0.2

50 5 16
                                    

Hwang Hyunjin

"Başınızı biraz daha kaldırın lütfen bay Hwang."

Tepki vermeden hafifçe kaldırdım başımı. Uzun uzun telefon konuşmaları sonrasında bu işi kurtarmayı başarmıştım. Üzerimde beyaz bir gömlek, onun üzerine açık kahve tonlarında bir süveter vardı. Yine aynı tonlarda bir pantolon ve beyaz botlarla tamamlammıştı kombinim. Sarı saçlarım geriye doğru sabitlenmiş, hafif bir makyaj yapılmıştı yüzüme. Elimde bir fotoğraf makinesi tutuyordum, bir fotoğrafı ise havaya kaldırmış, gözlerimi üzerinde gezdiriyordum.

"Çok güzel bay Hwang, lütfen böyle kalın."

Flaşlar patlamayı sürdürürken ben de pozumu korumaya devam ettim. İşlerim bu sıralar inişli çıkışlıydı. Felix sağolsun, bazı çekimlerim iptal edilmişti bile. Ancak öylece oturup olanları izlemeye niyetim yoktu. Felix kendi başlatmıştı, ben de ona uyum sağlamalıydım. Onun dilinden konuşup onun oyununu oynayacaktım. Artık susmak yoktu. Aylardır her yaptığı açıklamaya ona olan aşkımdan susmuştum ama yeterdi artık. Kariyerimi böyle yerle bir edemezdi. İzin vermezdim

"Lütfen kameraya bakın bay Hwang"

Başımı biraz eğip kameraya döndüm. Kendimden emin bir şekilde bakarken kameramanın hoşnut yüz ifadesi kendimi iyi hissetmemi sağlamıştı. Ben buydum işte. Herkesin ilk seçeneğiydim. Hayatım boyunca istenilen olmuştum. Bu da bana seçilen değil, seçen olma imkanı sunmuştu. İstediğim işi kabul edip istediğimi reddetme hakkına sahiptim. Çekecekleri tek bir fotoğrafım bile inanılmaz paralar gerektiriyordu. Ben böyle yaşıyordum ve bu günlere de kolay gelmemiştim. Kariyerimde tek bir ufak çiziğe bile yer yoktu. Tek kusurum yanlış erkek arkadaş seçmek olacaktı.

Felix benim için tam bir hayal kırıklığıydı çünkü.

Ama kendimi suçlayabilir miydim? İşte bundan emin değilim.

Aşıktım.

Hâlâ aşığım.

O yüzden bunca zaman verdiği her röportajda sustum. Ne derse dersin, nasıl nefret kusarsa kussun sustum. İftiralar attı, inkar ettim. Benden neden ayrıldı? Neden aldattığıma inandı bunu bile bilmiyordum. Yüz yüze görüşmek bile istemedi. Ona ulaşmak için günlerimi verdim. Bazı işlerimi iptal ettim çünkü kıpkırmızı olan gözlerimi makyajla kapatsak bile gözlerim durmuyordu. İçimden ufacık da olsa gülümsemek gelmiyordu.

"Sen de gülümse Hyunjin."

Kulağımda yankılanan ses kalbimin sarsılmasına sebep olmuştu. Menajerime göz ucuyla yardım istercesine baktım. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Nasıl gülümseyebilirim Felix? Mutlu olduğumu mu sanıyorsun? Aşık olduğum adam onu aldattığımı sanıyor.

"Bay Hwang çok yoruldu, lütfen bu çekimi burada bitirelim."

Kameramanı ikna etmek biraz zor olmuştu. Çoğu zaman sözleştiğimizden daha fazla fotoğraf vermeyi kabul ediyordum ki en iyilerini seçebileyim ancak bu sıralar bir tane bile fazladan fotoğraf verecek halim yoktu. Bitmiş, tükenmiş hissediyordum. Üzerimdekileri çıkarmak ve suratımdaki makyajdan kurtulmak için hazırlanma odasına ilerlerken aklımda onun sesi, o kelimeler yankılanıyordu.

Hayır Felix, sen ne dersen de gülümsemeyeceğim. Gülümseyemem, çünkü mutlu değilim, canım yanıyor, senden fazla..

Makyaj temizleme suyunu ve pamuğu aldım elime. Pamuğu gül kokulu suya bulayıp hunharca makyajımı temizlemeye koyuldum. Eve gitmek istiyordum. Yatağımın içine girip saatlerce ağlamak ile terasa çıkıp viskimi yudumlamak arasında gidip geliyordu düşüncelerim. Dengem şaşmıştı, ne yapmam gerektiğini (ya da istediğimi) ben de bilmiyordum. Tek istediğim şey aklımdan onu tamamen silip atabilekti. O da ne yazık ki mümkün değildi. Duyduğum kapı çalma sesiyle boğazımı temizledim.

"Gir."

"Bay Hwang, dün konuştuğumuz firmadan maalesef olumlu yanıt alamadık, artık iş birliği yapmak istemediklerini tekrardan net bir biçimde söylediler. Aksiyon almamakta hâlâ kararlı mısınız? Kariyeriniz yokuş aşağı sürükleniyor."

Avukatımla göz göze gelmeyi beklememiştim. Asistanlarımdan biridir diye düşünmüştüm. Aynada suratıma baktım ve peçeteye uzanıp gözlerimi sildim sertçe, ardından kabine ilerledim. Avukatımın hâlen beni izlediğini fark etmiştim. Artık bana acıyor muydu? Belki de. Acınacak haldeydim çünkü. Üzerimdeki kıyafetten kurtulmaya çalışırken ne yapabileceğimizi düşündüm. Yalanlasam, gerçekleri anlatsam bile inanmazdı kimse bu saatten sonra. En başında yapmsm gerekeni yapmadığım için kapana kısılmış gibi hissediyordum. Ben bir ceylan yavrusuydum, Felix ise dişi bir aslan. Farklı bir yolu olmalıydı. Kanıtlamalıydım. Elimde sağlam kanıtlar olmalıydı ki herkese masumiyetimi kanıtlayabileyim.

Kanun önünde suç işlememiştim, ancak insanlar bana sicilimi kömür kalemlerle boyamış, daha doğrusu kirletmişim gibi davranıyorlardı. Oysaki ben sevmekten başka hiçbir şey yapmamıştım. İç çekerek çıkardığım kıyafetleri askılarına astım ve daha sade olan mavi kazağım ile siyah kot pantolonumu üzerime geçirdim, siyah postallarımı da güzelce bağlayıp kabinden dışarı attım kendimi.

"Felix'in eline ulaşan fotoğraflar sosyal mecralarda hâlihazırda mevcut, değil mi?"

Kurduğum cümlenin, seçtiğim kelimelerin yapaylığından olsa gerek avukatım birkaç saniye öylece yüzüme baktı. "Bu siz değilsiniz bay Hwang." dercesine üzerimde gezindi gözleri. Başıyla onayladı, sonra telefonunu elleriyle kavrayıp parmak uçlarını ekranın üzerinde gezdirdi. Duyduğum alçak tonlu sesten klavyeyi kullandığını anladım. İnternette küçük çaplı bir araştırma yapacak, fotoğrafları kolayca bulacaktı. Çok geçmeden de fotoğraflardan birini açıp telefonu bana uzattı. İncelemeye başladım. Kalabalık bir mekandı. Birbirleriyle fotoğraf çekilen bir çift göze çarpıyordu. Arkada ise bana tıpa tıp benzeyen bir adam, yanında da ilk defa gördüğüm bir kadın vardı.

"Geçen gün arkadaşlarımla gittiğim bar değil mi burası?"

"Evet bay Hwang."

Fotoğraftaki çifte döndüm tekrar. Adamın kolunda Rolex marka saat vardı. Güney Koreli değildi. Göz yapısı tamamen farklıydı. Saate bir süre bakıp fotoğrafın çekildiği zamanı anlamaya çalıştım. 11.43. Tam bu saatte çekilmişti. Kafamı telefondan kaldırdım ve düşünmeye başladım. O saatte bardaydım evet. Saat kaçtı hatırlamıyorum ancak bir süre sonra yalnız kaldığımı hatırlayabilmiştim. Biraz daha düşünmem gerekiyordu, ya da daha kısa ve garanti, ama biraz zor bir yolu seçecektim.

"Kamera kayıtlarına ihtiyacım var."

Birkaç gün gecikti bölüm :' bu hesapta en fazla bu kitapla uğraşıyorum ve hem detaylı hem de uzun olsun istiyorum

Umarım sevmişsinizdirr

Misunderstood -Hyunlix-Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon