Bölüm 4: Ortak

221 16 37
                                    

AYYY HOLAĞĞĞĞ! BEN GELDİM...

Nasılsınız? İyi misiniz? Hayat nasıl gidiyor?

Neysee çok uzatmayayım ve sizi bölüm ile baş başa bırakayım...

Keyifli okumalar!

"Bir gün kendinizi bulmanız ve anlamanız dileğiyle..."
__________________
Bölüm 4: Ortak

"Kural 1: Duygulara asla yer yok."

Yağmur, hırsla yağıyor iken, kararmaya yüz tutan hava bir hayli soğuğun esiri olmuştu. Ağaçların arasında tamamen karanlık olan mezarlık, genç kızın acı dolu sesiyle ve hıçkırıkları ile yankılanıyordu. Genç kızın acısı o kadar büyüktü ki, boyunu aşmıştı.

Hüma. Adının anlamını taşımayan biriydi. Doğumundan bu yana her zaman yanlızlığa tutsak edilmişti. Doğumundan sadece birkaç saat sonra bir çöp poşetinin içine eski bir kıyafet gibi, artık bir yemek gibi koyulmuş ve çöpün kenarına bırakılarak ölüme terk edilmişti.

Ancak sesi asla kesilmeyen bebek, çığlıklarıyla bir belediye işçisine sesini duyurmuştu. Sonrası zaten klasikti. Polisler ve sonu yurt olmuştu. O günden beri yurtta büyümüş, sevgi nedir bilmemişti. Çevresinde bir kişiyi bile barındırmayacak kadar huysuz biri olmuş ve hiçbir arkadaşı olmamıştı. Kumru gelene kadar... Hayata karşı ilk savaşını doğumundan sadece birkaç saat sonra vermeye başlamıştı.
O günden bu güne kadar da savaşı her daim devam etmişti.

Bugünde olduğu gibi, yine Kumru'ya gelmiş ve onun yanında ağlamıştı. Eskiden olduğu gibi...

Lakin onu izleyen gözlerden bir haberdi. Bir çift göz öylece onu izlemişti. Yaşlı adam, yanında ki korumasına işaret verdiğinde koruma siyah arabanın yanından ayrılıp, yaşlı adamın yanında bitmişti hemen. Ellerini önünde birleştirirken, "Buyrun Bey'im." dediğinde yaşlı adam sadece kafasıyla genç kızı göstermişti. Koruma kısa bir duraksamanın ardından kıza doğru seri adımlar atmış ve genç kızın yanına ulaşmıştı.

Genç kızın üstü yağan yağmurun etkisiyle sırılsıklam ve çamur içindeydi resmen. Saçları bile çamura bulanmış, yüzü hem ıslak hemde toprak içindeydi. Ama sıkıca sarmış olduğu mezar taşını sanki birini bırakmak istemezmiş gibi sarmıştı. Koruma kısa bir an acıdığını hissetti genç kıza. Yazık diye düşündü. Lakin hemen ardından boğazını temizleyip, genç kızı kucağına almıştı.

Genç kızın saçları aşağı doğru salınırken, üstünde sadece siyah bir dar paça pantolon, üstünde boğazlı gri bir kazak vardı. Kazak genç kızın bedenine yapışmıştı. Onun dışında üstünde hırkası vardı bir tek. Kumru'dan kalan ikinci hatırası...

Koruma yaşlı adamın yanına geldiğinde, yaşlı adam kıza birkaç saniye bakmış, ardından bir şey demeden arabasına doğru yürümüştü. Arabanın yanında duran diğer koruma hızla aracın kapısını açarken, yaşlı adam araca bitmişti. Kızla birlikte genç korumada bindiğinde araba hareket etmeye başlamıştı bile. Genç korumanın kucağında öylece yatan genç kızın, dudaklarının arasından tek bir sözcük çıkmıştı. "Kumru." genç koruma kızın mezarlıkta yatan kıza ne kadar değer verdiğini birkaç ay boyunca zaten çok iyi anlamışken, bilinci kapalı olmasına rağmen toprağın altında yatan kızın ismini söylemesi, onu çok tuhaf hissettirmişti.

Kurşuni RenklerWhere stories live. Discover now