GİZLİ SAKLI

20 4 0
                                    

Saat 4 buçuğa geliyordu ve ben hala gidip gitmeme konusunda kararsızdım. Emre benim zorlamamla şirkete gitmişti, yoksa asla beni rahat bırakmazdı. Sürekli etrafımdaydı ve çok sıkılmıştım. Bunları düşünürken odamın kapısı çaldı,

"Gir" 

Açılan kapıyla hizmetçi Selma hanım girdiğinde ona döndüm,

"Çınar Bey aşağıda Cem diye biri var sizi bekliyor " 

Kafamı sallayıp onunla birlikte aşağı indim ve dış kapıya doğru yöneldim. Kapıda duran uzun boylu, esmer adama baktım. 

"Buyurun Çınar ben" 

"Çınar Bey sizi tanıyorum zaten neden kendinizi tanıtıyorsunuz?" dedi gülerek 

"Bu arada 2 yıldır neredeydiniz ya? Her yerde sizi aradım Patron delirdi resmen yani görmen-" 

"Yeter, sizi tanımıyorum. Kimsiniz?" dedim lafını keserek.

"Nasıl yani? siz gerçekten hatırlamıyor muydunuz? Ben patron bizimle dalga geçiyor diye, neyse ben Cem. Poyraz Beyin sağ koluyum, sizle de eskiden çok yakındık." dedi çok hızlı konuştuğu için zor anlamıştım.

"Anladım, sizi beni almanız için mi gönderdi?" dedim 

"Evet, yine gizli saklı buluşmalar başlamış e bana da sizi patronumun yanına götürmek düşer." dedi gülerek. Çok neşeli birine benziyordu.

"Anladım ama ben gelmeyeceğim yani söyle o patronuna boşuna beklemesin." dedim kapıyı kapatmaya çalıştım ama sadece çalıştım çünkü Cemin ayağı buna izin vermemişti. Kapının arasına koyduğu ayağı bana engel olurken. Yüzüne baktım,

"Ayağını çek" dedim sert bir şekilde

"Ama sizi götürmem gerek yoksa patronum beni öldürür yani izninizle" dedi beni çuval taşır gibi omzuna attı. O kadar hızlı yapmıştı ki anlayamamıştım.

"Cem, indir beni. Saçmalama." diye bağırdım ama nafile beni asla dinlemiyordu.

"Üzgünüm Çınar Bey beni buna siz zorladınız" dedi ve evin önünde duran arabaya doğru yürüdü. Beni arka koltuğa bıraktıktan sonra kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna oturdu. Kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi bu sırada Cemin gülme sesini duydum.

"Hiç boşuna uğraşmayın Çınar Bey açamazsınız, uslu uslu durun " dedi ve yola odaklandı.

Onun dediğini yapıp arkamı yaslandım ve camdan dışarıyı seyrettim. Yaklaşık 1 saat sonra Belgrad'a varmıştık. Cem arabada duracağını söyleyip bana Poyrazın nerede olduğunu anlatmıştı. Oraya doğru yürürken temiz havayı içime çektim, gerçekten doğayı çok seviyordum. Ama evden çıkarken paltomu almadığım için ince kazağım kollarımı üşütüyordu. Etrafıma bakıp Poyrazı görmeye çalıştım ama görememiştim, tam o sırada etrafıma sarılan kollarla irkildim.

Sırtım sıcak göğse çarptığında kalp atışlarım hızlandı.

"Sakin ol, benim" 

Arkamdan gelen tanıdık sesle gerilen vücudum rahatlarken kendimi geri çekmeye çalıştım ama izin vermemişti.

"Uzaklaşma, kokunu özledim biraz böyle kalalım sonra söz uzak duracağım" dedi ve kısa süre sonra kafasını saçlarıma gömdüğünü hissettim. Saçımı bir eliyle okşayıp kokluyordu. Bir süre böyle kaldıktan sonra elleri bedenimin etrafından çekildi ve benden uzaklaştı. Ona döndüm ve kızgınlıkla yüzüne bakmaya başladım.

"Yardımcın beni buraya zorla getirdi. Ya resmen çuval gibi taşıdı attı arabaya" dedim sinirli bir şekilde

"İyi yapmış" dedi gülerek. İnanamayarak ona bakarken bana hala sırıtıyordu,

MektupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin