1.BOLÜM

401 42 46
                                    

Minho'nun ağzıyla
Sabahın 8.10'uydu alarmım baş ucumda çalıp duruyordu. Elimi uzatıp alarmı kapatmaya çalıştım alarmın yerini araken elimi komidine çarptım ve küfürler savurarak yataktan çıktım. Odamdan çıktığım gibi annem ile göz göze geldim oda ise gitmek için hazırlanmıştı. Yanağıma tatli bir öpücük kondurduktan sonra " iyi uyudun mu tatlım" dedi. "Sayılır " diye karşılık verdim "babam bu gecedemi eve gelmedi anne" diye soru sordum annem tam çıkarken "hayir tatlım mesaiye kaldı yine" diye bir cevap verdi olabildiğince samimi olarak. Annem gerçekten iyi biri babam için aynı şeyleri söyleyemem babam annem gibi birini pek hak etmiyor. Annem evden çıktıktan sonra hızlıca hazırlanıp bende çıktım ,okulum eve yakın olduğundan 10 dakikadan daha az bir sürede okula yetiştim hızlıca sınıfıma çıkıp kafamı masaya koyarak yatmayı düşünmüştüm işler pek yolunda gitmedi okul binasının önünde bizim kattaki müdür yardımcısı beni tuttu "yine mi lee bu hafta bu kaçıncı" dedi azarlayici bir şekilde özür dileyip sınıfıma doğru yol aldım. Sınıfa girdiğimde gözüme 3 yeni yüz çarptı öğretmenimden özür dileyip yerime geçtim yeni gelen öğrencilerden biri benim yanıma geçmişti yerime geçtiğimde başımı masaya gömüp yatmaya çalıştım. Uyumaya çalışırken bir çift gözün beni izlediğini fark ettim kafamı kaldırdığında yeni sıra arkadaşımın beni izlediğini gördüm ben ona bakmaya başladığımda eli ayağı birbirine dolandı ve kıpkırmızı oldu önüne bakmaya çalıştı pek becerebildigi söylenemez tabi. Belki utangaç bir kişiliği vardır diye konuşmaya ben başlattım "merhaba" dedim fisildayarak utanarak "selam" diye karşılık verdi "ben minho ya senn" dedim olabildiğince samimi olarak "jisung ben han jisung" Han Jisung diye geçirdim içimden "güzel isimmiş" dedim "teşekkür ederim" diye bir geri dönüş yaptı "neden bu okula geldin han ?" Diye bir soru ortaya attım sohbet ilerlesin diye o ise gözü yavaş yavaş dolarak "eski okulumda çok şey yaşadım minho" dedi kötü hissettiğini fark ettiğim için susma kararı aldım bil elimi onun boynunu saracak şekilde diğer omzuna attim tepki gelmeyince elimi geri çekip dersi dinlemeye başladım

Teneffüste
 
Teneffüs olduğu gibi yan sınıfa jeonginimin yanına gittim başını masaya koymuş yatıyordu biraz yavaş (?) Şekilde ensesine vurup " NABER BABY BREAD" diye bağırdım benim bu bagirisimla ensemde bir el hissetmem aynı oldu "günaydın tatlı cocuk" diye bir ses duydum bu ses lixten başkasının olamazdı jeonginin hayatı sorgulama faslı bittikten ve uyandıktan sonra "N'oluyor kardeşim ne bu tantana " diye bagirdi ben ve lix onun bu haline katıla katıla gülerken o ise bizi anlamaya calisiyordu. Bütün teneffüs boyunca jeongini sinir ettikten sonra zil çaldığı için sınıflara dağıldık. Ders tarihti, ama hoca ortalarda yoktu hoca olmadığından dolayı sinif başkanı chan herkesi susturmaya calisiyordu, dersin ortalarına doğru bir nöbetçi öğrenci gelip konferans salonuna gitmemizi söyledi ben kendimle birlikte cantamida getirdim, birkaç kişi daha benim gibi çantasını kendisi ile getiriyordu o yüzden çantalarını topluyordu jisungta öyle yapmıştı hızlıca çantasını alıp sınıfı arkasında bırakmıştı bile bende hizlicana çantamı topladım ve çıktım kenarda jisungu tek görünce yanına gittim belki onu kıracak birsey demişimdir diye özür dilemek istedim "iyi misin" kafasını sallayarak "hmhm iyiyim minho" dedi iyi olmadığı fazlasıyla belliydi tam bir şey söyleyecekken in yeop beni acil bir şekilde çağırdı anlam veremedim normalden daha ciddi gözüküyordu o yüzden onu takip ettim beni acil durum odasına kadar gittik aşırı acelesi varmış gibi görünüyordu "neler oluyor yeop " diye sordum "içeri gir senle önemli birsey konuşmam gerek " dedi gayet ciddi duruyordu acil durum odasına girdim içeri attığım tek adımda kapının üstüme kapanması bir oldu kapının arızalı olduğunu biliyordum o yüzden başımdan aşağı kaynar su döküldü ben daha ne olduğunu anlamadan dışarıda gülme sesi geldi bu ses in yeopa aitti "YEOP EGER BI SAKAYSA HIC KOMIK DEGIL KAPI ARIZALI BIRILERINI CAGIR AC SURAYI" ama o beni dinlemeden gitmişti bile klostrofobim olduğu için bütün duvarlar üstüme gelmişti nefessiz kalıyor gibi hissetmiştim başım dönmüştü biraz iyi olabilmek için yere çömeldim ve bir süre bekledim daha iyi olduğumda defalarca tekme atarak kapiyi açmaya çalıştım ama kapı hareket bile etmedi...

Jisungtan

Dersin bitmesine 10 dakikadan daha az kalmıştı ve minho derse hâlâ gelmemişti in yeopa sorduğumda onla konusamadigini çünkü onu kaybettiğini söylemişti tarih öğretmeninden lavabo bahanesi ile izin alarak onu aramaya çıktım ama okulu o kadar aramama rağmen onu bulamadım sonra hoca şüphelenmesin diye konferans salonuna dönmeye karar verdim, konferans salonuna varmama son bir koridor kala iki kişi ile karşılaştım belliki onlarda minhoyu arıyorlardı ben de ikisinin nokusmasini kesip "sizde mi minhoyu arıyorsunuz?" Diye bir soru sordum bana anlam veremeden ikiside aynı anda "evet" dediler ardından yüzünde çiller olan çocuk "siz onunla tanışıyor musunuz" diye sordu "Sayılır" dedim " ben felix bu ise arkadaşım jeongin" "ben jisung, han jisung, minho en son in yeoplaydi ama ona sorduğumda onu kaybettiğini ve onla konuşamadığını soyledi" ikisininde yavaş yavaş endişe sarmaya başladı bu yüzlerinde çok rahat okunuyordu "endişelenmeyin belki dersi asiyordur" diyerek onları rahatlatmaya çalıştım pek beceremedim ama. Nerede olabileceğini düşünürken müdür yardımcısının yanına minhonun telefonu kutuda mi diye kontrol etmeye karar verdik eğer telefon kutudaysa o okuldadır yani bulabiliriz eğer telefonu ondaysa eve gitmiş demektir. Müdür yardımcısının yanına giderken chan ve seungmini gördük onlara selam verdim onlarda bana olabildiğince samimi bir şekilde selam verip yollarına devam ettiler "bu ikisini sevemiyorum" dedi felix "neden gayet iyiler bence " dedim "hersek görüntüden ibaret değildir han onların bu yüzlerine kanma yerinde eolsam onlarla arama mesafe koyarim" dedi jeongin




Bölüm bu kadardı yeni bölüm en kısa zamanda gelecek olabildiğince acele ile yazdım umarım begenmissinizdir

KAYIP MELODİ / MinsungWhere stories live. Discover now