.8

612 72 82
                                    

"Al şu anahtarı."

Hyunjin elindeki anahtarı Sang-min'in avucuna bırakıp sinirli fakat sessiz bir şekilde konuştu.

"Teşekkürler efendim."

Sang-min içindeki dolup taşan mutluluk ile hızlıca eğilip bulunduğu odandan çıktı. Kapıyı yavaşça kapattıktan sonra yönünü Felix'in ne hâlde olduğunu bilmediği odaya doğru yöneltti.

Bir anahtarın deliğe, kapağın su şişesine ihtiyacı olduğu gibi Hyunjin'de Felix'siz geçiremiyordu hayatını.

Sürekli aklındaydı minik beden, zihnine küçüğün yardım çığlıkları geliyordu.

Sang-min hızlıca anahtarı geçirdi ve 2 kere çevirdi. Açılmayınca 'bu adam manyak' diye söylenerek bir tur daha çevirdi anahtarı.Gelen açılma sesi ile hızla kapıyı araladı.

Gördüğü şeyler hiç iyi değildi. Asla ama asla bunları hayal etmiyordu sang-min.

Felix...

Aklını kaçırmış gibi gözüküyordu. Gözleri kırmızıya bürünmüş hızla tavana bakarak sallanıyordu.

Sang-min sadece dondu. Bir şey yapamadı. Kapıyı açtığı gibi küçük bedenin hızla hyunjin'in yanına koştuğunu düşünmüştü.

Felix kapı sesi duyduğu gibi Sang-min'e baktı. Soğuk bakıyordu, ama gözleri... Gözleri bir başkaydı yardım beklercesine bakıyordu gözleri.

Gözler yalan söylemez.

Sang-min bir şey demeden odadan geri adımladı. Tüm heycanı kül olmuştu.

Sang-min;

Felix'i böyle görmemeyi umuyordum. O perişan bir hâldeydi. Eski neşeli Felix geri döner miydi?

Aklımda bu sorular varken tüm kaçan heyecanım ile Hyunjin'in odasına yöneldim. Aksine yavaşça adım atıyordum.

Kapıyı tıklama gereksinimi bulmadan kapının kolunu buz tutmuş ellerimle açtım. İçeri adımımı atmadan Hyunjin'den ses geldi.

"Kapıyı çal sang-min kaç defa söyliyeceğim?"

Cevap vermeden direk konuya daldım. Sonucunda binlerce ton azar işiticektim fakat bu şuan berbat bir hâlde olan Felix'ten önemli değildi.

"Bay Hyunjin, Felix iyi değil."

Yerde duran bakışları anında beni buldu. Saliseler sürmeden hızla ayağa kalktı. Bundan nefret ediyorum. Hwang Hyunjin'den nefret ediyorum. Bu tavırlarından nefret ediyorum. O tam bir canavar.

Kapıdan geçerken omuzuyla ittirdi. Yeri geldiğinde olumlu cevap veriyor, yeri geldiğinde ise bir çöpmüşüm gibi ifadeler sergiliyordu.

Koridorda hızla ilerlerken ben yavaş bir şekilde arkasından ilerledim.

Hyunjin;

Endişeliydim, hemde çok. Ona bir şey olmasından deli gibi korkuyordum. Uzun olan koridor şimdi ise daha da uzamıştı sanki.

Aralık kapıya geldiğimde durdum. Ne yapıcaktım içeri girip? Bir halta yaramayan bir canavarım ben.

Zihnimde sorular durmak bilmezken ilerledim sadece. Kapıyı elimle ardına kadar ittirdim.

Bembeyaz odanın havası soğuktu. İçleri dondurtan bir soğuk. Ne akılla ben buraya hapis etmiştim güzeller güzeli küçüğümü.

Sonra bir adım daha ve bir adım daha.

;

Kendini canavardan farksız görmeyen büyüğü ilerledi soğuk odaya. Kafasını kaldırdığında anlık bir duraksadı. Ne yapmıştı küçüğüne. Ne hâle getirmişti küçüğünü.

Sanki daha gidilebilecek köşe varmış gibi en kuytu yerde duruyordu minik. Kendini bükmüş, ellerini dizlerinin üstünden geçirerek hızla sallanıyordu.

Gözleri ise... Kızarmış iki iris tavana durmaksızın bakıyordu. Ağlamıyordu küçük. Ağlama duygusunu kaybetmişti. Tüm duygularını kaybetmişti. O bembeyaz oda, küçüğün duygularını çalmıştı.

Hyunjin buydu işte. Küçüğünün duygularını çalıcak kadar duygusuz aptal biri.

İlerledi Hyunjin, mahvettiği küçüğünün yanına. Seslendi adıyla, fakat ne bir cevap ne bir hareket vardı.

Bir kez daha seslendi, bu sefer küçüğü bakmıştı kızarmış gözleriyle. Öyle acınası, öyle nefretli bakıyordu ki. Gören biri ikisininde düşman olduklarını zannedebilirdi.

"Bana öyle bakma."

Küçük olan yer olmamasına rağmen kendini daha çok itti beyazlara bürünmüş duvara.

"Git...git Hyunjin..."

Tahriş olmuş boğazından zor duyulacak bir ses çıktı Felix'ten. Hyunjin olduğu yerde kalmıştı. Sevgiye ihtiyacı olan bir beden şimdi ise buz kayalardan oluşan, soğuk ve yabancı birine dönüşmüştü.

Ve hepsi Hyunjin yüzündendi.

·
Selamlar!
Kafam dağınık oyüzden bölümler bok gibi olabilir
Psikoloji bugünde berbat mı?
Nasılsınız?
Dertlerinizi, dedikodularınızı dökün bakalım

15 vote!!!

Suicide | Hyunlix Daddykink [Askıda]Where stories live. Discover now