-GELECEK BÖLÜMLERDEN KESİT-

92 0 0
                                    

...

Gözlerimi Serdar'ın kucağında,başım fena halde dönüyorken,araladım. Yine her zamanki gibi alkolü fazla kaçırmıştım. Sanırım yine sarhoştum. "Neden kader bir insanın yüzüne gülmez?" dedim gözüm yarı açık yarı kapalı şekilde. "Bazen öyle olması gerekir." Dedi. Sorduğum soru karşısında gerilmişti. Kasılan göğüs ve karın kaslarını vücudumda hissettim. "Tolga'nın şehit olması ve bunun benim yüzümden olması da mı?" Beni tutan kolları kasıldı. Soruma cevap vermedi. Sertçe yutkundu. "Bu gece çok içtin. Yatıp dinlenmelisin." Dedi konuyu değiştirmek adına.

Aslında içki açık olan yarayı kapatmıyordu,sadece on iki bilemedin bir gün boyunca o yarayı unutturuyordu. Ne kadar içersen iç istersen zil zurna sarhoş olsan da o yara bir yerlerde hep oluyordu. Olacaktı da. Tamamen unutmanın bir yolu yoktu.

Serdar beni kucağından indirmeden yeni aldığı Mercedes araca bindirdi,zorlanmadan. Aracın konforlu koltuğuna oturduğum gibi yine uyuyakaldım.

Eve geldiğimizi aracın el freninin sesinden anladım. Ama gözlerimi aralayamadım. Serdar beni yine kucağına alıp evin içine kadar soktu. Ve koltuğa oturttu. Önümde eğildiğinde topuklu botlarımı çıkarıp bir kenara koydu. Elbiseme yelteniyordu ki yüzümü ekşiterek buna izin vermedim. Ben yine aynı böyle alkolü fazla kaçırdığımda üstümü sadece Tolga'nın değiştirmesine izin verirdim. Zihnime anılar düşünce gözlerimi sıkıca yumup kollarımı Serdar'a doladım sıkıca. Serdar bunu kafamın güzel olduğuna bağlı olduğunu biliyordu. Sarılışıma karşılık verdi.

Ona sarılırken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. İlk önce babamı sonra annemi ,yakın silah arkadaşlarımı,sevdiğim adamı ve son olarak bebeğimi kaybetmiştim. Sevdiğim adamdan olan bir parçamı,son dayanağımı kaybetmiştim. Ben kaybedeceğim herkesi kaybetmiştim. Her şeyini kaybeden bir kadın daha neyi kaybedebilirdi ki? Ben etrafımda ki herkesin ölümüne neden olmuştum daha ne kaybedebilirdim ki? Kaybedecek bir şeyim yoktu. Şuanda da sevdiğim adamın ve bebeğimin intikamı peşindeydim. Eğer intikamımı alırsam kendimi öldürecektim ve böylece sevdiklerime ulaşacaktım. İşte ben babamın cenazesinde bile ağlayamayan Melis,sevdiği adam şehit olduğunda ağlamıştı. İlk kez.

Serdar'dan ayrıldığımda mutfakta ki içki dolabına yöneldim. Dolaptan bir yüzlük votka çıkardım. Kapağını açtığım gibi kafama diktim,şişenin yarısına geldiğimde yere doğru yavaşça çöktüm. "kendini böyle daha çok yıpratıyorsun. Elinden ne sigara ne alkol düşüyor! Kendine bu mu layık görüyorsun?" dedi karşıma çökerken. "Ne bekliyorsun benden Serdar?" Votkadan büyük bir iki yudum aldım. Başını iki yana sallayarak elimde ki bitmek üzere olan votkayı alıp o da benim gibi kafasına dikti. Daha sonra ben onun elinden alıp içmeye devam ettim. "Ben artık herkesimi kaybettim. Ailemi,arkadaşlarımı..." ve devam ettim. "Ne bekliyorsunuz benden? Yakında mesleğimi kaybetmekten korkuyorum." Dedim ayağa kalkıp. Başım daha fazla dönerken önümde ki sehpahaya ayağım takıldı dengemi kaybedip düşecekken Serdar bir hareketle beni belimden tutup kendine doğru çekti. İkimizde sertçe yutkunduk. "Hani nerede senin eski sert,korumacı ve otoriter yanın? Seni böyle güçsüz gibi görmeye alışık değilim." Dediğinde beni bıraktı ve kapalı pencereye doğru yürüdüm. Ve ona cevap vermedim. Ne diyebilirdim ki?

Karanlık Şırnak gecesini izlerken aklımdan bin bir türlü şey geçiyordu. Her iki elimde yumruk oldu. Tırnaklarım derimin altına işledi,damlayan kanlar yere doğru düştü. "benim yüzümden. Hepsi benim yüzümden!" sert yumruğumu cama indirdim sonra diğerini tekrar tekrar... Yaralanan parmak boğumlarımda ki acıyı hissetmiyordum bile. Ama en sonunda yumruklarım cama değil yumuşak bir yere değdi. İki üç yumruk daha attım. Bu yumuşak bir yer Serdar'ın avcuydu.

"Eğer güçlü kalamazsan Mel,düşmanlar seni zayıf noktandan vurur. Bu yüzden güçlü kal. Biliyorum bu oldukça zor ama yapmalısın kendin için,ailen için başta kaybettiğin bebeğin için dayanmalısın." Dediğinde kafamı göğsüne yasladım. Yine hiçbir şey demedim. Ona hak veriyordum. Kalan son silah arkadaşımın göğsünde ağlamaya devam ettim. Evet, timimde ki herkes Asya hariç,herkes şehit olmuştu.

Artık o tanıdıkları eski Melis yoktu. İstihbahrat uzmanı Yüzbaşı Melis Ateş vardı. Ve her şey artık eskisi gibi olmayacaktı. Ben Melis Ateş'isem intikamımı alırdım. Teröristlerin Deli komutan olarak andığı Melis vardı. Gerçek Melis. Ve eninde sonunda herkes bu Melis'e tanık olacaktı. Ben yanan bir ateştim ve o ateşi her geçen gün biraz daha harlıyorlardı. Ama bir gün intikamımı alıp şehit olduğumda o ateş her şeyi yakıp yıkıp geçecekti. Ve işte o zaman gerçek Melis komutanı görmüş ve tanımış olacaklardı. Artık merhamet yoktu. Hırs,cesaret,kin,nefret ve güç vardı. Ben Yüzbaşı Melis Ateş'tim. Erdem yarbayımın ve Türk Cumhuriyetinin en güçlü ajanı ve bordo bereli askeriydim. Sevdiğim adamın Kalbiydim.

...





















Merhabalar, biliyorum uzun zamandır bölüm atamıyorum okulumdan dolayı. O yüzden size kısa bir gelecekten kesit getirdim spoiler da olsa kdğdödğdödğdöd .
Neyse 22. Bölüm Namlunun Ucunda'yı en kısa zamanda bitirip yayınlayacağım. Sonra ki bölümde görüşmek üzeree.

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Nov 28, 2023 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

İNTİKAL (+18)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora