Gökhan Türkmen - Sen İstanbul'sun
Yüksel: günaydınn
Yüksel: dersten sonra işin var mı balım
Kutay: günaydın
Kutay: var
Yüksel: ya ne işin var :(
Kutay: seni datee çıkarıyorum
Yüksel: ne
Kutay: okudun işte
Kutay: bu sefer ben ayarlayayım dedim
Kutay: iyi demiş miyim hayatım
Yüksel: çok iyi demişsin balım
Kutay: o zaman dersten sonra benimlesin
Yüksel: sen iste yeter
Yüksek: ben hep seninleyim
Kutay: yiaa
Kutay: bu arada ne zaman çıkacaksın evden
Yüksel: çıkarım beş dakikaya
Yüksel: hazır mısın çıkacağım ona göre
Kutay: hazırım hazırım
Yüksel: tamam çıkıyorum o zaman
Kutay: dikkat ett
Kutay: öptüm
Yüksel: geleyim bakayım nasıl öpüyorsun
Kutay: lafın gelişi öyle dedim bilmiyorsun sanki
Yüksel: biliyorum da işime gelmiyor
Yüksel: o yüzden gelince öpersin artık
Kutay: bakarız
Yüksel: öpersin öpersin
Kutay: daha fazla oyalanıp yola çıkmazsan ne öpücük alabileceksin ne de derse yetişebileceğiz
Yüksel: çıktım bile yola
Yüksel: in hadi
Kutay: iniyorum hemen
Kutay çevrimdışı
Yüksel çevrimdışı.
.
.
Yüksel elindeki kalemi çevirirken bir yandan alayla gülümsüyordu. Masada tam karşıma oturmak yerine dibime oturduğu için kendimi derse vermek zor oluyordu bu yüzden derin bir nefes aldım ama yanlış bir karardı çünkü ciğerlerime dolan tüm oksijen onun kokusu olmuştu.
"Yani ne yalan söyleyeyim beni bir yere götüreceğini söylediğinde hiç böyle hayal etmemiştim." Sessizce kulağıma doğru fısıldadığı cümle ile tüm hücrelerime kadar uyarılsam bile çaktırmamaya çalışarak yerimde doğruldum. Yüzümü ona doğru çevirirsem dip dibe kalacağımızın bilincinde olduğum için titrek bir nefes aldım.
"Finaller yaklaşıyor ne yapabilirim?" Ona dönmeden mırıldandığım cümleyle gülümsedi. Aslında finallere daha çok vardı ve kütüphane de bundan dolayı üç beş kişi dışında bomboştu, en köşeye kimsenin olmadığı yere geçmiştik. Sıcak nefesi boynuma çarparınca huylanıp geri çekildim. Fark etmiş olacak ki açtığım arayı hızla kapatıp kulağımın arkasına küçük bir öpücük kondurmayı da ihmal etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzmeyi Gözlerinde Öğrendim
General Fiction"Gözlerin o kadar mavi ki ve bazen bana öyle derin bakıyorsun ki, yüzmeyi gözlerinde öğreniyorum..."