30
🍀
Yaşananlar zihinime dolmaya başladığında gözlerimi zorlukla araladım ve ellerimi yattığım yere yaslayıp zar zor doğruldum.
Bedenimi hissetmiyor gibiydim. Kollarımı ve bacaklarımı güçlükle oynatıyordum. Yüzümü buruşturdum ve ağlamaya başladım.
Bacaklarımı yataktan sarkıttım ayağa kalkmak isteyip. Başaramayınca kendimi yerde buldum. Ellerimi yere dayadım ama kalkamadım.
"Çınar." Dedim gözyaşlarımın arasından.
Kapı açıldığında bakışlarımı oraya çevirdim. Latif kapının girişinde bana bakıyordu. "Neden yerdesin sen?"
"Çınar." Zorlukla başımı kaldırdım. "Çınar iyi mi?"
"Çınar öldü." Birkaç adımda odaya girdi ve beni yerden kaldırıp yatağa yatırdı.
"Yalan söylüyorsun." Dedim halsizce. Ona inanmıyordum.
Üzerimi örttü ve saçlarımı okşadı. "Uyumaya çalış. İyi olacaksın."
Başımı ağlayarak iki yana salladım. "Çınar iyi mi?"
"Her şey düzelecek." Odadan çıktı ve kapıyı kapatıp kilitledi.
"Çınar." Gözyaşlarından ıslanmış bir yüzle tavana baktım ama gözlerimi daha fazla açık tutamadım.
🍀🍀🍀
Gözlerimi tekrar aynı odada açtığımda ne kadar uyuduğumu bilmiyordum. Tek bildiğim şey Çınar'ın ölmemiş olduğuydu. Buna kalbimden inanıyordum. Adamlar evi basmadan önce babasına ve Arif'e mesaj atmıştı. Onlar kesin Çınar'ı kurtarmıştı.
Doğruldum ve yatak başlığına yaslandım. Küçük bir odaydı ama her şey vardı. Beyaz ve pembe tonları kullanılmıştı. Bir yatak, kıyafet dolabı, çalışma masası ve bir kapı vardı. O kapı kesinlikle banyoya açılıyordu.
Kendimi daha güçlü hissettiğim için kalktım ve kapıya adımladım. Tahmin ettiğim gibi kilitliydi. Hızlı adımlarla banyoya girdim ve yararlı olabilecek bir şey aramaya başladım. Dolapları karıştırdım ama hiçbir şey bulamadım. Bir ayna ve cam bile yoktu.
Tekrar odaya girdim ve sinirle yatağa oturdum. Ellerim gözüme çarptığında dudaklarım aralandı. Ellerim tertemizdi, kanla kaplı değildi. Kıyafetlerim de değiştirilmişti. Üzerimde beyaz bir şort ve gri bir tişört vardı.
Kaçırılmıştım. Latif beni yanına almayı başarmıştı. Bunu öyle bir şekilde yapmıştı ki elime geçse onu öldürebilirdim.
Başımı yastığa yasladım ve gözyaşlarımı tutamadım. "Çınar."
Elimi kalbime koydum ve nefes almaya çalıştım. Acı çekiyordum. Çınar gözlerimin önünde vurulmuştu ve ben hiçbir şey yapamamıştım.
Kapı açıldığında Latif'le göz göze geldim ve nefretle bağırdım. "Defol!"
"Bu tavırlarını şu anlık görmezden geleceğim." Yatağımın yanında durdu. "Kahvaltı hazır."
Gözlerimi kırpıştırdım. Kahvaltı dediğine göre sabah olmuştu. Aradan saatler geçmişti. Çınar vurulmuştu, bense kaçırılmıştım. Şu an ne halde olduklarını düşünmek bile istemiyordum.
"İstemiyorum!"
"Çok sevdiğin abine ve arkadaşlarına zarar vermemi istemiyorsan benimle geleceksin." Dedi tehditkar sesiyle. "Gözümü kırpmadan Çınar'ı öldürdüğüm gibi onları da öldürürüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzaklığın en büyük yaraydı
Teen FictionHep bir ailemin olmasını düşlerdim. Kapatıldığım bu yerde kaç gece gözyaşı dökmüştüm. Günün birinde karşıma bir yabancı çıkmış ve ben ona gözüm kapalı güvenmek zorunda kalmıştım. O çok istediğim ailemi sonunda bulmuştum. -Tamamlandı-