20.bölüm

440 29 11
                                    

🖤

2 yıl sonra...

"Yok mu birşey?"

"Yok malesef. Artık vaz mı geçsen?"

Cengiz arkadaşının haline üzülüyordu. Cemre ilk gittiğinde öfkeliydi Batuhan. Hem de ne öfke...Adını bile anmıyor, gün sayıyordu boşanmak için. Ama boşanma davasından bir gece önce zil zurna sarhoş olana kadar içmişti. Ve bir daha da kafasını toplayamamıştı. Davadan sonra her yerde aramaya başlamıştı Cemre'yi. Hala kızgın olsa da onsuz olamazdı. Herşeyi boşvermişti. Tek istediği Cemre'yi bulmaktı. Bu konuda her yerden, tüm tanıdıklarından yardım almış ama bulamamıştı bir türlü. Tam iki yıl pes etmeden aramıştı.

"Vazgeçemem Cengiz." Dedi tereddütsüzce. Başını iki yana salladı imkansız birşey duymuş gibi. "Onsuz hergün ölüyorum be kardeşim. Görmüyor musun halimi?"

Cengiz dostunu bu halde gördükçe kaçıp giden kadına sövmeden edemiyordu. Ne vardı sanki öyle ansızın çekip gidecek? Davaya bile gelmemişti. Batuhan belki gelir de görürüm diye o lanet davaya bile gitmişti ama o bencil kadın gelmemişti. Okadar bencildi ki, arkasında nasıl bir enkaz bırakacağını umursamamıştı.

"Ama sen onun umrunda bile değilsin." Acımasızca söyledikleri, sadece Batuhan'ı kendisine getirmek içindi ama bu Batuhan'ın umrunda bile değildi.

"Hiç umrunda olmadım ki."

"Ozaman bu ısrarın neden? Seni sevmeyen, istemeyen, umursamayan  birine neden saplandın kaldın anlamıyorum."

Batuhan da bunu kendisine sıkça soruyordu ama bir cevabı yoktu işte. Aşk için bir neden aranır mıydı? En öfkeli olduğu anda bile ondan vazgeçemiyorsa, onu deli gibi özlüyorsa nasıl unutabilirdi ki?

"Hiç aşık oldun mu kardeşim?"

"Çok..."

Batuhan gözlerini devirmeden edemedi. Arkadaşının alaycı cevabı tabi ki tahmin edilebilir gibiydi. "Gerçek bir aşktan bahsediyorum. Senin her gönül macerana aşk demenden değil."

"Hayır olmadım. Senin bu halini gördükçe olmak da istemem zaten. Tek bir iyi yanı var, tüm öfkeni işlerine verdin. Masadakileri dize getirdin öfkenle. Öyle bir fırtına oldun ki, artık sana karşı tek kelime etmeye cesaretleri yok."

"Eskiden var mıydı? Yeni bir Batuhan olmuşum gibi konuşuyorsun. "

Bu kez gözlerini devirme sırası Cengiz'deydi. "İyice alıngan oldun lan. Sadece eskisinden daha sert, daha acımasız olduğun için, ufacık cesaret kırıntısı olan bile kaybetti o kırıntıyı, ondan bahsediyorum."

Eliyle umursamadığını belli eden bir hareket yapıp arkasına yaslandı. "Evren'le konuştun mu?"

"Bunalmış durumda. Tüm işler bir anda üzerine kaldı. Mail yoluyla haberleştiklerini biliyorum. İyi olduğuna dair ve işlerle ilgili sürekli irtibat halindeler ama korunmalı bir ıp kullanıyor. Yerini belirleyemiyoruz. Bir bakıyoruz Belçika gösteriyor, bir bakıyoruz Van'ın bir köyünü gösteriyor. Aynı anda on yeri gösterdiği bile oluyor. Yani kadın bulunmamaya kararlı. Nasıl bir sistem kurduysa, içine sızamıyoruz."

"Bulmak zorundayız Cengiz. Gerekirse bir ömür sürecek ama bulacağım onu."

Cengiz uzun süredir aklını kurcalayan soruyu sordu. "Andre ya da Ali'nin yanına gitmemiş, irtibat kurmamış, ikisini de takipteyiz ve onlarla iletişime geçmedi hiçbir şekilde. Mektupta yazdıklarını sen anlattın. Madem ikisine de gitmeyecekti neden öyle yazdı?"

"Ondan nefret etmemi istedi. Peşine düşmememi, ondan vazgeçmemi..."

"Peki ya bu sırada başkasına aşık olduysa? İki yıl geçti."

HÜMA (+18)Where stories live. Discover now