Chapter 6: Hayal Kırıklığı

7.7K 659 754
                                    

🎶

The Walls - Chase Atlantic

Gitme - Dolu Kadehi Ters Tut

🎶

Gelip gelmemenin bizim elimizde olmadığı; nerede, nasıl bir ailede büyümek istediğimizin bize asla sorulmadığı bir dünyada yaşıyorsak eğer oyunu kurallarına göre oynamamız gerekiyordu. Yani elimizdeki imkanları en iyi şekilde değerlendirmeli, çevremizde olan kişileri en düzgün şekilde seçmeliydik.

Bazı belli başlı şeyler bizim tercihimizde olmasa bile sahip olduğumuz hayatı daha iyi bir konuma getirmek bizim elimizdeydi, tüm çabamız ise bunun üzerine olmalıydı.

Şu üç günlük dünyada bizi yıpratan her türlü şeyden kaçınmalı, bizi mutlu eden her türlü şeye sıkı sıkı sarılmalıydık.

Ben de tam bu yüzden kendime beni mutlu eden şeylerle ilgili bir hayali liste oluşturmuştum; en başa ailemi, ortaya Güneş'i, en sona ise çocukları yazmıştım, Berkin ve Meriç'i. Ha, bir de onu.

Onun adını karalamıştım, kağıdın en altına. Aren Atlas'ın.

Çünkü bana iyi geliyordu, beni mutlu ediyordu, dünyanın en güzel kızıymışım gibi hissettirip bana yaşam enerjisi aşılıyordu.

Biri tarafından sevilmek, gerçekten de insanın içini kıpır kıpır eden ve özgüvenini yükselten bir eylemdi. Aren tarafından sevilmek ise tek kelimeyle tarifsizdi. Ciddi anlamda bu olayın tanımını yapabilmek için eve geldiğimden beri kafa yoruyordum ama bir sonuca varamamıştım. Fakat yoktu biliyordum; ne bir ölçütü ne bir mantığı ne de bir karşılığı...

Dün bana inanılmaz bir gün daha yaşatmıştı ve ben onunla geçirdiğim unutulmaz bir günün daha tarihini ajandama atarak ölümsüzleştirmiştim. Bundan 15-20 yıl sonra açıp baktığımda Aren hala yanımdaysa içten bir gülümsemeyle sadece bu günlere duyulan özlemle, eğer yanımda değilse buruk bir tebessümle hem bu günlere hem de Aren'e duyulan bir özlemle inceleyeceğim bir hatıra bırakıyordum kendime.

Yanımda olmama ihtimalini düşünmek bile canımı acıtmış boğazımın kurumasına yol açmıştı. Masanın üzerindeki kahve bardağıma uzanıp bir yudum alarak boğazımdaki kuruluk hissini gidermeye çalıştım. Bu esnada da kafamı balkon camına çevirerek bir süre dışarıyı izledim, hava bugün tam da meteorolojinin çarşamba günü olmasını beklediği gibiydi, yani hafif yağmurlu ve kapalıydı.

Bugünkü derslerim öğleden sonra olduğu için hala evdeydim, Güneş ise sabah erkenden Berkin'le beraber okula gitmişti. Kahvaltı yapmayı elimden geldiğince ertelesem de midemden gelen gurultu seslerine bir son vermem gerektiğine kanaat getirip mutfağa doğru adımladım.

Havanın kapalı oluşundan mıdır bilinmez bugün kendimi fazlasıyla durgun ve huzursuz hissediyordum. Aslında böyle havaları seviyordum ama bugün içimde öyle bir sıkıntı vardı ki, ruhumu daraltıyor ve canımı sıkıyordu. Ne olacağını bilmiyordum, neden böyle hissettiğimi bilmiyordum. Sadece kötü olayların döndüğünü ve bunun olmaması gerektiğini biliyordum.

Mutfağa vardığımda kendime hızlıca bir sandviç hazırlayıp yanına da buzdolabından taze sıkılmış portakal suyu çıkardım. Akşam bu portakal suyunun burada olmadığını düşünürsek Güneş evden çıkmadan önce kendine hazırlarken bana da bir bardak yapıp buzdolabına koymuş demekti.

ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin