28

1.3K 70 2
                                    



Davetsiz misafir.

Davetsiz misafir diyince akla kendini davet ettirmeden zorla giden kabul ettiren biri gelir.

Efe'nin bu gün içinden Emre'yi ziyaret etmek geliyordu. Efe içinden gelen şeyleri yapan bir çocuktu ve yapmak istiyordu.

O yüzden işten çıkış saatini bekledi, iki gündür yine görüşmemişlerdi. Efe "hoş geldin ikili günler" diyerek şarkılar söylüyordu.

O yüzden saati dolsada gitseydi, dakikaları saatleri saymıyordu tabiki, "ya uygunsuz yakalarsam" diye düşünüyor sonra "saçmalama"diyip tekrar düşünüyordu.

"Kızarsa gittiğim için" diye düşünürken "niye kızsın" diyerek kendini rahatlatıyor, sonra tekrar düşünme saçmalığına düşüyordu.

"Ya hoşlanmasa gitmemden" diyip "hoşlanmazsa bir daha gitmezsin" diyor kafayı yemenin eşiğinde kendi kendine konuşuyordu.

İş saatinin gelmesini heyecanla bekliyor ama çekiniyordu, gitmekte istiyordu ama gitmesem mi acaba diye vazgeçiyordu. Birinin cesaretlendirmesini şu an o kadar çok isterdi ki.

İş çıkış saatinin gelmesiyle dükkandan çıktı "aman be rahatsız olucaksa olsun, bir daha gitmem olur biter" dedi ve yoluna devam etti.

Sakin otobüsün ardından şirketin önüne geldi, kapıda Uğur'u görüp kolay gelsin diyerek yanına gitti "hoş geldiniz" diyen adamla "hoş bulduk" dedi.

Boş boş bir birlerine bakıyorlardı "Emre bey ofisindedir" diyen adama "aaa evet çıkayım ben eşlik etsene bana" dedi. Uğur boş boş baksada dediğini yapıp asansöre götürdü Efe'yi, sorgulamadığı için sessiz bir teşekkür etti adama.

Asansörden inip odasının olduğu hole geldi. Gidip gitmeme konusunda hala kararsızdı, bir anlık gazla yürüdü yürüdü kapıya iki kere tıklatıp içeri girdi, hep böyle yapmaz mıydı gelince, iki kere tıklar içeri girerdi, yine aynısını yapıp içeri girdi.

Kapıyı açtığı gibi Emre'nin masasının önünde bir kadın ve adamın oturduğunu gördü, kapı açıldığı için adamla ile kadının kafası kapıya döndü. Efe içerideki yabancıları bakınca onlarda Efe'ye baktı.

Efe'nin bir eli hala kapıda "Emre, Emre beye bakmıştım" dedi. Boş boş bakan kadın konuşmaya başladı.

"Sen içerde Emre beye benzer birini görebiliyor musun?" diyerek tersledi Efe'yi, sadece sormuştu çocuk. Yanındaki adam "Emre beyle toplantımız var şu an müsait değil, başka zaman gelin bizim zamanımızdan çalmayın" diyerek daha usturuplu tersledi Efe'yi.

Efe ne diyeceğini bilemediği gibi kaldı, bir adamı sormuştu sadece, bu kadar kibirli olmaya gerek var mıydı? "burda değil, veya toplantımız var" deseler daha az kırıcı olurlardı.

Efe sadece "özür dilerim" diyebildi. Arkasını dönüp çıkarken bir bedene çarptı. Kafasını kaldırdığında sinirli bir Emre şu an görmek istediği son şeydi "kendime cesaret veren kendimi sikeyim" diye düşündü.
"Gelmemeliydim" de düşüncelerinin arasındaydı.

Yüzüne öfkeyle bakan adamın tam karşısında duruyor ne diyeceğini bilemiyordu.
Bu gün ne çok diyeceğini bilememişti öyle. Adamın gözlerinin içine bakarak "ben gideyim rahatsız ettim" diyerek bedenini sağa çekip gitmeye çalıştı, çünkü sol kolundan tutan adam yüzünden gidemedi, soluna bakınca adamın öfkeli bakışlarıyla karşılaştı.

"İçeri geç" diyen adamla "gideyim ben" diyebildi sadece.

"Geç otur" Emre aşırı sinirliydi ve daha da sinirlendirmemesi gerekiyordu. O yüzden kolundaki elden kuvvet kullanarak kurtuldu, geri bir adım atıp arkasını dönüp koltuklara gidip oturdu.

EFEMREOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz