model?

413 59 78
                                    

cok iyi bi yazar oldugum icin hem dersi dinliyorum hem yb yazıyorum

40+ oy 60+ yorum sınır

"Anne masadaki kutunun içinde mi sarmalar?" dedim elimdeki dondurma kutusuna bakarken.

"Evet annem, hadi kolay gelsin! Minho'ya selamlarımı ilet!" dedi annem diğer odadan.

Anneme dondurma kutusunda sarma götüremeyeceğimi anlatmaya çalıştım gerçekten ama bana mısın demedi. Eh yapacak bir şey yoktu sanırım, sonuçta kutuyu yemeyecekti ya. Ayrıca annem ve komşumuz ne zamandan beri selam gönderecek kadar yakın olmuşlardı?

Bunları düşünmek için zamanım olmadığından derin bir nefes verip üstüme montumu giydim, saçıma da beremi geçirdim. Oyalanmadan anahtarımı alıp ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Yüzüme soğuk bir esinti vurmasıyla içim ürpermişti, beni bu soğukta dışarı çıkardın ya alacağın olsun Lee Minho. Koşa koşa birkaç adım uzağımdaki apartman kapısına geldim ve Minho'nun adını bulup zili çaldım. Çok geçmeden kilidi açılan kapıyı ittirdim ve merdivenleri kullanarak birinci kata çıktım. Tekrardan zili çaldıktan sonra derin bir nefes verip elimdeki kutuyu sıkıca tuttum. Gözüm kutudaydı, nasıl bir deccal olursanız olun sarmaya yumuşamamanız mümkün değildi.

Bu sefer kapının açılması biraz uzun sürmüştü, sabırsız bir şekilde kutuda parmaklarımla ritim tutuyordum. Yavaşça açılan kapının ardında gördüğüm silüet ağzımın sularını akıtabilirdi. Lee Minho, saçları ıslakken daha yakışıklı oluyormuş. Duştan yeni çıktığını farz ettim, elindeki havluyla saçlarının nemini alıyordu. Kapıyı sonuna kadar açıp bana yol verirken gözlerini benden ayırmadı.

"Hoş geldin Han."

"Hoş buldum." dedim başım eğik bir şekilde ayakkabılarımı çıkarırken. İçeri girdikten sonra ardımdan kapıyı kapattım ve benim için hazırladığı terlikleri giyip başımı kaldırdım, havluyu başının üstüne bırakmış elimdeki dondurma kutusuna bakıyordu. "Ah... sarma mı o?"

Elimde dondurma kutusu varsa EMİNİM sarmayla gelmişimdir. Tövbe haşa dondurmayla gelmiş olamam ya.

"Hyung, elimdeki bir dondurma kutusu." dedim sorgularcasına ona bakarken. O ise çok acayip bir şey demişim gibi bana bakmayı sürdürdü ve kaşlarını kaldırdı. "Farkındayım Han, görebiliyorum. Dondurma kutusunda sarmadan başka ne olacaktı?"

Bu adam kesinlikle ama kesinlikle benle dalga geçiyordu. Birbirimize anlamsızca bakmayı sürdürürken en son pes etmiştim. "Kafa buluyorsun değil mi?"

Ciddi ifadesinin yerini hafif bir tebessüm ardından kahkahası almıştı. Bana bakıp gülerken sinirle gözlerimi devirdim. "Biliyordum işte kafa buluyorsun. Koskoca adamsın hyung, ah gerçekten."

En sonunda gülmeyi kestiğinde yüzünde hala bir tebessüm vardı, elimdeki kutuya uzanırken konuştu. "Han teyzenin ilk yapışı değil, ne zaman sarma gönderecek olsa dondurma kutusu kullanıyor."

Bir dakika bir dakika. Annem ne zamandan beri bu adama sarma gönderiyor? İlk selam göndermeler sonra sarma götürmeler, bu durum beni endişelendirmiyor değildi. Elimdeki kutuyu ona verdim ve sorgularcasına baktım. "Ne demek ne zaman gönderecek olsa? Daha önce de mi gönderdi?"

O ise gayet rahat bir şekilde kapağı açtı ve içinden bir sarma alıp ağzına attı. "Haberin yok muydu? Annen beni çok sever, hep ikramlarda bulunur."

Şimdi sinirlenmeye başlıyordum, bu adam ne dediğinden haberdar mıydı? Sinirle elinden kutuyu çekip kollarımın arasına aldım ve bağırdım. "Sen ne dediğini sanıyorsun lan, düzgün konuş hadsiz! Ne demek annen beni sever falan hayırdır boş mu sandın ha? Ayağını denk al hyung falan demem fena benzetirim seni duydun mu?"

little accident | minsungWhere stories live. Discover now