6. Bölüm: Maskelerin Ardındaki Gizem

8 8 0
                                    

Kış sabahının soğuğu etrafı sarmıştı. Benim içinse içimi buz gibi bir acı kaplamıştı. Günlerden 1 Ocak'tı, benim ölüm yıl dönümüm. Artık ruhen olarak ölü birisiydim. Ancak bu acı dolu gün, bugüne dek gördüğüm en korkunç anımla daha da derinleşmişti. Tam o vakitte, gözlerimin önünde biri daha hayatını kaybetti.

Adım Asena, çaresizce acı çeken bir ruhun taşıyıcısı. Yanımda ise benim için her şeyi göze alan sevgilim Rüzgâr var. Onun varlığı bana bir nebze olsun teselli veriyor ancak içimdeki karanlığı tamamen dağıtamıyordu. 

31 Ocak... Korkuyla ve çaresizlikle dolu bir gün. Kardeşimin trajik ölümüne tanık olmuştum ve o gün, sadece onun hatırasıyla mücadele etmek zorundaydım. Ancak hayat, bana acı dolu süprizler yapmayı sevmişti.

Aniden, gözlerim Rüzgâr'ın yanında duran birisine takıldı. Üzerinde hiç beklemediğim bir anlam taşıyan biri... Ve o kişi, gözlerimin önünde birinin nefesini son kez vermesine neden olmuştu. Şok, dehşet ve çaresizlikten kalbim ağrıyordu. İki kaybın acısı, bedenimi sarsıyordu.

Rüzgâr'ın eli titreyerek benimkine uzandı. Ona sarıldım ve gözyaşlarımı tutamayarak ona sıkıca yapıştım. İçimdeki acı beni darmadağın etmişti. Ruhum paramparça olmuş, umutsuzluğun karanlığına gömülmüştüm.

Kendimi Rüzgâr'ın sıcaklığına bırakarak hayatta kalma mücadelesi verdim. Belki de o, son umudumdu. Kalbimin derinliklerindeki acıyı sadece onunla paylaşabiliyordum. O an, keder dolu ruhumu en iyi anlayan insanın yanımda olduğunu bilmek, içimi birazcık hafifletiyordu.

Ben Asena, acı dolu bir hikayenin kahramanı, umutlu bir genç kızım. Duvarlarıma kazıdığım hayallerimle, kalemlerime döktüğüm kelimelerle varoluşumu sürdürüyorum.

Rüzgâr, uzun süre yanımızda duran Atlas'a bir şeyler dedikten sonra odadan ayrıldı. Yataktan çıktım ve pencerenin önüne geldim. Rüzgâr 'ın evden çıktığından emin olduktan sonra Atlas'a döndüm.

"Neden böyle yaptın?"

Sandalyeye yayılmış, rahatça oturuyordu.

"Ne yapmışım?"

Tiksindirici bir şekilde ona baktım.

"Sadece Ceren'in ve babamın ölmesi gerekiyordu. Aylin'i neden bu işe karıştırdın?"

Cebinden sigara paketini çıkarıp bir dal çıkardı ve yaktı. Bir tane de bana uzattı. İnanamıyormuş gibi nefes verdim.

"Sen ciddi misin? Herkesi öldürmekte kararlı mısın yani?"

"Benden istediğin şeyi yaptım. Birazdan Ceren'in cesetini bulurlar. Babanı da sen öldürdün. Yani istek sırası bende."

Elimi ona karşı salladım.

"Masum insanların hayatını mahvetmedim ben!"

Büyük bir kahkaha patlattı.

"Ne yani, baban ve Ceren masum değil miydi? Katil miydi onlar?"

"Babam gözümün önünde bir kızı öldürdü. Ve Ceren... Onun... Ona..."

Gözümü kapatıp sertçe yutkundum.

"Efe ve Ece gibi masum değillerdi onlar. Ne biliyorsun ki!"

"Mesela annenin neden kaçtığını, şu an nerede kiminle olduğunu, babanı, kız kardeşini, Rüzgâr'ı..."

Ona doğru bir adım attım. Ama bir adım daha atmaya cesaret edemedim.

"Seni şikayet edeceğim. İmkanını bulduğum an hapise gireceksin."

Bembeyaz Kabus (Tamamlandı)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora