26

60.1K 1.8K 824
                                    


İyi okumalar💖

📏📏📏

Kimdi o kadın?

Telefonu hiçbir şey demeden kapatmıştım. Elim ayağım birbirine girmiş, ne yapacağımı bilmiyordum.

Anlık gelen fikirle hızlıca kalktım yataktan. Dolabımı açıp bir kazak ve bir pantolon aldım elime rastgele. Hızlıca giyindim.

"Anne, baba çıkmam gerekiyor. Bir saate gelirim." İkiside bana şaşkınlıkla baktığında annem "Nereye? Bu saatte çıkamazsın." Dedi.

"Anne, Murat iyi değilmiş yanına gitmem lazım." Dediğimde bir şey dememişti. Hızlıca ayakkabılarımı giyip çıktım evden.

Evinin adresini bildiğimden yolda koşarak ilerliyordum. 15 dakika sonra apartmanının önüne gelmiştim. Hızlıca aklımda kalan şifreyi girdim. Doğru çıkmıştı. Kapı açıldığında ilerledim ve asansöre bindim. Asansör yukarı çıkarken ben titreyen ellerimi dizginlemeye çalışıyordum.

Asansörden indim ve kapısının önüne geldim. Önce zile basıp ardından elimi yumruk yapıp sertçe kapıya vurdum.

Görelim bakalım meşgul beyefendiyi.

Kapı açıldığında karşımda gördüğüm kişiyle şaşkınca ona baktım. Nasıl düşünememiştim?

Ezgi hoca karşımda bana bakarken o da şaşkındı. Üstünü incelediğimde onun da üstünde bir kazak, altında etek vardı. Çok şükür giyinikti.

Rahat bir nefes verdiğimde duruşumu korudum. "Erdem nerede?"

Ezgi hocanın kaşları çatılmıştı. "Senin burada ne işin var Irmak?" Dediğinde sorumu yineledim. "Erdem nerede Ezgi hocam?"

Ezgi hoca bir şey demezken kapıda Erdem belirdi. Onun da yüzünü şaşkınlık kapladığında boğazına yapışmamak için zor duruyordum.

"Irmak? İçeri gel." Hızlıca beni içeri aldığında kaşlarım çatık, gözlerim ikisi arasında dolaşıyordu.

"Ezgi sen de evine git artık. Saat çok geç oldu." Erdem soğuk sesiyle konuştuğunda Ezgi hocanın yüzü düşmüştü. Hiçbir şey demeden ayakkabılarını giydi ve çıktı. Kapıyı sertçe kapatmıştı.

Ben sinirle Erdem'in yanına gittim. "Bir saat oturup kalkmışsın ya." Dedim. Erdem gayet sakin bir şekilde "Sakin ol, Irmak. Açıklayacağım her şeyi. Önce bir oturalım." Dedi.

Erdem'in bu halleriyle daha da sinirlenmiştim. "Erdem seni öldürürüm!" Dediğimde Erdem hiçbir tepki vermiyordu.

"Önce bir oturalım." Dedi. Başka türlü konuşmayacağını anladığımda koltuklara gittim ve oturdum. O da yanıma oturdu.
Kollarımı birbirine bağlamış konuşmasını bekliyordum.

"Doğum günü kutlamasından kalkacağım sıra Ezgi yanıma geldi. İşte bana kahve borçlusun falan dedi. İlk başta başka bir gün desem de çok ısrar edince kabul ettim. Aynı zamanda eve geldiğimizde ona bir kız arkadaşım olduğunu ve bu kadar samimi olmamızın doğru olmadığını da söyledim."

Olayı anlattığında son cümlesinde bozguna uğramıştım. "Ne?" Sorusunu döküldü birden ağzımdan. Erdem başını salladığında "İsim vermememe rağmen sanırım artık kim olduğunu zaten biliyor." Dedi kinayeli bir şekilde. O da sinirlenmeye başlamıştı.

Suçluluk duygusuyla gözlerimi kapattım birkaç saniyeliğine.
"Belki anlamamıştır?" Dedim bir umut.

"Gecenin bir yarısı kapımı yumruklayarak Ezgi'ye 'Erdem nerede?' diye hesap sordun." Dedi ve sertçe nefes verdi. "Cidden neydi bu saçmalık?"

Matematik Hocam /+18/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin