•LORD VE VARİS•

101 13 2
                                    

Gözlerimi yatağımda açtım.
Doğruldum ve etrafı süzdüm, kimse yoktu.
Ayağı kalkıp soğuk bir duşa girdim.
Ardından ise üzerime uzun kollu ve boğazlı siyah bir crop altıma ise açık mavi kot şort giydim.

Odamdan çıktıktan sonra salona doğru ilerledim.
Neredeyse herkes buradaydı.
Loki dışında.

"Günaydın" her birinden karşılık alırken sofraya oturdum. Birşeyler yemeye başladım.

Tony tekrar olanlar hakkında büyük bir konuşma başlatırken ne kadar süreceğini bilmiyordum.

2 saat sonra

"Öyleyse şuan bir problem yok ama dikkatli olmalıyız"
"Aynen öyle" Tony gülümsedi.
Yanımızdan herkes ayrılmıştı.
Tony'de işlerinin başına giderken öylece kalmıştım.

Loki hâlâ ortalarda yoktu.
Canım sıkılıyordu ve yapacak bir işim de yoktu.
Ayağı kalkıp asansöre doğru ilerledim.
Asansörün düğmesine bastım ve beklerken yanımda Steve belirdi, "Nereye böyle?" Al işte...
"Laboratuvarda biraz dolaşacağım sanırım" Steve gülümsedi, "Çalışmaları kavraman iyi olur." Bende ona gülümsedim ve birlikte asansöre bindik.

Aynı katta inmemek isterken Steve başka bir kata basınca yaşadığım rahatlamanın haddi hesabı yoktu.

Ben bir üst katta inip Steve'e el salladıktan sonra uzun koridorda ilerlemeye başladım.
Olabildiğince sessiz olmaya çalışırken odalara gelmiştim.
Diğerlerinin odalarının önünden teker teker geçtikten sonra koridorun en sonunda yeşil bir kapı vardı.

Bu onun odasımıydı bilmiyordum ama onun değilse kötü olacaktı.
Cesaret ile kapıyı yavaşça çaldım.
Beklerken kapıyı açan yoktu.
Ardından ise odanın içinden adım sesleri geldiğinde korkuyla gözlerimi yumdum.

Kapı açıldığında gözlerimden birini yavaşça açtım.
Karşımda Loki'yi görünce derin bir oh çekerek gözlerimi açtım.
O ise kenara çekildi ve içeri girmeme izin verdi.

Tabii üstünün çıplak ve altında sadece bir eşofman olduğunu sonradan fark etmiştim.
Yutkunup odasını süzüyormuş gibi yaparken gülümseyip yatağının üzerindeki beyaz tişörtünü üzerine geçirdi.

"N'apıyorsun?"
"Kitap okuyordum" masasının üstündeki yığılı kitapları görünce şaşırdım.
Demek okumayı seviyordu.
Başımı salladım.
"Sen neden geldin?"
"Canım sıkılıyordu ve... Öyle yani." Başını sallayıp kitaplarından bazılarını kitaplığına koydu.

Onun yanında olmak bana fazlasıyla iyi geliyordu.
Kendimi iyi hissediyordum ve bu duyguyu ilk kez yaşıyordum. Kendimi onun yanında buluyordum ve bunu isteyerek yapıyordum.

Ben bunları düşünürken dibime geldiğini fark etmemiştim.
"Sen bir insansın değil mi Selene?" Bunu söylerken yüzümdeki bir saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı.
Yakınlığı ile bir süre konuşamasamda bir süre sonra cevap verebildim.

"İnsanım. İnsan mıyım? Yani..
Öhöm, evet insanım"
Küçük bir sırıtış belirsede çabuk geçti.
"Araştırdım, düşündüm ama aramızdaki bağ ve o patlamalar normal değil."
Kokusu ile mayıştığımı hissederken, "ne demeye çalışıyorsun?"
Diye sordum.
"Sen... Benim olmalısın." Daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi.
Ne söylemeye çalıştığını anlamıyordum. Sadece mayışıyordum. Odaklanmak zordu. Çok zordu.

O an gelen cesaret ve tutku yaşadığım en yoğun duygulardı. Sandığımın aksine, hemde baya aksine ilk atılan o oldu.

Dudaklarını dudaklarıma değdirdiğinde oluşan elektrik akımına iliklerimize kadar hissettik. Yoğun his yüzünden gelen titreme tüm vücudumu ateşe verdi. Loki yavaşça 2 santim kadar ayrıldı, "Bundan bahsediyorum Selene, biz birbirimiz için var olmalıyız, Tanrı ve Tanrıça gibi, Lord ve Varis gibi" düşünmeme olanak vermeden tekrar dudaklarıma yapıştı.
Ona karşılık vermeye başladıkça o da sertleşiyordu.
Sırtımı arkamdaki duvara yasladığında beni hapsetti.

Hayatımda hiç yaşamadığım duyguları yaşarken bayılacak gibi hissediyordum.
Kollarımı boynuna sardım.
O ise dudaklarımdan ayrılıp kafasını boyun boşluğuma gömdü, derin bir nefes çekerken yaptığımın yanlışlığını sorgulamak istemiyordum.

"Selene, çok..." Nefesi kesilir gibi boğuk bir ses çıkardı.
"Çok zorluyorsun." Olsaki hiç birşey yapmıyordum.
Bu olmamalıydı. Biz doğru kişiler değildik.

"Yada, kim olduğun umrumda değil" iki elimle kafasını kaldırıp herşeyi boşvererek tüm şiddetimle dudaklarına yapıştım. Sırtımı duvardan ayrıldığında iler doğru adeta sürükleniyorduk. Öpüşüme aynı şiddetle karşılık verirken bir yandan sırıtması beni çıldırtıyordu.

En sonunda arkasındaki koltuğa düşerek oturduğunda ben ayakta kalmıştım. Koltuğun arkasındaki aynaya gözüm kaydığında rujum ve saçlarım biraz dağılmıştı.
Görüntü ben vazgeçmek isterken beni daha da tahrik etti.

Loki alttan bana bakarken göz göze geldik. Öyle bir bakıyordu ki...
Önce bir bacağımı sağına sonra diğer bacağımı soluna attım.
Omuzlarından tutarak kucağına otururken yutkundu.

Yaklaştım, yaklaştım ve kendimi hafifçe bastırdığımda göz kenarları buruştu.
"Sonra görüşürüz Loki" pis pis sırıtıp kucağından kalktım.
Rujumu ve saçımı elimle düzelttim. Beni kullanmasına izin vermeyecektim. Beni kullanıyor muydu? Her neyse.

Dolabından bir içki alıp bardağına doldurarak shotladım ve o daha yeni kendisine gelip ayağı kalkarken hızla odadan çıktım.
"Hey, bekle!"





NOVEWhere stories live. Discover now