Sedamnaest

914 50 18
                                    

Sonraki gün uyandığımda hiç yataktan çıkmak istememiştim. Yüzleşeceğim şey, yapmam gereken şeyin ağırlığı ve üstüme binecek sorumluluk bana çok fazla gelmişti. Ama güçlü bir kadın olmalı ve yataktan çıkmalıydım.

Aynen aynen, enerjik kadına bravo.

Elimi yüzümü yıkayıp aşağı indiğimde Dusan her zamanki gibi benden önce uyanmış ve kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı.

"Becerikli sevgilim." dedim hafifçe yükselip yanağını öperken. "Yardım edeyim mi?"

"Ben hallediyorum. Sen otur." Hazırladığı omleti masaya bırakıp karşıma oturdu. "Uykunu alabildin mi?" Kafamı salladım. "Yorgundum zaten, hemen uyumuşum konuştuktan sonra. Az önce alarm sesine uyandım."

"Alarma kadar uyanmadın mı hiç?" Kafamı sağa sola salladım. "İyi."

"Neden sordun ki?"

"Sabah parfüm şişesi düşürdüm. Bir de telefon çalınca uyandırdım sanmıştım."

"Yok ya, uyanmadım. Set yorgunluğundan heralde." Güldüm. "Rüyamda görüntü yönetmeni hâlâ güneşi biraz daha sağa alabilir miyiz diyordu. Galiba setten tam çıkamadım bile." Dusan da güldü.

"Bu ay çok projeniz var mı?" Kafamı salladım.

"Beş tane vardı, biri dün çekildi. Bir de bu Fenerbahçe işi çıktı. Yani yine beş."

"Karar verdin o zaman."

"Her ne kadar işimi bir erkekle yakın olduğum için elimde tutmak feminist tarafımı rahatsız etse de yapmam lazım. Sindirme politikalarına gelemem."

"Seni bu duruma sokan da bir erkek. Bu işi şu ana kadar yapılmış en iyi şekilde yapacaksın ve o patron bozuntusuna güzel bir ders vermiş olacaksın. Feminist tarafına da hiçbir şey olmayacak. Hatta zarar görmeyi bırak daha da güçlenecek bir erkeğe haddini bildirdiğin için." Gülmemi tutamadım.

"Feminist tarafım sana teşekkür ediyor ona yardım ettiğin için." Masanın üstündeki elini tuttum. O da karşılık olarak dudaklarına götürüp öptü elimi.

İşe gitmek için yola çıkacağım zaman ise Dusan'ı beni otobüs durağına bırakmasının yeterli olduğuna ikna etmek için biraz çaba sarf ettim.

"Ne olurdu yani bıraksaydım? İki saat otobüs çekeceksin."

"Bir buçuk saat. Ayrıca ben toplu taşımaya alışkınım. Beni bırakırsan antrenmana gecikirsin."

"Sana araba almalıyız. Böyle otobüsle taksiyle olmuyor, içim rahat etmiyor." Gerçekten bir araba alması eksikti. Aileme açıklayamayacağım daha çok şey olacaktı bu sayede.

"Hayatım, 23 yıldır İstanbul'da yaşıyorum ben. Araba ile karşıya geçecek kadar delirmedim henüz." Durağa yaklaştığımızda Dusan durdu ve bana döndü.

"Görüşürüz."

"Görüşürüz." Kısa bir veda öpücüğünden sonra arabadan inmiş ve durağa yaklaşan otobüse binmiştim.

Normalde Dusan'ın beni bırakması işime geliyordu. Hem daha kolay gidiyordum hem de onunla biraz daha çok zaman geçirebiliyordum böylece. Ama dünden sonra biraz yalnız kalıp stüdyodakilere yapacağım açıklamayı düşünmem lazımdı. Nasıl ilerleyeceğimi bilmediğim bir yoldaydım ve peşimden onları da sürükleyecektim. Hem de tüm bu yoğunluğumuzun arasında.

Kafamda planlar yaparken stüdyoya nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. Ama her şeyi kafamda belirlemiş gibiydim. Elbette aksaklıklar olacaktı ama en azından bir yol haritam vardı artık.

Enchanted / Dusan TadicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin