21. Bölüm

34 8 0
                                    

Her yerde çekim için kameralar vardı. Alışık olmadığımız bu şeylerin bizi her dakika izlemesi çok rahatsız ediciydi.

Biri yanımıza gelip eskiden nasıl davranıyorsak şimdide o şekilde davranmamız gerektiği hakkında bilgi verdi.

Çekimler kendi çalışma alanımızda sürerken bir çalışan yanımıza gelip az sonra yapacakları programı açıkladı. Hepimiz bir odaya toplayacaklar ve CEO bize diğer günlerde yarışmanın nasıl ilerleyeceğini anlacaktı.

İçlerinde Junkyu'nun da olduğu ilk grup içeri girerek yerlerine oturdular. CEO içeride sessiz bir şekilde notlarını okuyor ve diğerlerini bekliyordu.

İkinci grup selam vererek yavaş yavaş içeri girmeye başladı. Junkyu arkadaşlarına dönük olan bakışlarını içeri giren insanlara çevirdi.

Gözüne tanıdık bir yüz çarptı, uzun zamandır görmediği bir yüz. Bedenine bir anda pompolanmaya başlayan hormonlar kalbini de hızlandırmıştı.

Dikkatlice baktığı yüz sonunda onu da görmüştü. Göz kamaştıracak bir şekilde parlayan bir gülümsemeyle baktı ona Jihoon.

Junkyu, Jihoon yerine oturana kadar bakışlarıyla onu takip etti. Onu iki yıla yakın bir süredir görememesi de heyecanını körüklemişti.

Gözlerini ondan çekti ve diğer gelenlere bakmaya başladı. Bu gelen ikinci grup kısa stajyerlik yapmış ya da şirkette yeni katılmış kişileri içeriyordu.

Hepsine tek tek baktı. Yeni yüzler uzun zamandır alışık olmadığı bir şeydi sonuçta. Yeniden bakışları bir yüzde durdu.

Gözlerini, kafasını, bedenini her şeyini kaçırdı bu kişiden. Kalbi duracaktı sanki, içinde yaşadığı gerginlik kusma isteğini tetikliyordu.

Junkyu'nun yanında oturan Hyunsuk, onun bir anda değişen değişen duygu ve tavırlarını fark etmişti.

"Junkyu iyi misin?"

Konuşmak istemediği için başıyla onayladı.

"Ama iyi görünmüyorsun."

Junkyu'nun ısrarla bakmaktan kaçındığı yere baktı Hyunsuk. Jihoon'u fark etti, endişeli bir yüzle bu tarafa bakıyordu. Onu yeniden görmek Hyunsuk'u mutlu etmişti.

'Sebep o olabilir miydi? Ama yeniden konuşmaya başlamışlardı.' yeni gelenlerde gezdirdi gözlerini. Kafası karşıya doğru bakan, yüzündeki mimiklerden ciddiyet akan kişide durdu. 'Geri gelmiş.'

Kafasını Junkya çevirdi ve kolunu onun omzuna attı. Endişesini dindirmek istiyordu.

Tam bu sırada üçüncü grupta içeri girdi. Onlarda yaşça küçük bir gruptu. Birinci grubun önüne yerleştiler ve CEO sonunda konuşmaya başladı.

Konuşması sırasında Japon stajyerlerde de bahsetti. Yeni birer rakipleri olacaktı Kore grubunun. CEO dışarıdaki kişilerin içeri girmesini istedi.

Herkesin dikkati kapıdaydı. Junkyu bile gözlerini oraya dikmişti. Hepsi birbirinden yakışıklı bir sürü kişi içeriye selam vererek girdi.

~•••~

Çekime bir süre ara verilmiş ve birbirleriyle kaynaşmaları için stajyerleri yalnız bırakmışlardı.

Junkyu yoğun kalabalığın arasında kalbini hızlandıran kişiyi arıyordu. Aslında ikiside birbirini arıyordu.

Sonunda bakışları çarpıştı ve kalabalığı da yararak iyice yakınlaştılar.

Jihoon kollarını sarılmak için kaldırdı ama devamını getirmemişti. Junkyu'dan bir adım bekliyordu.

O özlediği kolların arasına girdi Junkyu. Uzun zamandır bu anı bekliyordu.

"Bana geleceğini söylemedin."

Kollarını iyice sıktı Jihoon.

"Sana sürpriz yapmak istedim."

Kapalı gözlerini hafifçe araladı Junkyu. Tam karşında başkalarıyla konuşan o kişiyi gördü. Gerginlik yine bedenini sarmaştı.

Bu rahatsız edici durum sebebiyle Jihoon'nun gelişen bile sevinmiyordu. Yavaşça onun kollarından ayrıldı.

Ayıp olmasın diye sunduğu yalancı gülümseme Jihoon'nun dikkatini çekmişti. Her şeyin bir anda değişmesinin sebebi neydi?

"Junkyu beni özlemedin mi?"

Junkyu'nun bakışları yeniden onun gözlerine gitti.

"Tabiki de özledim. Geri gelip yeniden denemen çok güzel."

"Sana önceden verdiğim sözü tutmak istiyorum."

Junkyu'nun dikkati Jihoon'nun konuşmaları sayesinde dağılmış ve eski moduna geri dönmesini sağlamıştı.

"Ne sözü?"

"Seni her gün izleyeceğime dair olan."

Yüzünü kızartmıştı bu cümleler.

"Ben onu şakasına söylemiştim."

Jihoon'nun gülümsemesi büyümüştü ama kısa bir süre sonra aklına bir şey gelmiş gibi yüzü ciddiyete büründü.

"Ben onu ciddiye almıştım ama. Sadece şakaysa gidiyorum o zaman."

Junkyu, gitmek için bir adım atmış Jihoon'u durdurdu.

"Şakaydı şaka. Şaka yaptım."

Karşındaki şirin yüze dayanamayan Jihoon, Junkyu'ya yeniden sarıldı ve başını okşamaya başladı. Onun bu ani tavrı sebebiyle ondan kurtulmaya çalışan bir Junkyu çıkmıştı ortaya.

"İyi anlaşıyormuş gibi görünüyorsunuz."

~•••~

ZAMAN || Jihoon ve JunkyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin