BRUTAL DUTY; 16.BÖLÜM

401 51 107
                                    

(10 şubat 2022)

*Minhodan*
10 şubat... yolun sonuna mı geliyoruz dersiniz?
Uzun süredir eskisi kadar Han ile konuşmuyordum, daha doğrusu o benimle konuşmuyordu.
Eskiden benimle konuşmak için can atan Han, şimdi yüzüme bile bakmıyordu. Haklı da zaten öyle değil mi? Her neyse.

Bugün okulun kampı var, ormanlık bir alana kampa gideceğiz. Geçenlerde hocaların beni çağırmasının nedenide buydu kampa ilk seçilen kişi ben olmuştum. Hocaların berillediği kişiler gidecekti kampa.
Çantamı hazırladıktan sonra dışarı çıktım.

Minho okula geldiğinde kapının önünde arabayı bekliyordu ve diğer gelecek kişileri. kimlerin geleceğinden henüz haberi yoktu Minho'nun.
Minho kapının önündeki banklardan birine oturmus beklerken Chan geldi,
"Günaydın Chan, gel beraber bekleyelim."
Chan ne dediğini anlayamamıştı, neyi bekleyeceklerdi ki?
"Anlamadım?"
Minho elindeki çantasını gösterdi.
"Kampa gelmiyor musun?"
Chan kahkaha attıktan sonra yanıt verdi.
"Ah hayır minho, üç sene önce gitmiştim berbat bir yer kaybolmuştum. Bu sene gelmeyeceğim."
Minho "peki" dedikten sonra Chan el sallayarak içeri girdi. Bu kadar kötü bir yerse neden tekrar götürüyorlardı? Hocalar minho'ya "Bir şey araştırmak için gideceğiz" demişti oysaki. Derin bir iç cektikten sonra Minho beklemeye devam etti.

Ardından Hyunjin ile Felix geldi. Minho onlarada aynı şekilde sordu,
"Kampa geliyor musunuz?"
İkiside kafasını sallayarak içeri girdi. Kim geliyordu peki tek başına gidecek değildi minho öyle değil mi?

Bir süre sonra Han geldi, Minho Han'a hiçbir şey dememişti, hatta yüzüne bile bakmamıştı.
Han, Minho'nun yanında ayakta durmaya başladı. Minho ardından kafasını kaldırıp Han'a baktı.

"Neden içeri girmiyorsun, hava soğuk."

"Kampa gideceğim, hem ben sana neden hesap veriyorum ki, sen neden buradasın, Bir işin yoksa? çek şu çantanı da oturayım."

Han minho'nun çantasını alıp, minhonun kucağına fırlattıktan sonra oturmuştu. Minho daha sonra tekrardan derin bir iç çekti (neredeyse bütün dünyayı içine çekti)
"Bence bu fazla nazikti Han, kafama atmalıydın."
Han elini uzattı minho'ya

"Ver atayım"

"Yok kalsın"

Bir süre ikiside sessizce durduktan sonra Han tekrar sordu,
"Neden hala buradasın?"
Minho elindeki kamp için verdikleri kimlik kartını gösterdi Han'a
"Bende geleceğimde ondan"
Han göz devirdikten sonra, sessizce "başka birini bulamadılar sanki"
Demişti.
Minho, Han'a hiçbir sey demeden öylece bir süre baktı, daha sonra önüne bakmaya devam etti.
Ne kadar da garipti öyle değil mi? Daha dün gülüp eğlendiğin kişi ile şuan düşman gibiydin. Hangimiz yaşamıyor ki bunu.

Diğer kampa gelecek kişilerde toplandıktan sonra arabalara bindiler. Minho ve Han farklı arabalara binmişlerdi.
Kampta bir gün boyunca kalacaklardı, hocaların verdikleri araştırma görevlerini ise eşler halinde yapacaklardı.

Seo jun da gelmişti o kampa. Hatta Han ile aynı arabaya binmişti belkide yan yana bile oturmuşlardır diye düşündü minho. Daha sonra silkelendi "neler düşünüyorsun sen minho? Kendine gel."

Kampa geldiklerinde herkes çadırlara dağılmıştı.
Daha sonra hocalar herkesi yanlarına çağırdı ikiserli eşlere ayrılacaklardı.

Hoca Minho'yu, Mina diye biri ile eşleştirmişti. Han'ı ise seo jun ile. Hayatın oyunları işte ne diyebiliriz ki, Hmm yada acımasız oyunları mı desek? can yakan oyunlar.
Hayat bazen sınırlarımızı zorlar öyle değil mi? Yapmamamız gereken şeyleri bize zorla yaptırmaya çalışır. İşte o zaman iş bizde biter. Kendimizi kontrol edebilecek miyiz? Belkide hayat bunu deniyordur bizde kim bilir.

BRUTAL DUTYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin