13. BÖLÜM

274 42 347
                                    

Onun yanında sessizlik, düşüncelerle boğuştuğum bir süreç olmuyordu, huzur verici oluyordu.

.
.
.

~Ben Alkım Neva Şehrazat. Ilgaz Şehrazat'ın kızıyım ve bugün burada Ilgaz Şehrazat ile birlikte bu şirkette aynı yüzdelik hisseye sahip olan biri olarak oturuyorum. İkimizde %35'lik bir dilimde ortaklık yapıyoruz ve sizinde bildiğiniz gibi bu kararı ikimizinde farklı vermesi durumunda diğer kişilere başvurulması gerekir.

Bir süre duraksadıktan sonra, onların yüzünde olan şaşkınlık ile amacıma ulaştığımı farkederek babama çevirdiğim bakışlarımın ardından onun yüzündeki sorgulayıcı bakışa aldırmadan devam ettim.

-Ve bugün burada ya da yarın başka bir yerde, kesinlikle babamla aynı kararı vermiyor, diğer şirket ortaklarınında getirilmesini istiyorum.

🤍

-Ne dediğinin farkında mısın kızım sen?

Babamın bana yönelmesi ile aynı anda önüme geçip babamı geriye iten iki bedenin hissettirdiği güven duygusu ile hiç aldırmadım, önümde ne kadar çıldırdığına.

Çıldırmalıydı, benim yıllardır içimde verdiğim savaş sonucu geldiğim noktaların bedelini vermeliydi.

Ölerek değil, aklını kaybederek.

Bu hayattaki en değerlisi olanı, parasını kaybederek.

Çıldırmalıydı ve bunun için ne gerekirse gereksin yapacaktım.

Kayla ve beni öylece gözden çıkarmayı düşünmezdi. Buna şimdi izin vermediğim gibi başka zamanda izin vermezdim.

Kayla'yı severdim. Şimdi öyle olmasa da.

Ayrıca ben ve babam farklıydık. O, para için bir şeylere zarar verirdi. Ben, bana zarar verene zarar verirdim.

Ve babam bana zarar vermişti.

Önümdeki babamı görmemi engelleyen iki büyük bedene de dokunmamla, bana dönmelerine aldırmadım. Babama bakarak onun aklını karıştıracak cümleleri söyledim.

~Burada bizimle tartışmak yerine geçmişte şirketin adını kullanıp yaptığın hataların izlerini toplamaya çalışman gerekmiyor mu baba? Malum, ben onları fazlasıyla biliyorum ve sonuna kadar da kullanacağım.

Agâh, babam işaret dilini bilse de diğerleri için dediklerimi söylerken ellerimi göğsümde birleştirip babamı izledim.

Ellerini yanındaki masaya koymuş, bakışları önündeydi. Düşünüyordu. Neyi nasıl saklayacağını düşünüyordu.

Şu an aklından abimi aramak geçtiğine emindim. Ancak babam onu aramayacak kadar -kendince- onuru olan bir insandı.

Abime ulaşması mümkün değildi zaten istese de eli boşta kalırdı. Çünkü ben denemiştim, zamanında çok fazla denemiştim ona ulaşmayı, o karanlığımdaki tek ışığım olana sarılmayı.

Ama yoktu. Toz olup uçmuş gibiydi. Hiçbir yerde bulamamıştım ve biliyordum ki benim bulamadığımı babam hiç bulamazdı.

Babam aklından geçenler üzerine aniden bana döndü, "Yapma kızım, sana ne kadar değer verdiğimi biliyorsun." Diyerek bana doğru yürüse de büyük adam, tek eliyle onun bana daha çok yaklaşmamasını sağladı.

Herhangi bir söz söylemese de bakışları babamın yutkunarak geri çekilmesine sebep oldu.

Başka bir şansı da yoktu. Sırf bu anlaşmayı gizli tutabilmek için şirketteki herkese izin vermiş, korumalarını da kapının önünde bırakarak, sadece ikisiyle -içeri girer girmez ikisini de etkisiz hale getirmiştik- girmişti. İş yapacağı adamlar olayın şoku ile daha sonra tekrar bir toplantı yapma teklifi sunarak çıkmışlardı. Ve şu an odada 4 erkek, 2 kız tarafından sarılmıştı etrafı.

Suskun sırlarWhere stories live. Discover now