Hazırlığım bittiğinde son olarak parfümümü de sıkarak çantama uzandım.
Taşkıran'ların şirketinin yıldönümüydü. Büyük bir kutlama yapılacaktı. Tam da Yalçın'la aramız limoniyken buna denk gelmiş olmak beni hazırlıksız yakalamıştı. Sabah bu davete gideceğimi dahi bilmezken bir anda aniden kendimi buna hazırlanırken bulmuştum.Yalçın yanında olmamı istemişti ve açıkcası zaten yanında olmak istiyordum. Başta emin değildim. Çevremiz bizi hâlâ mutlu ve yeni evli bir çift olarak görse de içimizde ne fırtınalar kopmuştu sonuçta.
Bunun üstüne Yavuz abiyle telefonda konuşmuştuk. Gelmemi bizzat istemişti. Kameraların karşısında Yalçın'ı ve aileyi yalnız bırakmamamı söylemişti. Haklıydı. Onların yanında olmak istediğimi fark ettiğimde ise Gökçe'yi yine anneme emanet etmiştim. Sağolsun bu gece için bunu seve seve yapacağını söylemişti.
Üzerimdeki elbiseyi düzelterek odadan çıktım ve dikkatli adımlarla alt kata indim. Annemle Yalçın aşağıda, kapının önündeydiler. Gökçe erkenden uyumuştu.
Benim geldiğimi fark ettiklerinde ikisi de bana doğru dönmüştü. Yalçın'ın baştan aşağıya üzerimde dolaşan gözlerine karşılık tökezlememek için özellikle çaba sarfediyordum.
Merdiven basamaklarını bitirdim. Yalçın'ın ısrarcı bakışları üzerimde dolaşırken annemle vedalaştık. Gökçe hakkındaki tembihlerimi edip nihayet evden çıktığımızda Yalçın bana yetişerek arabanın kapısını benim için açmıştı. Daha iyiydik ve daha iyi olacaktık. Buna inanmaya başlıyordum. Her şeyi düzeltmeye hazır olan tavrını gördükçe inancım artıyordu. Bana attığı adımlara karşılık bende artık inat etmek istemiyordum.
"Teşekkür ederim." Ön koltuğa oturdum ve arabanın diğer tarafına geçen bedenini takip ederek yerine geçmesini bekledim.
Arabaya bindi. Emniyet kemerini takarken onu seyrediyordum. Onun da bakışları bendeydi. Arabayı çalıştırırken artık dayanamamış ve gözlerini ara sıra üzerime çevirirken konuşmuştu."Bilerek beyaz giydiğine eminim."
Bakışlarım üzerimdeki elbisede gezindi. Kuru iftira.
"Ne münasebet? Sadece beyazı kendime yakıştırıyorum. Senin bunu beğendiğini unutmuştum çoktan."
Yani aslında çok küçük, miniminnacık bir an için aklıma gelip geri gitmiş olabilirdi...
"Beğenmek mi? Sadece beğenmek demek az gelir. Beni baştan çıkarmak istiyormuşsun gibi görünüyor."
Bu sabah banyoya dalıp yaptığı ufak çaplı şovdan sonra bundan hiç şüphem yoktu. "Sen zaten baştan çıkmaya hazırsın." diye söylendim kısık bir sesle. Diğer tarafıma dönüp camdan dışarıya bakmaya başlamışken karşı çıkmıştı.
"Hiç de bile. Sen de sanki bana karşı hassas değilmişsin gibi..."
Eteğimi düzelttim. "Tamam Yalçın kapatalım bu konuyu, konuşmak istemiyorum." Sabah yaptıklarından sonra bir süre beni etkileyecek kelimeler kullanmasına dahi karşıydım hatta. Hızlı gitmek istemiyordum.
"Bahse varım ben seni daha kolay baştan çıkarırım."
Başımı çevirip yine ona baktım. Neyin bahsinden bahsediyordu? Birdenbire nereden esmişti yine?
"Çocuk muyuz biz bunun yarışını yapalım?"
Omuz silkti. Bütün dikkati önündeki yoldaydı. "Yarış değil, sadece emin olduğum bir şey."
"O kadar emin olma o halde."
Durdu. Böyle bir tepki verdiğimi duyar duymaz gözleri kısa bir an için yoldan çekilip bana uğramıştı.

ESTÁS LEYENDO
YERLE GÖK ARASINDA
RomanceEğildi. Dans pistinde yarım bıraktığımız işi bitirmek ister gibi burnunu şakağıma yasladığında tenimi takip ederek doğruca boynuma kaydırmıştı. "Saçların başımı döndürüyor." Burnunu boynuma sürttüğünü hissediyordum. Duraksadı. "Kokun..." Boynuma uza...