissediyormuş da kıskanıyormuşum gibi.
Gülerken bundan keyif almıyordu, sadece neden ona ayak uydurduğumu anlamaya çalışıyordu.
"Seni gördüğümden beri başka kimse olmadı." Bunu gözlerimin içine bakarak söylemişti, hatta az önce beni sevdiğini söylerken ki ciddiyetiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK İNCİ
Action"Sadece seni yok etmek istiyorum." dediğinde dudaklarımda kışkırtıcı bir gülüş oluştu. "Öyle mi?" dedim dudaklarına doğru fısıldayarak. "Daha çok beni nefesimi kesene kadar öpmek istiyormuş gibi bakıyorsun." dedim ama bakışlarını hiç değiştirmedi, b...