9 'Karımın Yeri'

32 8 0
                                    

Mutfağın kapısını tam kapatmak yerine biraz aralık bırakmışlardı. Duyduğum cümleyle buz kestim, elimdeki tabak yere düştü.

"Lan onunla aynı yatakta uyuduk diyorum, nasıl yaparım böyle bir hatayı? En başında ondan uzak durmalıydım!"

Evren kalbimi, aynı yere düşürdüğüm tabak gibi paramparça etmişti.

Bazı insanlara ne olduğunu anlamadan birdenbire fazlasıyla bağlanabilirdiniz. Sonra ufak bir olumsuzlukla birlikte paramparça olurdunuz. Paramparça olmuştum. Üstelik hiç ufak bir olumsuzluk değildi onun kalbinde de aklında da başka bir kadının olması.

Tabağı düşürmemden dolayı yankılanan sesle birlikte bana döndüler. Ağzımı konuşmak için araladım ama söyleyebilecek bir şey bulamadığım için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Selin'in telaşla yanıma geldiğini gördüm, az önceki göz göze gelişimizden sonra gözlerimi inatla Evren'e çevirmiyordum. Ona nasıl rahatsızlık verdiğim bir tokat gibi suratıma çarpmıştı.

"Beril ne oldu?" endişeyle konuşan arkadaşıma döndüm. Kötü bir şeyler olduğunu anlamıştı zaten, saklamamın önemi yoktu.

"Elimden kaydı, ben salona gitsem sen hurma getirsen olur mu?" diye konuştum ve cevap vermesini beklemeden ekledim, "İyi hissetmiyorum."

Bana anlayışla bakıp kafasıyla onayladı dediklerimi. Sanırım Evren ve Akın da henüz üzerlerinden şaşkınlıklarını atamamışlardı. Geriye doğru bir adım attığımda ismimi seslendi.

"Beril." Sesi çok garip çıkıyordu, az önce sinirle konuşan adam gitmişti. Duraksadım sesiyle ama fazla uzun sürmedi. İçim sızlasa da daha büyük acılar çekmemek için cevap vermedim. Arkamı dönüp ilerledim.

Hemen konuşmamız pek sağlıklı olmayacaktı sanırım, biraz bekleyip olanlar üzerine düşünmek daha iyi olurdu. Salona vardığımda hiçbir şey olmamış gibi gülümsedim, en iyi yaptığım şeyi yapıp duyduklarımı unuttum. Ya da unutmuş gibi yaptım, ne fark eder?

Tekli koltuğa oturdum, yan yana olma ihtimalimizin bile olmasını istemiyordum. Babaannem neler olduğunu sorunca elimden gelince inandırıcı olmaya çalışıp her şeyin yolunda gittiğini söyledim.

Ardından içeriye ilk Selin girdi, hemen arkasındaki iki adamın varlığını hissettim ama kafamı kaldırıp bakmadım. Ona bakmak hiç bu kadar utanç verici olmamıştı.

Daha kısa süre öncesinde onun benden etkilendiğini düşünmüştüm, bu fikirle mutlu olmuştum. Her şeyi boşverip onun bana ilgi duyabilecek olmasına odaklanmıştım.. Çok acınası hissediyordum.

Babaannemin yanına, tam karşıma oturmuştu. Yanlışlıkla bile bakmak istemediğim için hafif çapraz oturdum. Böylece görüş alanımdan çıkmıştı.

Aptal Beril, aptal. Neden beni sevsin ki? Kalp atışlarının hızlanması bile tedirgin olduğu içindi demek ki.. Aklımdan bu düşünceleri atıp derin bir nefes aldım.

Zaten ortamdaki gerginlik oldukça anlaşılırken Akın gitmek için müsaade istedi. Bizimle vedalaşırken sadece görüşürüz, dedim. O da üstüme gelmedi, ruh halimi tahmin ediyor olmalıydı. Akın gittikten sonra onu geçiren Evren çalışma odasına çıktı.

Daha rahat bir ortam oluştuğu için yayılarak oturdum. Gözlerimi sıkıca yumup bunların bir rüya olabilme ihtimaline karşın yavaşça gözlerimi açtım. Ama rüya değildi.

Bir süre Selin ve babaannem eskilerden konuşarak sohbet etti, babaannemin meraklanmaması için ben de arada sırada sohbete katılıp anılardan bahsettim. Saat epey geç olduğunda babaannem ilaçlarını kullanıp bana ve Selin'e sarıldıktan sonra odasına çıktı.

MÜLTEFİT Where stories live. Discover now