On Üç

464 47 60
                                    

Dusan, Petar'ın biletini konuşmamızın ardından hemen almıştı, hatta az önce de onu havaalanından eve getirmek için çıkmıştı. Petar ilk kez tek başına uçak yolculuğu yapıyordu. Bu beni endişelendirse de annesi ve babası tarafından benzer bir his alamamıştım. Dusan ve Dragana bunun bir tatil değil bir ceza olduğu konusunda hemfikirdi. Onlara göre eğer arkadaşlarının burnunu kanatacak kadar kavga edebiliyorsa tek başına seyahat edebilirdi. Sırplar biraz acımasız olabiliyordu bazen. Sovyet disiplini işlemişti kanlarına ve bunu çıkarmanın bir yolu yoktu sanırım.

Dusan, Petar'a çok yumuşak davranmamam için beni de uyarmıştı. Bir cezada hepimiz tutarlı olmalıymışız, yoksa bu hem Petar'ı hem kardeşlerini cesaretlendirirmiş. Bu konuda fazlasıyla ciddi olduğunu sonradan anlamıştım. Öyle ki Petar'ın nevresimlerini bile değiştirmeme izin vermemişti, geldiğinde Petar'ın yapması gerektiğini söylemişti. Bununla ilgili gitmeden önce neredeyse yarım saat tartışmıştık ama sonunda onun inadına galip gelememiştim. Dusan genel olarak ilişki yaşaması kolay birisi olsa da hiç beklenmedik anlarda çok zorlaşabiliyordu.

10 yaşındaki bir çocuğa fazla yüklendiklerini düşünsem de kendi çocuğum olmadığı için yapabildiklerim kısıtlıydı. Dusan'a evden çıkmadan önce çok üzerine gitmemesini ve durumu dinlemesini söylemiştim. Ne kadar etkili olacaktı bilmiyordum doğrusu, Dusan gerçekten sinirlenmişti Petar'a. Tüm sabah sinirli sinirli söylenip durmuştu kahvaltıda. Sevgilim sakin ol, hayatım çocuk o daha, bir şey olmaz cümlelerimse boşluğa gitmişti muhtemelen.

Petar'ı bu raddeye getiren şeyin ne olduğunu merak ediyordum. Petar karakter olarak Dusan'a da Dragana'ya da çok benzemiyordu. Öyle ki kavgaya karışan kişi Tara olsa daha az şaşırırdım. Petar'ı hep sakin görmüştüm, olayların hepsini yaşından beklenmedik bir olgunlukla karşılayabiliyordu. Belki bu açıdan Dusan'a benzediği söylenebilirdi ama yine de Dusan'ın sakinliği sakin olduğundan değil kendini tuttuğundan geliyordu. Petar'ı ise sinirli bile hatırlayamıyordum. Tara onu çıldırtsa bile gerçekten abi gibi davranabiliyordu. Pamuk şeker gibi bir çocuktu Petar, o yüzden olayın aslını dinlememiz lazımdı.

Kapı açılma sesi duyduğumda elimdeki çamaşırı katlamayı bırakıp aşağı doğru indim. İkisinin de yüzü sirke satıyordu. Buna rağmen Petar ve Dusan'a gülümsedim ve kollarımı açtım.

"Hoş geld..." Petar yanımdan hızlı adımlarla yürüyüp geçtiğinde Dusan'a baktım buruk bir ifadeyle. Petar bana sarılmadan geçmezdi hiç. Tavrı kırmıştı beni.

"Ne oldu ki şimdi?" Sesim aniden üzüntüyle incelmişti.

"Hayata sinirli bir çocuk, ayrıca cezalı." Dusan omzunu silkti.

"Bana da mı sinirli?" Bana da yapamazdı bunu, vücudumda dolaşan çok fazla hormon vardı ve ağlamaya çok müsaittim. "Ben ne yaptım ki?"

"Sen üzüldün mü sana sarılmadı diye?" Yüzüne bir gülümseme yayılmıştı.

"Evet." Dusan yanıma yaklaştı ve sarıldı bana.

"Başka bir Tadic sarılsa olur mu?"

"Olur." Kafamı göğsüne yasladım. "Ne olmuş Petar'a?"

"Bilmiyorum, anlatmıyor. Neden kavga ettin diyorum sus pus duruyor karşımda. Beni daha da sinirlendiriyor."

"Ama konuşacaktın." Kafamı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım.

"Konuştum sevgilim. Cevap alamadığım bir konuşmanın etkisi olmuyor ama. Tek taraflı bir diyalogdu." Ofladım uzunca.

"Benim konuşmamı ister misin?"

"İstersen dene ama karşılık alabileceğini sanmıyorum."

"Deneyeceğim." dedim. "Ben Petar'ın sebepsiz yere böyle şeyler yapacağını düşünmüyorum."

Enchanted / Dusan TadicWhere stories live. Discover now