22

23 2 0
                                    







🍁


2 hafta sonra.

Kemerimi takarken bir yandan da Mustafa abiyle konuşuyordum. "İlaç listesinin yerini nasıl öğrenmiş?" Çantaya gerekli eşyaları koyarken cevapladı. "Tesadüfen denk gelmiş kaçarken. Çok fazla konuşma fırsatımız olmadı, beraber 3 gün geçirme fırsatımız oldu sadece."

Başımı sallayarak onayladım. "Ne olursa olsun, amacına ulaş ya da ulaşma, sağ kal Mira. Seni evladım olarak göreceğim, kapım her zaman açık." İçten bir şekilde gülümsedim. "Her şey bittiğinde yanına geleceğim abi, ne olursa olsun geleceğim."

Başını salladı. Kapıdan çıkarken gözlerinin dolduğunu gördüm. "Ne oldu Mustafa abi?" Elini havada önemsiz bir şeymiş gibi salladı.

"Bana oğlumu hatırlattın Mira, üstünden uzun zaman geçmişti..."

Hiçbir şey diyemedim, tereddüt ederek sarıldım Mustafa abiye. "Bunu bu şekilde söylemem doğru olur mu bilmiyorum fakat ben geri döneceğim abi, söz veriyorum." İhtiyatla başını salladı. "Sana güveniyorum kızım." Yanından ayrılırken içimde dizginlenemeyen bir öfke belirdi.

Profesör... Ölüm, seni almaya geliyor.

Motorum olsaydı her şey benim için daha kolay olabilirdi. Buradan nasıl gideceğim?

Uzun bir yürüyüşün ardından ana yola ulaştım, sağa dönersem daha çok ormanın içine giriyor olmalıyım. Sol taraftan ilerlerken bir araba sesi duydum, hemen elimi kaldırıp durdurmaya çalıştım fakat araba daha da hızlanıp yanımdan geçip gitti.

"Kahretsin!" Tekrar yola devam ettim. Bir iki derken yanımdan bir sürü araba geçip gitmişti. "Biriniz bari dursaydı."

Bir araba sesi daha geldi kulağıma, durmamalarına alıştığım için sadece elimi yola doğru uzatıp yürümeye devam ettim. Gidecek diye bakarken yavaşlayıp durdu. "Nereye gidiyorsunuz?" Camı indirdiğinde içerdeki kişiyi görebildim, orta yaşlarda bir kadındı.

"Merkeze yakın bir yere gideceğim." Asıl gideceğim yer merkezden uzaktı fakat kendime bir araba bulmalıydım. "Hadi bin, bende merkeze gidiyorum." Kapıyı açıp yanına bindim. "Teşekkür ederim." Radyoda çalan şarkı düşüncelere dalmamı engelliyordu, oldukça hareketli bir melodisi vardı ve bu ister istemez gülümsememi sağlamıştı.

Her şeyimi kaybettim, ölümden döndüm, belirsizlik beni yiyip bitiriyor fakat hayat devam ediyor. İnsanlar eğleniyor, okula gidiyor, işe gidiyor, sevgilileriyle geziyor, çocuğuyla oynuyor. Normal bir insan olmayı dilemiştim her zaman, ne olurdu tek derdim sevgilimin mesaj atmayışı olsaydı? Ne olurdu annem yemediğim bir yemeği yaptığı için nazlansaydım? Ne olurdu ablamın kıyafetlerini çaldığım için kavga etseydik?

Ne olurdu normal bir insan olsaydım? Ben çocuk olmayı diledim. Bir çocuk olarak çocuk olmayı diledim... Ve ben bir çocuk olarak ölmeyi diledim, her gece.

"Merkeze yaklaştık." Kadının seni beni kendime getirmişti. "Tekrar teşekkür ederim, biraz ilerde inebilirim." Dediğim yere gelince durdu, 'iyi günler' dileyip arabadan indim. Buralarda bana borcu olan bir arkadaş vardı, umarım taşınmamıştır.

Sadece bir iki kez geldiğim için yolu biraz unutmuştum, birkaç başarısız denemenin ardından evini bulmuştum.

Zili çalıp beklemeye başladım, kapıyı yüzünü görmeyi hiç beklemediğim bir adam açtı. "Buyurun?" Kızın adı neydi? "Ben..." İçerden birisi konuşarak geliyordu. "Mira..?" Gülümsedim. "Adımı unutmamışsın." Yutkundu. Gözlerim hâlâ kapıda duran adamı bulunca kız hemen konuşmaya başladı.

Denek-15 {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin