Bölüm 19: utanmalar ve kayboluşlar

3.4K 179 11
                                    

19

🍀

Bütün gece hayal kurduğum için gözüme uyku girmemişti. Ama dinçtim, beni hayallerim ayakta tutmuştu. Hep Çınar ile kendimin hayalini kurmuştum. Çok mutluyduk ve sevgiliydik.

Sahi? Biz Çınar'la neydik? Ona bunu soracaktım.

Doğruyu söylemem gerekirse Demir'i de abim olarak hayal etmiştim. Zaten öyleydi ama onu gerçekten o yere koymuştum. Ona abi dediğimi de hayal etmiştim, ama şu an bunu söyleyemezdim. Hem haketmiyordu hemde ben hazır değildim.

Hazırlandığımda odamdan çıktım ve koştur koştur Çınar'ın odasına gittim. Koridorda kimsecikler yoktu, aşağıdan sesler geliyordu. Umuyordum ki Çınar odasındaydı. Keşke aynı odada kalsaydık. Bütün gece ona sarılıp uyumak isterdim.

Odasına girdiğimde yatağını boş buldum. Bu dudağımın büzülmesine neden olmuştu. Ama banyodan sesler geldiğini duyduğumda büzülen dudaklarım kıvrıldı.

Kapı aralık olduğu için çalmadan içeri girdim ve Çınar'ı aynanın karşısında diş fırçalarken gördüm. Üstünde hiçbir şey yoktu ve kasları bana bir görsel şölen sunuyordu.

"Maşallah." Dedim gözlerime inanamayarak.

Güldü ve ağzını çalkalayıp diş fırçasını kenara koydu. "Sana da günaydın bebeğim."

"Bebeğim mi?" Diye sordum hülyalı hülyalı.

Koltuk altlarımdan tuttu ve beni lavabo tezgahına oturttu. Böylelikle yüzlerimizin hizası biraz daha dengelendi.

Ellerini belime yerleştirdi ve burnunu burnuma sürttü. "Bebeğim değil misin?"

Gözlerimi ardı ardına kırpıştırdım. "Öyleyim değil mi?"

Gülümsedi ve burnumdan öptü. "Öylesin."

"O zaman beni öp." Dedim hevesle ellerimi omuzlarına koyarak.

"Sende pek bir meraklısın beni öpmeye." Dedi yüzümün her bir yanını incelerken.

Kaşımı kaldırdım ve gözlerimi kıstım. "Sen hevesli değil misin?"

"Çok hevesliyim." Dedikten sonra dudaklarıma eğildi ve beni öptü.

Ellerimi boynuna doladım ve ona hemen karşılık verdim. Hareketlerim onun hareketlerinin yanında acemiydi ama bu umurumda değildi. Önemli olan Çınar'ı öpmekti.

Çınar'ı öpmek bu hayattaki en güzel şeydi.

Onun yaptığı gibi alt dudağını ısırdığımda beni kendine daha çok çekti ve elini enseme götürdü. Başımı sağa yatırdı ve beni öldürmek istercesine öptü.

Ellerimi yumuşak yanaklarına götürdüm ve okşadım. Ondan sonra ellerimi omuzlarından kaydırdım ve karnına indirdim. Hep yapmak istediğim şeyi yaptım ve kaslarına dokundum. Ellerimi tekrar boynuna, ardından saçlarına götürdüm ve saçlarından tutarak onu kendime daha da yaklaştırdım.

Dudaklarını dudaklarımın üzerinden kaydırdı ve boynuma götürdü. Oraya küçük küçük öpücükler bırakmaya başladığında gözlerimi daha sıkı yumdum.

"Çıldırtıyorsun beni." Diye mırıldandı öpücüklerinin arasından.

Birkaç öpücük daha kondurdu ve dudakları tekrar dudaklarımı buldu. Dudaklarımı büyük bir tutkuyla emmeye ve öpmeye devam etti.

Hızlı hareketline yetişemiyordum. Öpüşmeyi adeta o ele almıştı. Dudaklarımı emiyor, ısırıyor ve öpüyordu.

İkimiz de nasıl duracağımızı bilmiyor gibiydik.

Uzaklığın en büyük yaraydıWhere stories live. Discover now