11 'Katil mi, Kurban mı?'

41 7 4
                                    

Dosyayı alıp açtım, bir kağıt düştü içinden. Yere düşen kağıdı alıp açtım.

Çok safsın Savcı, her şeye duygusal yaklaşmayı bırak.

Notu sinirle buruşturup kenara attım. Bilgisayardan çıktı alınmıştı, el yazısı değildi. Avuç içimi dinmeyen öfkem yüzünden alnıma vurdum. Ne çekiyordum ben bu manyaklardan?

Sonra notu buruşturduğum için anında pişman oldum. Kalkıp elime plastik eldivenleri geçirip notu aldım. Delil torbası olarak kullandığımız poşetlerden birine koydum.

Yüzüme gelen saçları oflayarak geriye doğru ittim. Kapıyı açıp koridora bakındım kısaca. Arda'nın odasına doğru hızlı ve büyük adımlar atmaya başladım. Kendimden çok güvendiğim bir tek Arda vardı.. Bir de Diyar'a güveniyordum.

Odasına vardığımda kapıyı tıklatıp cevap beklemeden açtım.

"Madem umursamadan gireceksin ne diye kapıyı çalıyorsun?" Kafasını kaldırmadan homurdandığında gülümsedim. Haklıydı, umursamadan girmiştim.

Ama o gelip masama ayaklarını uzatabiliyorsa ben de onun odasına kafama estiği her anda girebilirdim. Buna hakkım vardı.

"Kusura bakmayın savcım." diye konuştum keyifli sayılabilecek bir tonda, onu görünce öfkem biraz da olsa azalmıştı. Sesimi duyduğu gibi kafasını kaldırıp gülümsedi. Bugünlerde çok yoğun olduğumuz için fazla yan yana gelemiyorduk. Ben Saygıner Holding ve Evren konusunda kafayı yemek üzereyken o da diğer davalara kafa yoruyordu.

"Yüzünü gören cennetlik Beril." Ayağa kalktı ben içeriye girip arkamdan kapıyı kapatırken. Masanın etrafından dolanıp yanıma geldi. Elimdeki şeyi fark ettiğinde kaşlarını çatıp almaya çalıştı.

"Bekle bir, Arda rahat dursana.." Ben ondan uzaklaştırmaya çalıştıkça o daha fazla beni zorluyordu. Sonunda poşeti elimden kapınca yeniden masasına geçti.

"Bu ne?" diye merakla sorarken kendi eldivenlerini ellerine geçirmişti bile. Poşeti açıp kağıdı çıkardı. Hızlıca okuduktan sonra kağıda zarar vermeden yine aldığı yere koydu.

"Cidden.. Bu ne? Nereden buldun?" Poşeti kenara bırakıp tamamen bana döndü.

"Kesik'in dosyasının içinden düştü." diye konuştum sesimde gizleyemediğim öfkeyle.

"Odanda sakladığın dosya mı? Yoksa evine götürdüğün mü?" Hakkımdaki her şeyi biliyordu.

"Burada olan." Odasındaki deri koltuğa bıraktım kendimi. Daha delili incelemesi için güvenilir birine bıraktıktan sonra kamera kayıtlarını incelemeliydim. Cidden şu lanet adamı bir an önce bulup hücreye tıkmak istiyordum.

"Kameraları inceledin mi?"

"Hayır, birazdan giderim." Yorulmuştum bu davayla uğraşmaktan.

"Tamam kalk, birlikte bakalım." Cümlesi biter bitmez ayaklanıp poşeti de eline aldı. Ben kalkmak için bir hamlede bulunmadım, kaşlarını çattı bu tavrıma. Dibime kadar geldiğinde elini koluma dolayıp beni ayağa kaldırdı.

"Kolum çıktı hayvan herif.." Homurdanmama karşılık olarak sadece kahkaha attı. Benim moralimi düzeltmek için böyle davranıyordu ve bu inkar edemeyeceğim kadar hoşuma giden bir şeydi. Arda iyi ki hayatımdaydı.

Odasından çıkıp kameralar için kontrol odasına gittik. Biz odaya doğru ilerlerken Arda Diyar'ı aramıştı gelmesi için. Kağıdı ona verip incelemenin kısa sürmesini söylemişti.

Kamera kayıtları için görevlilerle konuştuğumuzda hangi zaman dilimini istediğimizi sordu. Dün odamdan çıktığım saati söyledim. Çünkü ben istisnasız her gün odamdan çıkmadan önce o dosyayı bir kere okuyup yine eski yerine koyardım. Ardından da kapımı kilitlerdim. Yani odama giren kişi içeriden biri olmalıydı, bu utanmama neden oluyordu. İnsanlar para için benliğini satıyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 13 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MÜLTEFİT Where stories live. Discover now