6° Vanilla

68 8 10
                                    

Jongin o haftayı Luhan'ın ofisinde tamamladı. Sabahları ilk kahvesi KyungSoo ile öğleden önceki kahvesi ise Minseok ile geçiyordu. Minseok'un beyni sanki hiç durmadan bir şeyler üzerine çalışıyordu. Sürekli fikirle kaynayan bir zihin ve zaman onu bütünleyemiyor olmalıydı. Bir an bir hesabı yaparken bir an sonra başka bir dosyayı karıştırıyor olur sonra onu da bırakıp kapıda gördüğü bir lekeyi hatırlar ve onu silmeye dururdu. Ancak hiçbir işi yarım bırakmıyordu. Jongin için Minseok, zamanı büküp şekil verebilen biriydi. Bu yüzden onu ve Leo'yu başka bir hikayeye ana karakter olarak ayırdı.

Haftanın son günü mesai bitimine yakın KyungSoo'yu şirkette ararken balkonda buldu. Parmaklarının arasında onlar kadar ince bir sigara, dumanı savururken kısılan gözleriyle gülümsüyor gibi görünüyordu. Onu öptüğü günden beri KyungSoo hamlelerini yapmaya devam etmiş Jongin de bunları kabul etmişti.

"Karanfilli sakızlarına ne oldu?" dedi.

"Aklımdan geçenleri durdurmaya sakız yetmiyor" dedi.

Jongin tırabzanlara yaslanacak olduğunda KyungSoo refleks ile elini beline koydu onu tutar gibi, dikkat diye mırıldandı. Paniklemesi Jongin'i güldürdü.

"Neler geçiyormuş aklından?"

"Kimisi korkunç şeyler kimisi de anlatsam iş yerinde tacize girebilir."

İki konu da Jongin'in merakını dürtüvermişti. KyungSoo'ya eğilip "mesai bitmek üzere" dedi.

"Maalesef" dedi KyungSoo, gözlerinden dudaklarına süzülürken.

"Bize akşam yemeğine gelmek ister misiniz başkanım?"

"Abinle aile yemeği ritüelinizi bozmayayım."

"Bilakis abimin hoşuna bile gider."

Kyungsoo heyecanlı bir gülüşle "daha önce birisinin ailesi ile tanışmamıştım" dedi. İkisi de bu sözlerdeki anlam ile ciddileşti. KyungSoo sözlerini geri almak istedi. Diğerinin daha genç oluşu onu ekstra temkinli olmaya zorluyordu.

"Senden hoşlanıyorum, korkunç derecede hoşlanıyorum, hoşlanılmayacak gibi değilsin, korkunç derecede hoşsun."

Kyungsoo izah eder gibi sıraladığında Jongin'den bir kıkırtı döküldü. KyungSoo'nun elindeki sigarayı alıp söndürdü. Mutfağa girip çıkanlar dikkatini dağıtıyordu.

"Odaya geçelim mi?"

KyungSoo'nun tereddütleri çoğaldı fakat Jongin'i takip etti. Jongin'in açtığı kapıdan içeri girdi. Kapıyı kapatır kapatmaz ona döndü.

"Seni odanda öpsem, beni dava eder misin?" dedi Jongin. Kyungsoo Jongin'e doğru adımladı, Jongin kapıya yaslanınca dudaklarına uzandı.

"Öpmezsen dava ederim" dedi. Jongin öpücüğün içinde gülümsedi.

Herkesten sonra şirketten çıkıp metroya yürürlerken kolları birbirine değiyordu. Bu yakınlık Jongin'i her şeyden daha çok heyecanlandırıyordu. Metroda KyungSoo için de basınca "metro kartımı güncellesem iyi olacak" dedi KyungSoo.

Jongin "bendensiniz başkanım" diyerek onu da güldürdü.

Mesai sonu yoğunluğu ile ikisi de metroda ayaktaydı. Aynı yerden tutarlarken elleri birbirine değiyordu. Birkaç bakış aşağıda kalan adamın simsiyah saçlarından vanilya gibi tatlı bir koku geliyordu. Jongin ona eğilince KyungSoo bakışlarını ona çevirdi. Jongin yakalanmanın verdiği telaşla kızardı fakat bakışlarını kaçırmadı. KyungSoo gülümseyince diğer elini beline yasladı, "düşme diye" mırıldandı.

Jet Black Where stories live. Discover now