9° Ordinary Days

54 8 1
                                    

Hafta sonu birkaç çizim taslağı ve birkaç paragrafla geçti.. Gücenikliği Kyungsoo'dan tek söz almadan geçen zamanla çoğaldı, eskidi. Şirket çoktan denetimden geçmiş olmalıydı. Belki bunu kutluyorlardı. Fikrinde kurup durmamak için hiçbirinin hesabına bakmadı. Hesaplarına girmedi. Kendini sadece yazmaya verdi. Yazmak istediği ruh durumuna göre birkaç çalma listesi oluşturdu. Biraz temizlik yaptı. Junmyeon onun yazma triplerini bilirdi. Sadece nasıl gittiğini sorar, fazla üstelemezdi.

Hikayeyi tamamlaması beklediğinden uzun sürdü. Yazdığı tüm kurgulardan daha çok zaman almıştı. Bunda yolunda gitmeyen aşk hayatının etkisi büyüktü. Kaç kez eli telefona gitse de KyungSoo'nun bir şeyleri göze alması gerektiğine karar verip geri çekildi. Şimdi aşamazlarsa önlerine yine çıkacak bir tereddüttü bu ve her defasında aynı sınavdan geçmek ikisini de şimdi olduğundan daha çok yıpratacaktı.

Bu kez özet yerine bir şiir paylaştı.

"..
iki kendim varmış maviş anne
biri benmişim biri mutsuz
ben ölürsem maviş anne, mutsuz için
dünyanın bütün sabahlarına bir bilet al.

ben ölürsem mutsuza iyi bak!"  (*)

Kapak resmi olarak eklediği çiziminde şirketin bütün pencerelerinden izlediği manzaralardan detaylar vardı.

Yayın tarihi olarak belirlediği vakte kadar karakter tasarımlarını ve onlar için şarkılar paylaştı. Okurları kızıştırabildiği kadar kızıştırdı. Ayrılığın soğuk yüzünü onlara da gösterdi.

Yeni hikayesinin tanıtımı beklentisinin üzerinde okunma almıştı. Sosyal medyada da paylaşımlar önüne düşüyordu. Ödül beklentisi yoktu fakat bu ilginin artışı bir şeyler getireceğe benziyordu. Jongin yine de kimliğini açık etmeyi düşünmüyordu bir süre daha.

"Bir gün yayınevlerinden ya da yapımcılardan film, dizi gibi bir teklif gelirse ne yaparsın?" diye sordu Junmyeon.

"Kitap olabilir ama film, dizi benim kurguladığım karakterlere uymazsa yanaşmam. Yazdığım şeylerden soğumak istemiyorum."

"Hakkın var."

Hikayenin ilk bölümünü yayınladığında daha gün bitmeden ulaştığı okunma sayısı kimi hikayelerinin toplam okunmasına ulaşmak üzereydi. Bu ilgi onu ne sevindiriyor ne de endişelendiriyordu. Okurların şaşkın ve kafası karışmış yorumlarıydı onun eğlencesi. Sonraki birkaç bölümü de yayınladığında gelen yorumlardan biri özellikle dikkatini çekti.

"Hikayene neden -Bitch Black- ismini verdiğini şimdi anladım. Jet Black için bu karakter özel biri olmalı."

Yakalanmanın verdiği bir his onu sardı. Bu kullanıcının diğer yorumlarını aradı. Binlerce yorum arasında bulmak zordu. Fakat hepsinde dikkatli bir gözün çıkarımları vardı. Jongin bunun düzenli bir okur işi olabileceğini düşündü. Önceki kurgularında da aradı. İkinci hikayesinden bu yana okuyan biriydi. Ölüm karşısındaki sızlanışları Jongin'e onu hatırlattı. Gülüşleri yavaşça soldu. Bunca zaman nasıl arayıp sormadan durabildiğini düşündü. Onu bunca zaman tutan korkunun bu kadar gerçekçi olmasına inanamadı. Sevgisini sorgulayacak oldu ama bakışları hâlâ gözlerindeydi. Defteri o gözlerin, saçların, ellerin çizimleriyle doluydu. Buram buram özlüyordu. Gerçek bir ayrılık olsa bu kadar acıtmazdı belki diye düşündü, sonra bu fikrinden de vazgeçti. Bir gün çıkıverip gelecek olması, araması fikri, onu bir daha hiç görememe fikrinden yeğdi.

Jet Black Where stories live. Discover now