Bölüm | 23

4.9K 302 28
                                    


♠️
°•°
ALABORA

| Şah & Mat |

Bölüm : 23

°•°•°•°
♠️
°•°


Umut etmeyi bırakmıştım esasen, lâkin aptal yüreğim hâlâ da uslanmamış olacak ki bir kez daha hayal kırıklığına boğulduğumda anladım. Belki de vazgeçmek için nefes almayı bırakmak gerekti!

Anna Meryem Aksel

Hastane yatağında yorgun bir şekilde uzanırken gözlerim bir açılıp bir kapanıyordu

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Hastane yatağında yorgun bir şekilde uzanırken gözlerim bir açılıp bir kapanıyordu. Bağırmaktan, ağlamaktan yorgun düşmüştüm. Boğazlarım ağrıyordu, dahası bedenim külçe gibi olmuştu, kolumu dâhi oynatamıyordum.

Hastaneye gelene kadar arabanın içinde çığlık çığlığa ağlamış, bulduğum her fırsatta Seyyid Han'ın ellerine, kolllarına dişlerimi geçirmiştim.

Canım öyle bir yanıyordu ki nefesim kesilir gibi oluyordu o anlarda ve ben acımı birilerine kusmalıydım. Haliyle en yakınımda olan Seyyid Han nasiplenmişti.

Doktor doğum değil, yalancı sancı dediğinde cinnet geçirecek raddeye gelmiştim. Nitekim canım çok yanıyordu ve karşımdaki kişi bunun doğum sancısı olmadığını söylüyordu.

Bu nasıl bir yalancı sancı olabilirdi ki beni böyle nefessiz bırakabiliyordu?

Kasılmalarımı azaltacak, bedenimi gevşetecek bir selum verildiğinde dakikalar sonra ancak rahat bir nefes alabilmiştim. Gözlerim uyku ile uyanıklık arasında gidip gelirken yanımda Zühâl vardı. Seyyid Han odadan doktorla konuşmak için çıkmıştı dakikalar önce, henüz gelmiş değildi.

"Evet anne," dedi Zühâl telefonda konuştuğu annesini yatıştırmak istercesine. "Dediğin gibi, yalancı sancıymış. Doğuma daha var. Doktor çok stres yapmış, bundan kaynaklı olabilir dedi. Evet, şimdi daha iyi, merak etme. Uyuyor o da," dedi baygın gözlerime bakarken.

"Tamam, söylerim... Geliriz zaten birkaç saate. Evet..."

Uyumuyordum ama böyle söylediği için ona minnetle bakıyordum. Nitekim tek kelime edecek halim yoktu. Saniyeler sonra telefonu kapatıp yanıma geldiğinde yatağın kenarına oturdu.

Karnımın üzerindeki elimi tuttu, "Daha iyi misin," diye sordu Zühâl endişeden arınmış sesiyle.

Bağırmaktan tahriş olmuş boğazımı yumuşatmak için yutkundum, "İyiyim sanırım," diye mırıldandım zorlukla.

Bedenimi oynatmaya korkuyordum ki en ufak bir harekette aynı sancılar tekrardan beni bulacak korkusu kalbimi tekletiyordu.

"Bizi çok korkuttun Meryem," dedi Zühâl sitem edercesine. "Seni öyle görünce aklımız çıktı. Hayır ufacık tefecik bir şeysin, sana bir şey olacak diye aklımız çıkıyor. Yani söylemeyeyim söylemeyeyim diyorum da çocuk doğurmak sana mı kaldı?"

ALABORA | Şah & Mat ✔Donde viven las historias. Descúbrelo ahora