47| BİR KÖŞE YAZISI "BEKLENEN"

7.2K 700 380
                                    




🌹

Ajda Pekkan-Haykıracak Nefesim Kalmasa Bile
Semiramis Pekkan-Nerdeysen

***

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


***

Ekim ayının ilk cumartesi gününde Ayten saçlarını at kuyruğu olarak toplamış, dalgın dalgın buzdolabındaki ezilip büzülen domateslere bakıyordu. Vakti geçmiş domateslerin rengi kararıp küf rengine dönmüştü ve hoş olmayan kokular saçıyordu. Ayten domatesleri çıkardı masanın üzerine. Kokudan rahatsız olup bahçeye açılan kapıyı açtı. Cino, açılan kapıyı fark edince hemen içeri girmek istedi, Ayten onu azarladı hemen. "Dur, Cino! Patilerini sileyim önce." Kara köpek sanki onu anlamış gibi kapının girişinde durdu. Ayten eline lavabo altında hafifçe ıslattığı bir peçeteyi alıp köpeğin patilerini sildi çabucak.

Ekim ayı yağmurlarla ve serinliklerle gelmişti. Az önce bütün evi süpürmüş, silmişti Ayten. Yorgun hissediyordu bu sebeple. Sırtındaki teri soğumadan dolapta yer açmak için ezilip büzülmüş domatesleri ayıklamalıydı. Akın'ı manav alışverişine yollamıştı çünkü. Mutfak masasında iyi domatesleri bir kenara, çürümeye yüz tutanları bir kenara ayırırken dalgındı. Kaç zamandır Akın'la sevişmelerini düşünüyordu ister istemez. Haziran'dan beri kocasıyla düzenli olan sevişmelerinden bir beklentisi vardı. Bebek...

Belki çok takılıyordu bu konuya. Şunun şurasında bebek isteğiyle seviştikleri ne kadar olmuştu ki? Fakat olmuyordu, neden sorusu kurt gibi kemiriyordu içini. Acaba bebekleri olmayacak mıydı? Bir şeyi mi yanlış yapıyorlardı? Leyla'dan sonra çocuk sahibi olmasında sorun mu vardı? İster istemez karnına bakındı. Dümdüz, oturunca hafif katlanan bir karın...

Çürük domatesleri çöpe attı, diri ve sağlam kalan üç beş domatesi kenara ayırdı. Evdeki Ayşekadın denilen taze fasulyeleri yıkadı, çıt çıt kırarken Cino gelip ayaklarının üzerine yattı. Oh, iyi... Sıcacıktı köpeğin karnı, ayakları ısınmıştı. Hava da soğumuştu biraz ama bahçe kapısını kapatmaya üşendi. Fasulye kırma işi bitince soğan doğradı, soğan doğrarken ağladı. Soğan bahaneydi. İçini yiyip bitiren o sorular yüzündendi ağlayışı. Soğanlar çiçekli emaye tencerede yağda kavrulurken içini çeke çeke ağlıyordu. Parmak uçlarında dikiş iğnesinden kalma batık yaralarına ilişti buğulu gözleri, ona da ağladı. Eften püften şeylere ağlayan biri değildi oysa fakat bir bardak gibi hissediyordu içini kaç gündür ve artık taşmıştı. Dün geceki sevişmelerinden sonra Akın'la yan yana uzanıp sessizce tavanı izlerken, Akın'ın çehresinde o yabancı, o öfkeli yüzü gördüğünden beri taşkınlık sürüyordu.

Burnunu çekti sertçe ve ellerinin tersiyle göz yaşlarını sildi. Doğradığı sağlam domatesleri boca etti tencereye, sonra da fasulyeleri koydu ve tencerenin kapağını kapattı. Pilava girişti. Bu esnada geldi Akın. Koştura koştura açtı kapıyı. Eli kolu doluydu, sol kolundaki kese kağıdını aldı hemen Ayten. Akın içeri geçince kapıyı kapattı. Soğuk muydu kendisine? Kaşları çatık gibi gelmişti ona. Onun ardından mutfağa girdi. Akın aldıklarını mutfak masasına bırakınca döndü.

KIRMIZI GÜLLER ÇABUK SOLARWhere stories live. Discover now