5

47 7 0
                                    




Bilinmeyen ;

Ortalığı karıştırdığımı bilerek sınıftan çıkıp merdivenlere yöneldim.

Bahçedeki manzarayı az çok tahmin edebiliyordum ve bu beni daha çok heyecanlandırıyordu.

Aşağıdaki olayı kaçırmak istemediğim için biraz daha hızlandım.

Elimdeki çayım sıcaklığından dolayı elimi yakmaya başlamıştı ama umursamadım.

Kaos daha önemliydi.

Bahçeye çıktığım gibi üç ayrı kişilik ve karşısında ise üç ayrı kişiliksiz gördüm.

Daha yakından izleyelim o zaman. O kadar uğraştık.

Çayımı ağzıma götürüp bir yudum alırken ilk kurbanım Gizem'in yanına yaklaştım. Karşısındaki abisine kendini inandırmaya çalışıyordu.

Ah yazık!

"Abi yemin ederim böyle bir şey yok."

"Yemin etme lan bana! Bu dedikodular asılsız mı yani? Söyle lan susma?!"

Ov baya sert. Sırıtarak ikinci kurbanım Selin'in yanına yaklaşmaya başladım.

O da garibim Ali'ye laf anlatmaya çalışıyordu.

"Ya sevgilim yemin ederim seni aldatmadım."

"Kes sesini Selin! Artık senin sesini bile duymak istemiyorum. Bitti."

Sahalarda görmek istediğimiz hareketler bunlar işte.

Gülerek üçüncü ve en saf kurbanımın yanına yaklaştım. Bu kız orjinal maldı.

"Duru yemin ederim böyle bir şey yok. Ben seni seviyorum."

"Artık sana inanmıyorum Önder. Bitti."

Ve top kalede!

Onların da yanından uzaklaşırken çayımın son yudumunu fondipleyip çöp kutusuna fırlattım.

Ellerimi göğsüme bağlayıp sınıfa doğru yürürken aklımdaki tek düşünce yeni kurbanımdı.

gıybetDonde viven las historias. Descúbrelo ahora