57

25 4 0
                                    

Bilinmeyen ;

Bahçede oturup etrafa bakınırken bir yandan diğer çifti düşünüyordum. İki çifti de halletmiştim. Sona tek çift kalmıştı ve Allah affetsin onların olmasını hiç istemiyordum.

Kendime verdiğim sözü hatırlayınca yüzümü lolipop yemiş gibi ekşittim. Yemeyi bırak görmek bile midemi bulandırıyordu.

Şimdi düşününce Mevsim ve Alaz bunu nasıl yiyor? Gerçi ne bokluk varsa bunlardan çıkıyor ya.

Elimdeki gazozu fondipleyip sertçe önümdeki masaya bıraktım.

Valla bunları düşünmekten yaşlandım! Şu çiftide birleştireyim de sonra biraz kendime bakayım.

Ama gerçekten hiç birleştirmek istemiyorum!

Pusat'ı seviyorum ama Gizem'i sevmiyorum. Hemde hiç sevmiyorum. Allah'ın gücüne gitmesin ama onun hakkında yalan haberler çıkartıp yine ve yine rezil etmek istiyorum. İnsan içine çıkamasın, konuşacak, yüzüne bakacak arkadaşları ve ailesi kalmasın istiyorum.

Geberip gitse de kurtulsak!

Çünkü onun Melek gibi bir geçmişi yok. Çünkü o birilerinin gözüne girmek için bunu yapmıyor. Çünkü o kötü. İnsanları gerçekten ağlatmak, onlarla dalga geçmek onu mutlu ediyor. Başkalarının mutsuzluğu onu mutlu ediyor.

O kötü... Benden bile kötü...

Umarım Pusat onu sevmez. Çünkü evet o kaşar Pusat'ı seviyor.

Maalesef bu işe kalkışırken önce herkese yaptıkları için iyi bir ders verip yalan haberler çıkarmış, daha sonra ise onların mutluluğu için uğraşmıştım.

Tabii ki de Gizem'in mutluluğundan banane. Ama o mutsuz oldukça etrafındakileri yakıp yıkıyor, herkesi üzüyor. Birinin bunun önüne geçmesi gerekiyor.

Derin bir nefes aldım ve telefonumu çıkarıp Pusat'a atacağım mesajı düşünmeye başladım.

Sanırım herkesin mutluluğunu sağlamaya çalışırken şu an Pusat'ın aleyhine bir şey yapmak üzereydim. Ama Gizem'i mutlu edip bu karakterini değiştirebilecek tek kişi Pusat'tı.

Pusat'ın, Gizem'i eninde sonunda kabul edeceğine emindim. Malum şu sıralar biraz kız kıtlığı yaşıyordu.

Yanıma oturan kişiyle sıkıntıyla telefonu masaya koydum ve ona döndüm.

''Pusat'ı düşünüyorsun değil mi?'' diye sordu. Eminim ki o da bunu düşünüyordu. Kafamla onayladım.

''Diğerleri tamam da bunu yapmasak mı? Gizem denen kız kalpsizin teki. Pusat'ı da tanıyorsun. Umursamıyormuş gibi davransa da içlerindeki en hassas olan o. Gizem'in düşünmeden ettiği tek bir laf bile çok ağırına gider.'' dedi.

''Nilüfer, Gizem, Selin ve Melek'in mahvettiği kızların hepsiyle sadece biz konuştuk. Hatırlıyorsun o günü değil mi?'' diye sordum.

Karşıya bakarak derin bir nefes aldı.

''Peki sen bu oyuna neden başladığımızı biliyorsun değil mi? Hepsini seviyorum ve mutluluklarını istiyorum. Alaz, Pusat, Duru, Umut ve Mevsim. Hepsi benim kardeşim. Pusat'ın hayatını kendini bilmez bir kızın mahvetmesini istemiyorum. Sanırım burada şu an bu oyundan vazgeçiyorum.'' dedi ve ayağa kalktı.

Bende onunla birlikte ayaklanıp kolunu tuttum.

''Sude, Gizem'in kalbinin ne kadar kirli olduğunu biliyorsun. O kız sevgi görmediği için bu hâlde. Onu annesi, abisi ve babası bile sevmiyor. Sevgi onu iyileşirecek hissediyorum. Pusat ona iyi gelecek.'' dediğimde yüzünü sıvazladı.

''Şu an burada Pusat yerine, Umut olsaydı yemin ederim gözüm kapalı devam ederdim. Ama Pusat... Of bilemiyorum.''

Ona katılıyordum. Umut hayvandı. Alınmaz, gücenmez, umursamazdı. Ama Pusat çok hassastı. Fazlasıyla hemde.

''Tamam. Gizem'i sevmiyorum ama o gün ağlayarak bize Gizem'in mağdur ettiği kızın hatrına, kimsenin artık canının acımaması için tamam. Ama her dakika Pusat'ın yanında olacağım. Aynı şekilde sende. Anlaştık mı?'' diye sorduğunda bozulmuş gibi yaptım.

''Aşk olsun gerizekalı burda Bilinmeyen benim. Ben olmadan olur mu hiç?''

Sırıtarak bana sarıldığında bende ona karşılık verdim.

Sude benim canımdı, kan kardeşim, olmayan kız kardeşimdi. Onunla tanıştığım için çok şanslıydım. Benim aksime o iyilik perisiydi. Herkesin yardımına çaktırmadan koşardı. Yaptığı iyilikleri ortaya sermeyi sevmez, gizli saklı yapardı.

İşte bu yüzden onu seviyordum.

''Hira iyiki tanışmışız lan.'' dediğinde gülümsedim.

İyi ki kardeşim iyi ki...

gıybetWhere stories live. Discover now