🌹💮20💮🥀

4.3K 368 105
                                    

Beğenmeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.

İki gündür kahvede kaldığım için utançtan sabahları Ömer yerine ben bakıyordum. Hatta kahvenin masa örtülerini bile yıkadım bir ara. Açıkçası bu mahalleye geleli aylar oldu ve ilk defa kahveyi bu kadar temiz görüyorum. Kadın eli değmiş gibi. Şimdiyse camlarını siliyordum. Bunu yapmak için milletin akşam eve gitmesini bekledim.

Soğuk havadan dolayı parmaklarım dökülse de eminim yarın sabah mis gibi olacak.

Gözlerim Salim'e kaydı. Şaşkın çocuk ben yatana kadar başımdan ayrılmıyordu. Kız olduğumu bildiğinden başıma bir şey gelecek diye endişeleniyordu. İtiraf etmek gerekirse ona fazlasıyla alıştım. Olmayan erkek kardeşim gibi hissettiriyor bana.

"Yetmez mi? Donacaksın. " omuz silktim. Salim dumanı tüten bardakla bana doğru geldi. "İçeriyi de soğuttun. " aksi sesiyle eş zamanlı olarak bardağı uzattı. Gazete ile son kez camı silip bardağı aldım. Salim titreyerek kahvenin kapısını kapatırken ben de buz tutmuş parmaklarım ile çay bardağını sarıyordum.

Üşüdüğümü sıcak yere geçince fark ettim. Kendimi yanan sobanın yanına atıp sıcak çaydan ufak bir yudum aldım. Salim sandalye uzatsa da alıp oturmadım. Sobanın yanına çömelmiştim resmen.

"Abla böyle zor olmuyor mu? Evin orada ama sen burada kalıyorsun. " Salim'e evi terk etme olayımı anlattığım için rahatça konuşuyordu.

"Zor oli tabi. Sıcah yatağım varken şimdi burada sığıntı gibi galim. "İstemsiz iç çektim. Annemin yüreği dayanmaz gelir beni eve götürür sandım ancak sadece Mine bir kere geçerken baktı. Erkekler olduğu için içeri gelememişti. Açıkçası ilk gün olduğu için sinirli olduğumdan ben de dışarı çıkmadım.


"Sizinkiler de nankör be abla. Sen onlar için bu haldesin ancak onların yaptığına bak. Ben olsam sana ne iyilik yapayım bilemem. " elindeki yarım limonu çayına sıktı. İstemsiz tatlı çocuğa gülümsedim. Sırf onun adını temize çıkardım diye peşimden ayrılmayıp bana yardımcı oluyordu. O yüzden Salim'in samimiyetine inanıyorum.

"Sen de olmasan halim haraptır. " dalga geçtiğimi anlayıp kafasini arkaya attı ve güldü. Dayamayıp ben de kıkırdamaya başladım. Bu arada kahvenin kapısı açılınca korkuyla gözlerim kapıya kaydı. Akşam on bir de kim geldi korkusu yaşamıştım.


Ömer, Kel Mert ve Coşkun içeri girdi. Hemen arkalarında ise omuzları düşük şekilde Samet girdi. İki gündür sırf ben rahat yatayım diye erkenden evlere dağılan tayfa bugün kahveye gelmişti.


Ömer'in bakışlarını görünce çömeldiğim yerden kalktım ve elimdeki bardağı masanın üstüne bıraktım.


"Hoşgelmişsiz. Çay verem. " telaşla konuştum. Salim de hala burada olduğu için gergince bana bakıyordu. İkimizde de aynı telaş olduğu için onu yadırgamıyordum.


"Hoşbulduk. Tazeyse alırız. " Ömer bana cevap bile vermedi. Bana tek cevap veren Mert'e gülümseyip onlara çay doldurdum. Gözlerim istemsiz Ömer'in olduğu yere kayıp duruyordu. İlk defa sigara içeceği dal dufaklarının arasında değilde parmaklarının arasındaydı. Dalgın gözleriyle yanmayan sigarayla oynarken bakışlarımı hissetmiş gibi kafasini kaldırdı. Bal rengi gözleri yüzünden heyecan yapınca istemsiz kıpırdandım ve elimde yanma hissettim.



Acı içinde inlemeye fırsatım olmadan Ömer elimdeki büyük demlik altını aldı ve ocağa indirdi. Acıdan yaşaran gözlerimle ona bakınca nefesini seslice salıp bileğimden tutup çekiştirdi. Arka odaya girdiğimiz gibi musluğu açıp soğuk suyun altına tutunca irkildim. Yine de bileğimi salmamıştı.



Kırmızı GülWhere stories live. Discover now