İkiyüzlü

160 13 27
                                    

Alex'le vedalaştıktan sonra evime gittim ve ne yapacağımı bilemeden koltuğa oturdum. Şimdi ne yapabilirdim? Rutinim neyse onu yapacaktım, evet. İyi de... Bütün bunları yaşamadan önce ne yapıyordum?

Doğru, Herobrine'ı avlamak için idman yapıyordum. Ne yaptığımı sorgulamadan, Herobrine'a açıklama fırsatı vermeden, sadece öldürmek için hazırlanıyordum. Bir çeşit öldürme makinası gibi. Düşman gördüğüm her şeyi yok etmek için hazırlanıyordum, koyun gibi... Aptalca.

Bir anda aklıma geldi, Herobrine'ın bana açıklaması gereken çok şey vardı. Aileme ne olduğu, canavarlar... Bütün bunları öğrenmem gerekiyordu, ama Herobrine ile nasıl iletişim kuracaktım? Nether'a gidebilirdim, ama bunca olaydan sonra bunu yapmam çok riskli olurdu. Aslında Notch'un haberi olmadan Alex'le ikimiz gidebilirdik... Gerçi, Notch'un her şeyden haberi olurdu. O garip bir adamdı...

Nether'a gitmeye çalışırken Herobrine ile konuşamayayım diye portalı kırmaya çalışan adam oydu, ahırı yakan kişi de yine ta kendisiydi. Sırf Herobrine daha kötü kabul edilsin diye kendi halkına zarar veren bir kraldı Notch. Bunları görmeyecek kadar kördüm, nasıl böylesine... Nasıl böylesine geri zekalı olabilmiştim?

Oturup etraflıca düşündüm. Nether'a gitmenin tehlikeli olduğuna karar verip resmi üniformamı giydim, saraya gidecektim. Notch'a onun taraftarıymışım gibi davranmaya devam ederken Herobrine için casusluk yapacaktım. Avcılıktan casusluğa geçmiştim.

Saraya gittiğimde muhafızlar bana kalenin kapısını açtı. Başımı dik tutarak yürümeye devam ettim, bu "Her şey yolunda." demek gibi bir şeydi. Taht odasının önünden geçip sarayın en üst katındaki Notch'un odasına vardım. Kendime çeki düzen verip kapıyı tıklattım, içeriden cılız bir "Kim o?" sesi geldi, "Benim efendim, Steve." Dedim. Kısa süren bir sessizlik sonrası "Gel." Dedi Notch. Kapıyı açıp içeri girdim, kapıyı arkamdan kapattım. Notch'un beti benzi atmıştı, yatağında uzanıyordu. "Nasıl hissediyorsunuz?" Diye sordum, yatağın karşısında dikildim. "Çok yorgunum Steve..." dedi, eliyle sol bacağını hissederek ekledi, "Bak, bitiyorum... Eriyorum, yok oluyorum...". Bakışlarını benden çekip gözlerini kaçırdı, "Beni savunmaya çalıştığın için teşekkürler. Ama kader, olan oldu işte..." Dedi Notch. Ona dikkatlice baktım, kalbim sıkıştı. Bu adam benim tek ustamdı, şimdi ise ona ihanet ediyordum... Bu yaptığım bana çok haince geldi. Gözlerim karardı...

"Ah Steve ah..." dedi Notch, gözleri nemlenmişti. "Oğlum öldükten sonra seni buldum... Sen, sen bana bir oğul oldun." Dedi, bana baktı. Tüylerim diken diken oldu, omuzlarım çöktü. Notch elini güç bela kaldırıp bana doğru uzattı, yatağının yanına gittim. Başıyla arkamdaki sandalyeyi gösterip "Otur istersen." Dedi, hemen sandalyeyi çekip oturdum. Doğrulmaya çalıştı yaşlı kral, yapamadı. "Durun, yardım edeyim." Dedim, yastığını düzeltip doğrulmasına yardım ettim. Oturduktan sonra derince bir iç çekti, kafasını hafifçe çevirip bana baktı. "Teşekkür ederim Steve. Yanımda olduğun için, her şey için..." Boğazım düğümlendi, "R-rica ederim efendim. Bu bir hürmet..." Dedim. Uzun bir sessizlik oldu, Notch gözlerini kapamış, kaşlarını çatmıştı. Kral, yeniden gözlerini açıp bana baktı, "Sen iyi birisin Steve." Dedi. Sonra devam etti, "Ben... Bak Steve, sana bir şey itiraf etmem lazım.". "Nedir efendim?" Dedim, meraklanmıştım.

Notch, gömleğinin önünü sıyırdı ve göğsündeki kocaman yarayı gösterdi. Korkunç bir yaraydı bu, kapkara bir büyü gibi Notch'un ruh gibi beyazlamış tenine yayılıyordu. "Bu yara..." dedi Notch, "...Bu yara dün gece Herobrine'la savaşırken oldu. Bu yara... beni öldürecek." Dedi Notch. Hayretle "Nasıl?" Diye haykırdım. "Hemen olmayacak bu, zamanla parça parça yok olacağım. Diğer bacağımı da kullanamayacak hâle geleceğim, sonra tek tek parmaklarım, sonra ellerim, kollarım... Vücudum yavaşca çürüyecek." Dedi Notch. İstemsizce ağlamaya başladım, tam bir sulugöz olmuştum son zamanlar. "Ama... bu çok zalimce!" Dedim, Notch gömleğini düzeltip bana baktı. "Öyle... Herobrine'dan bana zalimlikten başka ne gelir?" dedi. Sustuk...

Sessizlikten sonra Notch bir anda "Ben ölünce, sen kral olacaksın." Dedi. Afallamıştım, itiraz edecek oldum. "Hayır, hayır Steve... Tahtın varisi sensin, ben seni seçtim." Dedi. Sonra ekledi, "Ama tek bir vasiyetim var sana, o Herobrine'ı öldüreceksin. İntikamımı alacaksın... Söz mü?" Dedi Notch, hem üzüldüğüm hem sevmekten vazgeçemediğim hem de acıdığım adama bakarak yeminimi ettim, "Söz, efendim."

"Sen bana aitsin..." (Herobrine X Steve)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin