Mutluluk ve Tercihler

28 7 0
                                    

İSTANBUL TRAFİĞİ

Bütün herkes bizi izlerken Toprak'ın koluna girmiş nikah masamıza doğru ilerliyorduk ona baktım o da bana bakıp tebessüm ettik birbirimize karşı.

"Evet siz Selin Seray, Toprak Tuna'yı eş olarak kabul ediyor musunuz?"

"Evet!" Dedim mikrofona bağırarak. Aynı soru Toprakta "Evet!" Diye bağırarak cevaplayınca gözlerinin içine bakıp güldüm alnımdan öptü bende ayağına bastım. İlerleyen saatlere doğru gülüp eğleniyorduk tek tek bütün konukları hoşladıktan sonra kendi masam oturdum masadan su almak için elimi uzattığımda not gördüm üzerinde sadece mutluluklar:) yazıyordu elime kağıdı alıp etrafa baktım. Bu yaptığım saçmalıktı ben gelinim böyle notlar gelmesi normal! 
"Dışarıda birisi var arkadaşımın düğünü diyerek içeri girmeye çalışor gelip baksanız çok güzel olur" güvenlik yanıma gelip konuşurken kaskatı kesildim. Hangi yüzle geliyordu? Ayakkabılarım yerdeki kumlara karışırken deniz sesi çok güzel geliyordu kulağa. Dış kapıya geldiğimde Tülin'i gördüm "Selin bunlar beni içeri almıyorlar bişey söylesene" gülümseyerek yanına geldim "kaç kere yakın arkadaşım olduğunu söyledim" o konuşurken tam karşısında durdum bir daha gülümsedim sonra elimi saçlarına doladım geriye çektim kulağına fısıldayarak küfür ettim, sonu git olan. Ellerimi saçlarından çekip güvenliğe "içeri alınmasın" deyip içeri geri döndüm.

Çiçeği atmak için arkamı döndüm arkamda ise bütün bekar insanlar vardı. Çiçeği attım kimin tutuğuna bakmak için arkamı döndüm bir tane yirmili yaşlarında erkek tutuğu gibi dizinin üzerine çöktü yanındaki kıza uzattı, o kadar güzel bir andı ki yüzümde istemeden gülümseme oldu Toprak elimi tuttu ona bakıp tekrar gülümsedim ama bu sefer içtendi.

...

1 hafta sonra

İşe gitmek için hazırlandım altımda dizlerimin altına gelen fırfırlı turuncu etek, üstümde beyaz dar bir tişört vardı, saçlarım  omzundan aşağıya dalgalı bir şekilde bıraktım. Elime kol çantamı alıp "Canım ben çıkıyorum" diyerek evden çıktım. Arabayı çalıştırdım. Bir hafta önceki annem ve Tülini daha görmedim veya görmek istemedim. Çünkü yüzleşmeye hazır değildim, onlar benden kaçması gerekirken ben onlardan kaçıyordum.

Şirketin önüne gelince derin bir nefes alıp verdim. Artık herkesten uzak bir yaşam veriyordum, Ankara bana şans getirdi. En azından İstanbul trafiği yoktu, orada ki çaresiz halim burda yoktu. Veya ben öyle istiyordum bilmiyorum.

Odama geçtiğimde telefonum çaldı açtığımda ses yoktu uzun süre sessizlik oldu ardında  telefonun arkasında her kimse derin bir nefes alıp verdi. "Selin... adını söylemeyeli uzun zaman oldu... çok özür dilerim çok pişmanım" Berk benden özür dilerken Defne ortaya çıkmadı çünkü artık onu öldürmüştüm. "Ne saçmalıyorsun sen?"

"Lütfen Selin seni çok seviyorum ve herşey için çok pişmanım"

Bir tarafım bana ihanet ettiğini söylerken bir tarafım onu affetmemi söylüyor.

"Pişman olsan ne yarar" dedim ben bana yaptığı ihaneti seçtim ve şimdi onu doğduğuna pişman edecektim "Selin böyle yapma lütfen" dedi.

"Ortağın öğrendimi karısıyla sevgili olduğunu yoksa söylemedin mi? Benimde şimdi aklımdan ne geçiyordu biliyor musun? Şuan ortağın varya yeni ortaklar arıyor yani anlayacağın tek bir kişi ile değil birçok kişiyle iş yapmak istiyor. Geçen günde ne oldu biliyor musun? Buraya geldi yanında da çok ama çok mutluyum pozları veren karısı. Ve Tülin düğünüme gelmiş hangi yüzle! Doğru söyle onuda yarı yolda bırakıp üste çıkmaya mı çalıştın? En son üste çıkmaya çalıştığında şuan benim yaptığım gibi sonuçlarmı alıyorsun." Kahkaha attım "biliyor musun annem gelmiş. Düğünüme! 'Affet beni' diyordu sizde de huy olmuş yapıp yapıp 'affet beni, özür dilerim' gerçekten çok komiksiniz. Ve sana son kez diyorum hatta açık açık tehdit ediyorum! Ya bana kariyerinden bir parça verirsin yani bana istediğim belgeyi getirirsin ya da hem kariyerin hem adamlığın biter herkese anlatırım herşeyi, hatırladığım kadarıyla yemekteki fotoğrafları silmedim" Derin nefes aldım "seçim senin ve bu kararı vermek için bir saatin var" deyip telefonu yüzüne kapattım.

Asistanımı aradım "türk kahvesi orta şekerli" deyip yüzüne telefonu kapattım.

...

Toplantıdan çıkıp odama geçtim masamın üzerinde zarf vardı, Berk bana belgelerimi getirmişti. Zarfı açtığımda başım döndü, düşecek gibi olduğumda elimle masadan destek aldım.

...

Aklım zarftaydı kaç saat geçmişti aradan bilmiyordum. Anahtarla evden içeri girdim "aşkım kendi ellerimle yemek yaptım" zoraki tebessüm ettim ama içimde fırtınalar kopuyordu çantamı ve ayakkabımı yere attım ve masaya oturdum masada ki yemekler o kadar güzel gözükordu ki bir an Toprak aşçı olmalıymış dedim.

"Bugün naptın" dedim. Muhabbet başlatmak için veya ağzını aramak için bundan emin değildim. "Yeni şirketim için baya uğraştım ama başardım yarın açılıyor şirket sende açılış kutlamasına gelsene bence bir günlük izin verirler hatta ne yap biliyor musun işten istifa et ve yanıma gel çok güzel olur" derin bir nefes aldım Toprak'ın hiçbir şeyden haberi yoktu ve bu beni mutlu etmişti.

...

Çalışma odama geçip tekrar baktım zarfa ve içindeki fotoğraflara, mektuba, tehdit mesajları veren imalı notlara. Aslında hepside geçmişimdi ve neden Berk böyle şey yaptı bilmiyorum. Dediklerim ona ağır geldiği belliydi.

Ve en çok canımı yakan ise bir fotoğraf ve bir nottu, fotoğrafta Tülin'in kardeşi ve benim herkesten sakladığım kardeşim vardı notta ise "tarafını seç Selin. Senin için hangisi daha ağır basıyor." Kardeşim Ceren onun zarar görmemesi için yurt dışına götürmüştüm, onu annemden saklıyordum. Ve Esila Tülinin kardeşi onu en az Ceren kadar seviyordum onunda ablasıydım.

Ve şimdi bana tercih sunuyordu. Ceren mi? Esila mı? 

...

Bölüm nasıldıııı?

8. Bölümde görüşmek üzere

Oy ve yorum yapın lütfen

İSTANBUL TRAFİĞİWhere stories live. Discover now