-16- Book Of Prophecies

351 34 7
                                    


Şafak vakti, güneş henüz yenice kendini gösterirken uyandı Jeongguk. Gece garip rüyalar görmüştü ve başında hafif bir sızı vardı.

Yeni uyanmışlığın verdiği sersemlikle beraber yatakta oturur pozisyona geçti. Elini yumruk yapıp gözünü sıvazladı. Başını yana çevirip baktığında yatakta yalnız olduğunu gördü.

Mutfaktan gelen yemek kokuları ise eşinin hala evde olduğunun işaretiydi. Vücudunu esnetip yataktan kalktı, dağılmış örtüyü düzelttikten sonra banyoya gidip elini yüzünü yıkadı.

Mutfağa girdiğinde ona arkası dönük şekilde duran Taehyung'u gördüğünde tebessüm edip yanına gitti. Kollarını beline dolayıp yüzünü sırtına yasladı.

"Günaydın kızıl kaplanım." Diye mırıldandığında Taehyung'un güldüğünü işitti.

"Günaydın minik tavşanım. İyi uyudun mu dün gece?" Jeongguk onaylayan mırıltılar çıkartıp kollarını sardığı bedenden çekip çoktan hazırlanmış olan masaya oturdu.

Taehyung tavadaki yumurtayı tabağa koyup masaya götürdü. Jeongguk çatalını kavrayıp önündeki yemeklerden yemeye başladı. Taehyung ise eşinin keyifle yemek yemesini izliyordu.

Dün gece yaşananları ne zaman sorsam diye düşünüp dururken ya şimdi ya hiç diyerek söze atıldı.

"Güzelim," Jeongguk başını kaldırıp yemekle doldurduğu yanaklarıyla kendisine baktığında güldü.

"Dün geceye dair bir şeyler hatırlıyor musun?" Diye sordu bir çırpıda. Jeongguk ağzındaki yemeği yutup başını salladı.

"Değişik bir rüya gördüm gece." Taehyung yüzündeki oldukça ciddi ifadesiyle pür dikkat eşinin ağzından çıkan sözleri dinliyordu.

"Bir melek beni alıyordu, bir yere götürdü bizi. Her yer bembeyazdı, birisiyle konuştum. Diğerlerinin aksine saçları simsiyahtı. Bana sürekli Azazel deyip durdu. Öyle garip bir şeyler gördüm işte. Ama gerisini hatırlamıyorum. Hatırlamaya çalıştığımda başıma ağrı giriyor." Taehyung onaylayan mırıltılar çıkardığında Jeongguk ona döndü.

"Ne oldu, neden sordun ki? Uykum da mı konuştum yoksa?" Taehyung gülümseyip başını salladı.

"Uykunda çok konuşuyorsun, neredeyse birisiyle konuşuyorsun sanacaktım."

"Evet, stres yaptığım zamanlarda daha çok oluyor bu. Projeler yüzünden çok stres yaptım, muhtemelen ondan dolayıdır." Başını salladı.

Kahvaltılarını yaptıktan sonra masayı toplamıştı Taehyung. Jeongguk'a da bugün evde dinlenmesini söylemiş olsa da Jeongguk 'dersim var gitmem gerekiyor' diyerek reddetmişti.

Taehyung'un içinde kötü bir his vardı. Jeongguk 'bir şey olmaz merak etme, hem Chris de olacak yanımda' dediğinde Taehyung mecburen her ne kadar bugün evden çıkmasını istemese de kabul etmek durumunda kalmıştı.

Jeongguk hazırlanıp eşyalarını da aldığında Taehyung onunla beraber gitmek istediğini söylediği için beraber evden çıkmışlar üniversiteye doğru arabayla ilerlemeye başlamışlardı.

Kapının önünde bekleyen Chris'i gören Jeongguk el sallayıp selam vermişti. Taehyung Chris'in kolunda tutup kendine çekti ve kulağına Jeongguk'un duyamayacağı şekilde bir şeyler söyledi.

Chris başını salladığında Jeongguk kaşlarını çatıp kendi aralarında fısıldaşan ikiliye baktı.

"Ne konuşuyorsunuz siz fısır fısır, bana da söylesenize."

"Sevgilin yine kıskançlık yapıyor, her zamanki şeyler." Diyerek küçük bir yalan uydurduğunda Jeongguk gülmüştü.

Taehyung eşine doğru eğilip konuştu bu sefer de.

Deal With Devil    ●Taekook●Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin