Chapter 12: Muhteşem İkili

7.5K 580 904
                                    

Selamlar hoş geldiniiiz, bu bölümdeki yarışma tamamen hayal ürünüdür ve gerçeği yansıtmamaktadır. Zaten bahsi
geçen üniversitelerde Astronomi ve
Uzay Bilimleri bölümü bile yok.
Keyifli okumalar!

🎶

Meddle About - Chase Atlantic

Madem - Dolu Kadehi Ters Tut

🎶

Pazar günü.

Başka bir deyişle haftanın en tahammül edemediğim günü.

Yarının pazartesi olmasından mı kaynaklıydı bilmiyordum ama oldum olası pazar günlerini sevmiyordum. Genellikle içimi bir sıkıntı kaplıyor ve bu sıkıntının sebebini ise asla çözemiyordum. Ruh halim genelde o günkü havaya göre şekillenirdi ama bu günlerde hava güneşli bile olsa içimdeki o kasvetli havayı dağıtamıyordum, bu yüzden de yıldızımız bir türlü barışmıyordu kendisiyle işte.

Bugün de öyleydim. Yine sıkıcı bir pazar gününün içinde bulunmaktaydık ve ben tam şu an içimi kaplayan huzursuzluk ile başımı ele geçiren şiddetli ağrı yüzünden zırıl zırıl ağlamayı planlıyordum. Her zamanki gibi yine çok erken bir saatte uyanmıştım ve bu sefer Güneş'i uyandırma girişimlerinde bulunmadan tek başıma kahvaltımı yapmıştım. Bununla ilgili bir problemim yoktu, arada tek başıma kahvaltı yapmak zorunda kalıyordum zaten. Fakat elimden geldiğince bu durumdan kaçınmaya çalışıyordum. Kahvaltı günün en sevdiğim öğünüydü ve kahvaltım güzel geçerse günümün de güzel geçeceğine inanıyordum.

Saçma bir inançtan fazlası değildi biliyordum ama yine de bu düşünce yapısına engel olamıyordum. Kendi başıma kahvaltı yapmamın hoşuma gitmemesinin nedeni buydu, hem tek başıma yerken iştahım da kaçıyordu. Fakat nereye kadar böyle sürebilirdi ki? Elbette bir gün Güneş'le olan ev arkadaşlığımızın sonuna geleceğimizin bilincindeydim, pek tabii onun da farkında olduğunu düşünüyordum. Sonuçta üniversiteden mezun olduğumuzda hayatın bizi nereye sürükleyeceğini bilemezdik. Belki ilerde gerçekten de Berkin ile evlenirlerdi, dolayısıyla da aynı evde yaşamaya başlarlardı. Olamaz mıydı? Olabilirdi, hatta yaşanması en muhtemel ihtimallerden biriydi.

Peki ben ne olacaktım? Tabii ki onlar nikah masasına oturup, imzaları atıncaya kadar onları ayırmaya çalışma politikama devam edecektim. Onların beraber olmalarına en çok sevinen kişi tartışmasız bendim, onların birbirlerine ne kadar iyi geldiklerine bizzat şahitlik eden kişi bendim, onların ayrı ayrı bir geleceklerinin olmadığını ve birbirleri olmadan yapamayacaklarını düşünen kişi de bendim. Benim gözümde dünyanın en tatlı çifti bile olabilirlerdi, lakin bu onlara pislik yapmayacağım anlamına gelmiyordu.

Benim sevgilim yoksa onların da karşımda mıç mıç takılmaya hakları yoktu, benim aşk yönünden yüzüm gülmüyorsa onların da gülmesindi. Ben bu dünyaya herkesin ilişkilerine imrendiği ve mide bulandıracak derecede tatlı olan çiftleri izlemeye gelmemiştim sonuçta.

Canım benim ya, bir tamam desen sen de herkesin imrendiği bir ilişkiye başlayacaksın ama naz yapıyorsun işte.

Ben de ne zaman konuşmaya başlayıp bana Aren'i hatırlatacaksın diye merak ediyordum.

Hatırlatmak mı? Aklından çıktığı mı var ki? Hem Aren'le ilgili bir şey söylediğimi hatırlamıyorum, cümlede adı bile geçmiyor ama senin ilişki deyince aklına o geliyorsa... Bilemeyeceğim tabii orasını.

Dönüp dolaşıp konu her seferinde bir şekilde ona geliyordu, bunun nasıl olduğunu ben de anlayamıyordum. Kafenin tuvaletindeki öpüşmemizin ardından kendimize çekidüzen vererek masaya geri dönmüştük. Yerlerimize yerleşirken diğerleri pürdikkat bizi izlemişti, ilk başta bağıra çağıra kavga ettiğimizi düşünseler de daha sonra Güneş ve Berkin'in birbirlerine bakarak gülmeye başlamalarından durumu anladıklarını fark etmiştim. Meriç ise kafeden kalkana kadar dikkatle ikimizin davranışlarını incelemeye devam etmişti. Dik dik bize baktığı sırada sorduğu, "Bana bakın lan, siz manita mısınız yoksa amına koyayım?" sorusu hepimiz için beklenmedik olmuştu.

ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin