Mutfaktaydım. Uyuklamak için pek de iyi bir ortam değildi açıkcası. Eylül'le dün gece biraz fazla kaçırmıştık, sohbet etmeye öylesine dalmıştık ki şimdi tek yaptığım esnemekti. O uyuyordu ama dün akşam yemeğini onlar yaptığı için bu sabah kahvaltıyı hazırlama görevi bize düşmüştü. Yalçın her ne kadar dönüp uyumamı söylese de bunu yapmayacaktım, zaten Yağız da ben gibiydi. Birilerinin ciddi anlamda ona yardım etmesi gerekiyordu.
Yaslandığım tezgahtan uzaklaşarak buzdolabına doğru yaklaştım. Yumurta haşlamam gerekiyordu, zar zor ikna edip Yalçın'dan aldığım görev buydu. Buzdolabından birkaç tane yumurta çıkardım ve cezvenin içine yerleştirerek cezveyi suyla doldurdum. Ocağa yaklaştım ve cezveyi ocağa bırakıp altını açtım. Hemen sonra gözlerim kapanmak için direniyorken elimi tezgaha yaslayıp beklemeye başlamıştım.
"Güzelim..." Yanıma sokulan Yalçın'ın sesiyle birlikte bakışlarımı ona kaldırmaya çalıştım ama bana engel olmuştu. Arkama geçerek beni kendine yasladı. "Yukarı çık ve uyumaya devam et, kahvaltı hazır olduğunda diğerleriyle birlikte seni çağırırım."
"Hayır ben iyiyim, açılırım birazdan."
Yanağımı öperek karnımın üzerindeki kolunu sıkılaştırdı. Tam da o anda içeri giren Yağız sanki çok daha özel bir anımızı görmüş gibi bağırmıştı. "Yuh!! Ne yapıyorsunuz ya mutfağın ortasında, ayıp ayıp!"
Yalçın elini üzerimden çekerek benden ayrıldığında yüzünü ekşitiyordu. Yağız'ın sesini dahi duymaya tahammülü kalmamış gibiydi. Yağız ise onun bu tavrını görmezden gelerek kapıda durmayı bıraktı ve içeriye doğru ilerledi. "Siz burda fingirdeşirken ben masayı hazırladım, kahvaltılıkları da koydum neyseki. Size kaldıysak işimiz zor gibi."
"Abartma Yağız, bir şey yapmıyorduk." diye söylendim. Bu sakin tavrıma karşılık yanımıza gelerek "Bence abimin mutfaktaki ekip arkadaşı ben olayım Ada, sen masayla ilgilen. Nasıl fikir?" demişti. Bunu ciddi ciddi soruyorsa eğer birinin de ciddili ona Yalçın seni dövsün mü istiyorsun diye sorması gerekiyordu.
"Bütün bir gece boyunca aynı odada yeterince sabrımı sınadın zaten Yağız, bence sınırını aşma artık."
"Neden ki? Ada'dan daha iyi yemek yaparım bir kere ben."
Kaşlarımı çattım ve omzuna vurarak oradaki varlığımı hatırlatma gereği duydum. Beni kötüleyecek miydi yani? Planı bu muydu?
Yalnızca gerçekleri söylüyor Ada."Burada yemek yapmıyoruz, eğer çok yemek yapmak istiyorsan evde anneme ve çalışanlara yardım et."
"Of abi seninle de konuşulmuyor, biz artık ortak bir takımız. Hadi Ada sen masaya geç."
Bizi birbirimizden uzaklaştırmaya mı çalışıyordu yoksa bana mı öyle gelmeye başlamıştı. Amacı neydi şimdi sabah sabah?
"Yağız... Buraya sen istedin diye değil, Ada'yla baş başa vakit geçirebilelim diye geldim."
"Yarım saat yüzünü görmesen ölmezsin abi. Hadi Ada."
Omuzlarımı düşürdüm. Şimdi ısrar edip kalacağım desem Yağız'ın daha da inat edeceğini biliyordum. Onu kardeşim gibi tanıyordum. Bu yüzden kabullenmek zorunda kalmıştım. "Masada görüşürüz."
Yalçın'ın yüzü düştü.
"Masaya gidecek başka bir şey var mı?"
"Yok, her şeyi götürdüm ben. Sen otur ve bizi bekle."
İsteksiz bir şekilde mutfaktan çıkarken Yalçın'ın Yağız'a yönelik dediklerini son anda duymuştum. "Sen de git, gözüme görünme daha iyi."

STAI LEGGENDO
YERLE GÖK ARASINDA
Storie d'amoreEğildi. Dans pistinde yarım bıraktığımız işi bitirmek ister gibi burnunu şakağıma yasladığında tenimi takip ederek doğruca boynuma kaydırmıştı. "Saçların başımı döndürüyor." Burnunu boynuma sürttüğünü hissediyordum. Duraksadı. "Kokun..." Boynuma uza...