12. Yok öyle Senar Efendi?

1.1K 92 19
                                    


***

Arkasından uzanmış, kollarını karnında birleştiren adama kendini emanet etmişti Senar. Kenan'ın burnundan verdiği her nefes boynunu gıdıklıyor ama yüzünde tek mimik dahi oynatmıyordu. Kesinkes kararını vermişti. Yarın ilk fırsatta herşeyi anlatmayı planlıyordu. Sonra da karakola bile gitmeyi aklına koymuştu

Evet evet önce Kenan'a herşeyi anlatacak sonra da ne olursa olsun karakola gidecek ve herşeyi anlatacaktı. Gizem'in katili her kim ise, bir an önce ortaya çıkmasını herkesten daha çok istiyordu. Çünkü aylardır ona acı veren ve düşlerinde bile rahatlık vermeyen bu korkulu düşünceler beynini kemiriyordu artık. Bu da ister istemez kendine olan öfkenin harlamasına neden oluyordu.

Kenan ise sokaktan gelen loş sarı ışıkla aylardır öldü sandığı ama şuan kollarının arasındaki sevdiğine sarılmış, öylece nefes alıp vererek susmayı tercih etmişti. Kaç dakikadır bu şekil kenetlenmişti sevdiğine bilmiyordu ama onu bir daha kaybetmek istemiyordu. Kaybedemezdi. İkinci kez hatta üçüncü kez olmayacaktı.

İki kere okun ucundan sıyrılmışlardı zaten. Bu sefer göze alamazdı. Ölürdü. Dayanamazdı.

Senar'dan gelen "Öptün mü hiç onu?" sorusu Kenan'ın karalarının yumulmasına neden oldu. Kendini boğulmuş gibi hissediyor, ağzını açmak dahi istemiyordu. Lakin Maviş'i ağzını açmadan "Hmm?" diye yineleyince yutkundu. Bu soru müthiş derecede canını acıtmıştı.

Yalana başvurmadan itiraf etti "Evet, öptüm" dedi sadece.

Bu iki kelime neden sırtına yük bindirip kamburlaşmasına sebep olmuştu ki! Evet öpmüştü. İbrahim öpmemişti. O gidip öpmüştü. Kucağına da almıştı. Hatta tenlerin birleşmesine ve dahi cinsellikte gidebilecekleri en son yere kadar gitmişlerdi. Hepsini de bizzat Kenan yapmıştı. O yüzden bir korkak gibi yalanın arkasına sığınmak istmedi.

Evet, belki İbrahim'i bir kurtuluş yolu olarak görmüştü ama sonuçta birbirlerinin olmuşlardı. Pişman mıydı peki? Sonuna kadar hemde. Belki de bu pişmanlığı sevdiği adamın geri gelmesinden kaynaklanıyordu. Onu da bilmiyordu, hiçbir şey bilmiyordu. Çünkü kafası şuan içinde yazı olmayan bir kitap gibiydi. Kimden yardım isteyeceğini bilmiyordu. Sadece kollarının arasındaki adama biraz daha sığındı.

Bildiği tek bir şey vardı. O da İbrahim'e karşı hiçbir zaman duygusal bir bağ kurmamış olduğuydu.

Evet, İbrahim'in sohbeti hoşuna gitmişti son günlerde. Onunla ilgilenmesi, onu bir nebze de olsa taptaze olan yaralarından uzaklaştırması da hoşuna gitmişti ama Kenan bunların hepsini yaparken, Tıpkı ilkbaharda bir ağacından dalından düşen ve bomboş sokakta savrulan, kanayan bir yaprak misali gibiydi. Herşeye hazırlıksız yakalanmıştı

İbrahim olmasa da, bir başkası olacaktı. 'Off' diyordu içinden. 'Bir sürü bilinmezlikle baş etmek ne zormuş' diyordu.

Tekrardan canı sıkkın bir şekilde dudaklarını birbirine değdirerek "Affet beni bebeğim" diyebildi. Aklına gelen şeyle tekrar konuşmaya zorladı kendini "Neden hiç haber etmedin. Keşke mesaj atsaydın. Fizanda bile olsan, gelir seni bulurdum bi tanem" dediğinde, Senar'ın dudakları çok az seğirdi.

"Ne fark eder. Bir kere umut vermişsin İbrahim'e. Öpmüşsün. O seni mutlu etmiş. Benim varlığım acıdan başka birşey vermeyecekti ki sana" diye noktalayınca, Kenan saçlarına burnunu sokup kokladı ve kanayan yaralarıyla mırıldandı

YABANCI YÜREK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin