CİNAYET -9-

17 3 0
                                    

medya: Dolunay ve Alev mod

Dolunay Sarısoy

Hocalar, kamp sandalyelerinde bizden ayrı oturuyorlar; biz ise ateşin etrafında sınıfça toplanmışız. Selen'le sınıflarımız farklıydı ve onların sınıfının toplandığı bölgeyi bulmaya çalışıyordum ama sınıf öğretmenimizin "12/D buraya toplansın!" demesiyle mecbur sınıfımın yanına gittim. "Çok kalabalıksınız yoklama alacağız çok kez, bundan dolayı sizi çağırdığımda burada olun ayrıca sizin isminizi okurken birazdan gideceğimiz Sarısoy Koleji'nin sizlere hazırladığı odalarda hangi katta olduğunuzu söyleyeceğim. Her odada 2 kişi kalacaksınız ve güvenlik konusunda endişe etmenize gerek yok çünkü binanın etrafında 7/24 kameralar bizi izliyor ve kapının önünde güvenlikler bulunuyor. 1. katta yemekhane var ve saatleri yazıyor ona göre gelin yemekhaneye. 2 ve 3. kat kızların, 3 ve 4. kat ise erkeklerin kalacağı odalar var. Başlıyorum herkes anladıysa. Ada Gezgin!" "Burada" "2. kat 4. oda...." " Alev Akalay" "Burada" "3. Kat 9. oda...." Off geçmek bilmiyordu. Burada dikilmiş yoklama ve oda numaraları alıyorduk. Demir'in ismini söyleyince hoca ne dediğini anlamaya çalıştım: "3. kat 9. oda." ne ? Öyle mi dedi ben mi yanlış duydum?? Alev'in oda numarasını mı söyledi ben mi yanlış anladım? NE YANİ BENİM İKİZİM BİR RUH HASTASIYLA AYNI ODADA KALMAYACAKTI DEMİ? Bunları düşünürken hoca Didem'in numarasını söylemişti bile. Sıra bana geldi. "Dolunay Sarısoy" "Burada!" "3. Kat 8. oda" HAYIR HAYIR HAYIR! DEMİR'İN ALEV'LE KALMASI BİLE DAHA MANTIKLIYDI! BEN VE AZRA. BEN ONLA AYNI ODADA KALACAKTIM. BENCE BEN YANLIŞ HATIRLIYORUMDUR AZRANIN ODA NUMARASINI DEMİ? İsmi okunduğundan geri ateşin etrafına oturan kişilerin yanına gidip Azra'yı buldum "sana hangi oda çıkmıştı?" Azra kendisine benim tarafımdan soru geldiği için şaşırmış ve iğrenmiş şekilde "Ne yapacaksın?" dedi. "Ben senin oda numaranı yanlış hatırlıyorum herahalde hoca bana seninkiyle aynı bir numara söyledi de" dedim yapmacık bir gülümseme ile. "Off saçmalama ben seninle aynı odada olmam neymiş senin numaran?" "3. kat 8. oda" dedim. "NE?? ABİ ŞAKA MI BU YAA OF BEN SENLE AYNI ODADA KALAMAM" "Pardon?" diye bağırdım yüksek sesle. "Yani kendi arkadaşlarımla kalmak daha mantıklı" dedi Azra. Biz konuşurken Azra'nın ciyaklamasını duymuş olacak ki Alev de bizi dinliyordu. "Ben sana çok meraklıydım sanki. Eğer çok istiyorsan git söyle değiştirsinler ben uğraşamam." deyip. Demir'in yanına oturdum. Ama Demir halinden memnun görünüyordu. Alev'le birlikte gülüşmelerinden belliydi. Yani Alev gülmüyordu ama olsun. Hiç bir zaman gülmüyordu aslında. Saat 20.00 olmuştu ve hava karanlığa bürünmüştü. Yoklama bittikten sona biraz daha oturduk ve sınıf öğretmenleri tekrar sınıfları birleştirip yoklama aldılar. Bu sefer numara söylenmediğinden hızlı bitmişti yoklama. Odalarımıza gitmek için yürümeye başladık. Zaten 10 dakikalık yoldu. Canım arkadaşım (!) Azra ile odamıza doğru çıkmaya başladık. Korkuyordum bir yandan. Ya uykumda beni boğmaya falan çalışırsa bu ruh hastası. İğrenerek bir bakış attım Azra'ya tekrar. Bu kızın popülerlikten başka derdi yoktu. Odaya geldiğimizde valizlerimizin getirildiğini gördük. Valizi açıp dolaba yavaş yavaş yerleştirirken Azra yatağa zıplayıp telefonundan bir şeyler karıştırmaya başladı. Oda ferahtı aslında. Yani en azından Azra ile sıkış tepiş değildim. Valizimi bitirip ben de yatağıma uzandım.

Güneşin yüzüme vurması ile uyandım. Bİ DAKİKA! ÇOK MU GEÇ UYANDIM?? Yanımda duran telefonumu açıp saate baktım 08.27? Evet iyi uyanmıştım yine. Yanımda Azra olmayınca beni uyandırmadan yemekhaneye inmiştir sandım. Normal bir insan olsaydı uyandırırdı ya. Harbi Azra neredeydi? Saat sekiz buçuk ve bir insan ormanda sekiz buçukta nereye gidebilirdi? Tuvalete gitmiştir diye düşündüm, ne yaptığı umurumda bile değildi. Dün odalara çıkarken yemekhanenin saatlerine bakmıştık. Telefonla saatleri çektiğimden galeriyi açtım. 9.30 Sabah kahvaltısı 12.30 öğle yemeği 17.30 akşam yemeği 22.30 gece atıştırmalığı. Geçireceğimiz 3 gün de aynı saatlerde başlıyordu ve kahvaltıya daha 1 saat vardı. Benim de uykum geçmişti artık. Valizimde olan bakım malzemelerini çıkartıp tuvalete geçtim; sabah minik bir bakım yapmak, Alev'i ve diğerlerini gördüğüm için yorulan yüzümü toparlayabilirdi. Saçımı ve makyajımı yaptıktan sonra üzerime beyaz çiçekli bir elbise geçirip çantamı aldım. On dakika sonra hazırlamıştım kapıyı açmama Alev'i görmem bir oldu. BU KADARDA OLAMAZDI AYNI ANDA KAPIYI AÇAMAZDIK. Spor kıyafetler ve dağınık saçlarıyla her zamanki gibi oldukça iyi gözüküyordu yüzündeki gergin ifade yoktu gözleri üzerimde geziniyordu açıkçası bende onu süzmekle meşgul idim. Allah var yakışıklı çocuk. Yalan yok haklısın iç ses. Sen bu egoiste bir şeyler. Yok saçma sapan konuşma. Salak mıyım ben. Evet. SUS İÇ SES. Sessizlikten rahatsız olarak günaydın dedim günaydın elbise, yakışmış güzel olmuş. Baya. Sesi kendinden bağımsız gibiydi sanki kendi kendine konuşuyordu. Bakışlarında alay yoktu herkese attığı o sert bakışlarda daha çok etkilenmiş gibiydi şaşırtıcıydı teşekkürler dedim beklemediğim iltifat karşısında. Konuşsak çünkü yeterince yanlış anlaşıldım bence dedi. Nedense bunu cidden dert ediyor gibi hissediyordum tekrar beni ezmeye çalışırsa cevabını zaten verirdim dinlemekten zarar gelmezdi. Tamam dinliyorum dedim bahçede konuşalım istersen dedi onaylayarak kafa salladım merdivenlere doğru yöneldik. Sabahları hep mi böylesin yoksa bugüne özel mi diyen Alev'e döndüm yine o gıcık gülüşü vardı yüzünde ne varmış halimde dedim sakin olmaya çalışarak. İyi misin diye kontrol ettim benle düzgünce konuşunca hala bana sinirleniyorsun sorun yok deyip göz kırpıp önüme geçti onun önüne geçerek. Bende sende bir şey var sanmıştım dedim önünde durup yürümesine engel olarak. Son basamaktaydım Alev'i bir adım daha atmasıyla aramızda çok az bir mesafe vardı. Kokusunun çok güzel olduğunu fark ettim narenciye ve amber. Anlam veremediğim bir şekilde beni sinir eden Alev Akalayla aramızda bu kadar az mesafenin olması iyi değil gibiydi çünkü beni kendine çekiyordu ve bu tanımlayamadığım bir duyguydu. Bakışları iddialıydı ama ben daha iddialıydım her zamanki gibi sert bakışların olmayınca herhalde hastasıdır dedim. Malum senin doğana aykırı diye eklememle küçük bir adım daha atıp aramızdaki mesafeyi nerdeyse sıfıra indirdi. Bu bakışlarımı daha çok sevmiş gibisin dedi gözleri yüzüme çok detaylı bakıyordu ve bundan rahatsız olduğumun farkındaydı. Bakışlarının küçük bir anlığına dudağıma kaymasıyla arkamı dönüp hızlıca merdivenleri inmeye devam ettim. Arkamda gelen kahkaha sesi umurum da değildi. TEK BİLDİĞİM ALEV AKALAYDAN NEFRET ETTİĞİMDİ. Aşağı inmeme etrafın çevrili olmasıyla şaşırdım Alev de aynı şekilde bakıyordu. Bahçede bir sürü polis arabası vardı adli tip yazısıyla işler daha da karmaşık hal alıyordu. Ağlayan bir grup görmemize ikimizde göz göze geldik ne oluyor dedim bilmiyorum dedi. Ağlayan gruptan Ecem'in çıkmasıyla Alev'i boynuna atladı abi ben çok korkuyorum diyerek titriyordu adeta. Alev'in yüzünde gördüğüm duygular karışıktı Alev Mert dedi yüksek bir sesle o sırada Mert, Selen, Demir ve Ege'yi yeni fark etmiştim. Burada ne oluyor dedim hiç bir şey anlamıyordum Alev de aynı şekildeydi onunda sabrının taştığını anlayabiliyordum. Dün gece bir kız ölü bulunmuş odasında. Aleyna Özkaya. Hatırlıyordum melek gibi sarı saçlı bir kızdı. Nasıl bir kötülüğü olabilirdi kim onu öldürürdü. Mert sözleri zihnimde dönüyordu algılayamıyordum. Bir cinayet işlenmişti. Katil. Katil hala aramızda olabilirdi. Ne olacaktı? Rüya gibiydi. Kitaplarda olurdu ancak böyle şeyler. Bunlar gerçek miydi? Yaşadığım şeyleri algılayamıyordum. Dolunay diyen sert sesle irkildim kendine gel diyen Alev'e baktım Selen 'in sarılmasıyla ona sarıldım çok boş bakıyorsun korkuyorum diyen Demir' in sesi şüpheliydi. Algılayamıyorum dedim şuraya bir yere otur yani oturun dedi Alev sesi emir vericiydi ben polislere olayı sorgulayayim Yıldız teyzeyi arayıp bir şeyler yapacağım. Nasıl bu kadar soğukkanlıydı. Tam itiraz edecekken Dolunay bu durumda iki kişi bir köşede oturmak ne kadar mantıklı sence kriz geçirmek üzeresin her halinden belli diye kulağıma fısıldamasıyla sustum haklıydı. Gözlerimi kapattım Ecem oldukça kötü gözüküyordu kafasını Ege'nin omzuna koymuştu. Ne yazık ki Azra da bizimle oturuyordu. Başımı Demir'in omzuna koydum şuan cidden kendimi kötü hissediyordum. Güvensizlik evet en baskın duygu buydu sanırım. Hepimizin kafasında bir sürü soru vardı ama hiç kimse dile getiriyordu. Demir'in saçlarımı okşaması iyi geliyordu. Demir ben algılayamıyorum dedim kulağına fısıldayarak sakin ol anneannemi biraz sonra Alev ara zaten o halleder sana bir şey olmasına izin vermem ay'cıksız iron man mi olur hem demesiyle gülümsedim. Her zaman beni güldürebiliyordu. Demir'in de benim gibi şarjı yoktu en ters zamanda olmazdı zaten. Alev telefonla konuşarak yanımıza doğru geliyordu. Ihı Yıldız teyzeciğim anlıyorum. Demek ki anneannemle konuşuyordu. Yani evet demin polis memurları da böyle söyledi kızlar biraz panik yaptı yani iyiler isterseniz telefonu Dolunay veya Demir'e verebilirim. Telefonu hafifçe kulağından uzaklaştırıp gelir misin demesiyle ona döndüm. Biraz grupdan uzaklaşınca telefonu hopörlere almıştık Demir de yanımdaydı. Çok özür dilerim her şey için demesiyle bilemezdin okul veliler ne yapacaksın diyerek sözünü böldüm orasını anneannem halleder düşünmene gerek bile yok diyen Alev'e ters bir bakış attım. Yaranamıyoruz dermişçesine iç çekti birbirinizden ayrılmamızı istiyorum Alev Dolunay sana emanet demesiyle göz göze geldik. Alev'i gözlerinde ki bilmişlik beni zaten kaçık olan aklım... Cidden delirmek üzereydim.

HİÇ KİMSEYE GÜVENMEWhere stories live. Discover now