LANETİN BEDELİ (FİNAL BÖLÜM)

37 21 30
                                    

Bölüm Şarkısı : Apashe & Flux Pavlion – Fracture / Cadı Bel'in şarkısı

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Fenrir'i beklerlerken içeri aniden koştura koştura Bel girdi. Andrei ve Dorin şaşkınlığını gizleyemedi. Bel heyecanla nefes nefese "Lütfen ona zarar vermeye çalışmayın, bu kimse için hayırlı olmaz. Ben Hekate ve Cernunnos'un kızıyım. Bu sebeple kısırım ve ölümsüzüm. Amacım sadece canlıları korumak ve şifa dağıtmak. Diğer cadılar gibi kötü niyetli değilim. Onlar herkese ait olan inancı alıp, dinleştirdiler. Ben onlardan ayrıldım. Annen Melinda da nefret etti ve sonunda avcıların tarafına geçti." dedi.

Andrei'in ağzı bir karış açıldı. "Ne?! Melinda benim annem mi?" diye sordu ciğerlerinde biriken nemli havayı ağzından çıkan buharla atarken.

Bel "Evet, Melinda senin annen. Daha önce söylemek istemedim. Çünkü..."

Melinda Bel'i takip etmiş ve onu ittirerek karanlık odaya aniden dalmıştı. "Sen ne boşboğaz, ne dedikoducu yaşlı bir bunaksın be. Andrei'in bu lanetli ormana geleceğini söyleyip, onu sana emanet ettiğim günden beri verdiğin açıklarla beni ve ekibimi ne kadar zor duruma düşürdüğünün farkında bile değilsin. Üstelik oğlum babasını avlamak için iz sürüyor. Bir b*ku beceremedin. Onları vazgeçirip, şehre geri göndermen gerekiyordu."

Andrei'in öfkesi patlamak üzereydi. "Yeter! Bel'i suçlamaktan vazgeç. Beni kundaklı halde kilisenin önüne bir piç gibi terkedip gittikten sonra mı anneliğin aklına geldi? Peki ya babam? Vahşi bir yaratık gibi milleti deşerken sende buna gözlerini mi yumuyorsun? Cadı konseyinden 'daha iyi' biri olmak için ayrılmamışsın anlaşılan. Sen kendi krallığını inşa etmeye çalışıyorsun. Ne yazık ki diğer avcıları da buna alet ediyorsun."

Melinda saçlarındaki beyaz tutamları kulağının arkasına iterken "Bak... Bilmediğin şeyler var. Babanın..."

Yaklaşan ayak sesine pür dikkat kesildiler. Sonunda beklenen kişi gelmişti. Beyaz saçlı ve sakallı, iki metreye yakın boylarda Andrei'in gözlerine benzer şekilde gri gözlü ve soğuk bakışlı bu iri yarı adam Fenrir idi.

Melinda, Fenrir'in kolunu nazikçe okşayıp yanına çekti. Fenrir oğluna uzun uzun baktıktan sonra iç çekerek hakkında düşündüğü yanlışları düzeltmek istercesine Andrei'ye açıklama yapmak, aralarındaki ilişkide orta yolu bulmak için konuşmaya başladı. "Baban, ormanları yakmaya gelen kundakçılarla, talancıları avlıyor. İstesem tüm insanlığın sonunu getirebilecek kapasitedeyim. Ama bunun yerine kötü adamlara haddini bildiriyorum. Onları ibret olsun diye de sallandırıyorum. Abimin yerine ben burada yaşamın devamlılığı için mücadele ediyorum. Ayrıca yaratık avlayan sadece avcılar değil. Strigoi'lerin kökünü kuruttum sayılır. Uriaşları da parçalarına ayırdım, yoksa dünya onlara yem olurdu. Zaten cadılar beni onları haklamam için saldılar. Bir tanesi de karım Melinda, beni zincirlerimden kurtaran bu kadına ilk görüşte aşık oldum. Tıpkı senin Dorin'e abayı yaktığın gibi" diyerek gülümsedi.

Dorin'in yüzü kızarmıştı, nereye bakacağını şaşırmıştı. Andrei "Onca yıldır yediğin naneleri takdirle anlatıp, bir de benim duygularımı okuduğunu mu sanıyorsun? Sence ben seni babam, Melinda'yı da annem olarak görüyor muyum? Hiçbir şey hissetmiyorum size karşı. Şu kısa zamanda tanıdığım Bel'e bile daha çok güveniyorum."

Fenrir "Okuduğun kitaplar, aldığın eğitim, şu berbat kilise işi –ki Melinda'yı bu konuda hiçbir zaman tasvip etmedim- avcıların arasına katılman senin düşüncelerini şekillendirip bir kalıba soktu. Biz ne kadar kendimizi anlatmaya çalışırsak çalışalım asla tabularını yıkamayacaksın. Peki beni neyle avlamaya geldin? Cerununnos'tan zincirlerimi aldın? Yanında kayda değer bir silah göremiyorum?"

KRAMPUS'UN GECESİ (TAMAMLANDI)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora